Türkiye’nin ekonomik krizi, artan çocuk işçiliği ve açlık

Abone Ol
Kriz öncesi dönemlerde de karşılaşılan ancak şimdi daha fazla gün yüzüne çıkan, kapitalist sistemin en arızalı yanlarından biri olan eğitime ulaşım sorunu, ÇYDD’nin raporunda gözlemlenebiliyor. MEB verilerinden çıkartılan sonuca göre ise yaklaşık 2,5 milyon çocuk okula gidemiyor.

Loading...

Tarihin en derinlikli ve istikrarlı ekonomik kriziyle karşı karşıya olduğumuzu TÜİK’in açıkladığı gerçek olmayan veriler bile kanıtlıyor: ”TÜFE'deki (2003=100) değişim 2022 yılı ekim ayında bir önceki aya göre %3,54, önceki yılın aralık ayına göre %57,80, önceki yılın aynı ayına göre %85,51 ve 12 aylık ortalamalara göre %65,26 olarak gerçekleşti.” Açıklanan bu verilerin hayattaki karşılığı şu ki, temel ihtiyaçların karşılanmasındaki zorluklar daha görünür hale geliyor.  Kriz öncesi dönemlerde de karşılaşılan ancak şimdi daha fazla gün yüzüne çıkan, kapitalist sistemin en arızalı yanlarından biri olan eğitime ulaşım sorunu, ÇYDD’nin raporunda gözlemlenebiliyor. MEB verilerinden çıkartılan sonuca göre ise yaklaşık 2,5 milyon çocuk okula gidemiyor. Bu verilere göre okula gidemeyen 886 bin kız çocuğu var. Okula gidemeyen çocukların büyük bir kısmı iş yerlerine gitmek zorunda kalıyor. (Atölyeler, fabrikalar, sokaklar vb) Çok fazla aile, tüm bireylerinin çalışmasıyla ancak temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Kız çocukları ise çoğunlukla dilimize yapışan ”çocuk gelin” olarak bilinen ”kutsal ailenin” kurucuları yapılıyorlar. Okula gidemeyip çalışmak ya da evlenmek zorunda bırakılan çocukların fiziksel ve zihinsel gelişiminde yaşanan sorunlar varken karma eğitim modelinin dönem dönem tartışmaya açılması eğitim bakanlığının asli görevini geri plana itme, görmezden gelme çabasıdır. Tabii sadece bununla sınırlı değil, kutsal aile yaşamına zarar verdiği iddiası ve tarikatların baskısı da unutulmamalıdır. Toplumsal yaşamı dinsel veriler ile yönlendirme çabası uzun yıllara yayılan bir mücadeledir.
Çocukların sağlıklı beslenmesi için gerekli tüm önlemler sağlık emekçileriyle birlikte alınabilir. Bakanlıklar ticarethane merkezli yerler değil de toplumsal fayda amacıyla görev üstlenirse mümkündür.
Yoksul mahallelerde bulunan okullarda birçok çocuğun açlıktan bayıldığı haberlerini duyuyoruz. Çocuğuna beslenme koyacak maddi durumu olmayan ailelerin yanı sıra, erken saatlerde iş yerinde olmak zorunda olan anne babaların çocuklarına kantinde yemesi için verdiği paralar çocukların sağlıksız beslenmesine neden oluyor. Yukarda söylediğim çocukların olumsuz gelişimsel süreci okula giden çocuklarda da çok iç açıcı değil. Eğitim sürecinin bütününü ticarileştirme uğraşı sonucunda bu sorunlar artarak devam ediyor. Devlet okullarına ayrılan bütçenin yetersizliğinin bedeli velilerden çıkartılıyor. Okul aile birliğinin hangi sorunlarla uğraştığı biliniyor. Çocukların okula devam edebilmesi için en başta alınabilecek önlem şudur: devletin eğitimin bütün kademelerini ücretsiz olarak sunması gerekir. Çocukların sağlıklı beslenmesi için de gerekli bütün önlemler sağlık emekçileriyle birlikte alınabilir. Peki, mümkün mü? Bakanlıklar ticarethane merkezli yerler değil de toplumsal fayda amacıyla görev üstlenirse mümkün.