Loading...
- Ana harcama grupları içerisinde yıllık enflasyonunun üzerinde artış gösteren kalemlerin gıda, ulaştırma ve konut gibi dar gelirlilerin gelirleri içerisinde önemli paya sahip kalemler olduğu görülmektedir.
- Maaş ve ücretler tüketici enflasyonuna göre belirlenirken gıda enflasyonunun tüketici enflasyonundan yüksek olması, gıda harcamalarının gelir içindeki payı yüksek olan ücretli kesimin yoksullaşmasına ve bu durum yine enflasyonun yükselmesine neden olmaktadır. Yani yoksulluk artışı enflasyonu beslemektedir. Bunun hangi mekanizmayla ortaya çıktığını açıklayan İlhan Döğüş’ün harika yazısını daha önce paylaşmıştım.
- Üretici enflasyonu ile ilgili olarak üretici maliyetlerini en fazla artıran kalemin enerji fiyatları olduğunu yıllık enerji enflasyonunun % 347, aylık artışın ise %12, 9 olduğu görülmektedir. Bu muazzam artışa karşın tüketici ve üretici enflasyon makasının nasıl bu kadar açılabildiği ve şirketlerin nasıl bu kadar kâr elde edebildikleri konusu ise bir muhasebe başarısı olmakla birlikte maalesef TÜİK tüketici enflasyon ölçümlerini sorgulanır hale getirmektedir.
Bir Heterodoks iktisat okulu olan post Keynesyen okul, yatırımların faize değil talep beklentilerine duyarlı olduğunu savunmaktadır. Yani yatırım iştahını artırmak için TCMB politika faizini indirmesi bir Heterodoks politika önerisi değildir.Bilindiği üzere alışılagelmiş para politikasını savunan Ortodoks iktisat artan enflasyon karşısında politika faizinin artırılması ve yurt içi talebin baskılanmasını savunmaktadır. Buna karşılık TCMB bilindiği üzere son PPK (para politikası kurulu) toplantısında politika faizinde yine 100 baz puanlık bir indirime gitti. Öte yandan Hazine Bakanı Sayın Nurettin Nebati bu hamleyi Heterodoks iktisat politikası olarak açıklamak istedi ve Heterodoks iktisat politikalarına yöneldiklerini söyledi ancak bu doğru değil. Zira TCMB son faiz indirimdeki asıl vurgusu iç ve dış talebin yavaşlamasıdır. Dış talebin zayıflamasına elbette TCMB politikasının etkisi olamaz ancak faiz indirimi ile iç talepteki zayıflamanın ve yatırım iştahının azalmasının önüne geçilmek istendiği anlaşılmaktadır. Ancak bir Heterodoks iktisat okulu olan post Keynesyen okul, yatırımların faize değil talep beklentilerine duyarlı olduğunu savunmaktadır. Yani yatırım iştahını artırmak için TCMB politika faizini indirmesi bir Heterodoks politika önerisi değildir. Tam aksine yatırımla faiz arasında güçlü ilişki olduğunu savunan Ortodoks düşüncenin bir ürünüdür. Ayrıca faiz indirimlerinin gerek finansal kazançları gerekse konut-inşaat rantlarını büyüttüğü ortadadır. Nitekim Eylül ayı tüketici enflasyon ölçümünde en fazla artışın %9.9 ile konut enflasyonu kaynaklı olduğu görülmektedir.
Bir diğer hatalı nedensellik ilişkisi ise ücret artışlarının enflasyonu beslediği konusudur. Oysa ücret artışları enflasyona eşlik eder ve baskılanmaktadır.Bunla birlikte Heterodoks politika uygulanacak ise enflasyonun arkasındaki dinamiğin ücretler değil kârlar olduğu gerçeğinden yola çıkılarak vergi politikasında dezavantajlı gruplar aleyhine olan dolaylı vergilerin ağırlığının azaltılmasına yönelik önlemler alınması gerekmektedir. Aşırı kâr vergisi, rant vergisi ve finansal kazançlar vergisi temel önerilerimiz olarak defalarca önerdiğimiz politika araçlarıdır. Bir diğer hatalı nedensellik ilişkisi ise ücret artışlarının enflasyonu beslediği konusudur. Oysa ücret artışları enflasyona eşlik eder ve baskılanmaktadır. Heterodoks bakış enflasyona mücadelede ücretlerin baskılanmasını değil artırılmasını ve yoksulluğun azaltılmasını savunmaktadır. Bu bağlamda aşırı kârları önleyebilecek güçlü emekçi sendikaların oluşması için gerekli kurumsal ve kanuni alt yapıların oluşmasını sağlamak, grev haklarını geri vermek ve güçlendirmek de Heterodoks politika alternatifleri arasındadır. Grafik 1. TUİK TÜFE (Eylül)