Türkiye’nin 100. yılında toplumsal cinsiyette eşitsizlik

Abone Ol
Dünya Bankası’nın çalışmasına göre Türkiye’nin yasal düzenlemeler ışığında toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik görece iyi tablosu, umut vericidir. Ancak yasal düzenlemelerin uygulamaya yansımasında bu iç açıcı tablo, yerini karamsarlığa bırakmaktadır. Dünya Bankası, kadınların ekonomik güçlenmesi ve cinsiyet eşitliğinin önemini fark ederek, kadınların ekonomik hayata katılımını ve fırsatlara erişimini geliştirmek için çeşitli projeler yürütmektedir. “Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk 2023” projesi de Dünya Bankası tarafından 2012 yılından bu yana düzenli aralıklarla yürütülen önemli bir inisiyatiftir. Proje, ülkelerdeki kadınların ekonomik hayata katılımını ve iş dünyasında eşit fırsatlara erişimini analiz etmeyi ve izlemeyi amaçlamaktadır. Bu şekilde, kadınların iş dünyasındaki yasal hakları ve korumaları konusunda daha iyi bir anlayışa ve veri tabanlı bir yaklaşıma olanak sağlamayı hedefler. Proje, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 190 ülkede yasaların cinsiyet eşitliği açısından nasıl yapılandırıldığını inceler ve cinsiyetle ilgili düzenlemelerdeki güncel durumu ortaya koyar. Proje, kadınların ekonomik hayata katılımını destekleyen politika ve yasal düzenlemelerin önemini vurgulamak ve ülkelerin ilerlemeyi izlemelerine yardımcı olmak amacıyla hazırlanan kapsamlı bir veri tabanına dayanmaktadır. Geçtiğimiz aylarda yayımlanan “Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk 2023” raporu, 1970’ten 2023 yılına kadar 8 parametre üzerinden toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin yasal gelişmeleri Türkiye’nin de yer aldığı 190 ülke üzerinden incelemiş ve kendi hesaplama yöntemlerini kullanarak (100 puan üzerinden) ülkelere puan vererek sonuçları paylaşmıştır. Proje kapsamında, kadınların hayatları ve kariyerleri boyunca yasalarla etkileşimlerini analiz etmek amacıyla (i) seyahat özgürlüğü, (ii) çalışma hayatında fırsat eşitliği, (iii) eşit işe eşit ücret, (iv) evlilik ve boşanma ile ilgili yasal düzenlemeler, (v) ebeveyn izinleri, (vi) girişimcilik, (vii) miras hakkı ve (viii) emeklilik hakları alanlarında 8 farklı gösterge, üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır. Belirtilen göstergeler üzerinden yapılan değerlendirmeler ve analizler sonucunda Türkiye, Dünya Bankası tarafından 82,5 puan alarak; toplumsal cinsiyet eşitliği alanında en iyi ülkeler sıralamasında yerini almıştır. Bu puan 190 ülke içinde onu, 20. sıraya yerleştirmiştir. Türkiye, almış olduğu benzer puanla sıralamasını; Burkina Faso, Fiji, Mozambik, Singapur ve Birleşik Arap Emirlikleri ile paylaşmıştır. Dünya Bankası raporuna göre tüm göstergelerden 100 tam puan alan ülkeler ise Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, Letonya, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, İspanya ve İsveç’tir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yasal çerçevede en kötü noktada olduğu ülkeler bağlamında listenin son sıralarında Filistin (26,3 puan), Yemen (26,9), Kuveyt (28,8), Sudan (29,4), Katar (29,4), İran (31,3) ve Afganistan (38,1) yer almaktadır. Dünya Bankası tarafından yapılan geçmiş çalışmaları (2019-2020-2021-2022-2023 yıllarına ait raporlara göre) incelendiğinde, her dönemde Türkiye’nin gene 20. sırada olduğu dikkat çekmektedir. Projenin sonuç raporuna göre son 53 yılda, Türkiye, Orta Asya’da toplumsal cinsiyet eşitliği alanında en iyi reform yapan ekonomiler arasında değerlendirilmiştir. Bu kapsamda rapora göre Azerbaycan (78,8 puan) 26, Kırgızistan (76,9 puan) 29; Özbekistan 70,6 puanla 38 ve Kazakistan (69,4 puan) 40.sıralarda yer almaktadırlar. Çalışmaya göre Türkiye’nin yasal düzenlemeler ışığında toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik görece iyi tablosu, umut vericidir. Ancak yasal düzenlemelerin uygulamaya yansımasında bu iç açıcı tablo, yerini karamsarlığa bırakmaktadır. Başka bir ifadeyle Dünya Bankası tarafından yapılan bu projede toplumsal cinsiyet eşitliğinin sadece mevzuatın varlığı üzerinden ölçülmesi;  uygulama süreçlerine yer verilmemesi, Türkiye gibi birçok ülkenin almış olduğu görece yüksek puanın sorgulanması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.
Türkiye'nin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yasal çerçevesi iyi planlanmış ve Avrupa Birliği normlarına uygun olarak düzenlenmiştir; ancak operasyonel olarak mevcut yasaları uygulamaya aktarmak konusunda idari zafiyetleri bulunduğu görülmektedir.
Dünya Bankası’nın raporuna göre Türkiye, çalışma yaşamı, seyahat özgürlüğü ve miras hakkı gibi konularda toplumsal cinsiyet eşitliğini tam olarak sağlamış, görülmektedir. Ancak eşit işe eşit ücret, evlilik ve boşanma, ebeveyn izinleri, girişimcilik ve emeklilik gibi alanlarda Türkiye’nin daha fazla ilerleme kaydetmesi gerektiği, raporda dikkat çekmektedir. Ancak bu değerlendirmeler, sadece yasal dayanaklara göre yapıldığı ve uygulamayı yansıtmadığı için tek başına ülkelerin toplumsal cinsiyet eşitliği açısından genel görünümünü sergilemekte yetersiz kalmaktadır. Başka bir ifadeyle Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar tarafından yapılan bu çalışmalar elbette çok kıymetlidir. Ancak toplumsal cinsiyet eşitliği gibi hem teoride hem de pratikte uygulama bulan bir alanı, sadece tek boyutuyla tartışmak; bu alana yönelik yapılan genel değerlendirmeleri yetersiz kılmaktadır. Türkiye'nin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yasal çerçevesi iyi planlanmış ve Avrupa Birliği normlarına uygun olarak düzenlenmiştir; ancak operasyonel olarak mevcut yasaları uygulamaya aktarmak konusunda idari zafiyetleri bulunduğu görülmektedir. Çalışma kapsamında Türkiye özelinde yapılan bu tespit, toplumsal cinsiyet eşitliğini uygulamaya da yer vererek analiz eden diğer uluslararası kurum ve kuruluşların çalışmalarına da yansımaktadır. Örneğin 2021 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yapılan Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde Türkiye; 191 ülke arasında 68’inci sırada, Dünya Ekonomi Forumu 2022 Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda ise Türkiye, 146 ülke içinde 124’ncü sıradadır. Türkiye’de uygulamayı da dikkate alarak, toplumsal cinsiyet eşitliğini ölçmek için gerçekleştirilen çalışmalarda, kadınların ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin konumu her geçen gün kötüye gittiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Türkiye’nin cinsiyet eşitsizliği alanında uluslararası arenadaki bu olumsuz görüntüsünün temel nedeni, yerel ve bölgesel ölçekte kadınlar ile erkekler arasındaki farkın artması ile açıklanabilir. Bu farkı iyi anlamak için Türkiye’deki kadınların mevcut durumunu uygulamalar üzerinden düzenli olarak ölçmek faydalı olabilir. Görüldüğü üzere Türkiye’de cinsiyet eşitliğine yönelik yasal düzenlemeler kapsamlıdır ancak bu yasaların uygulamasında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu durum Türkiye’de cinsiyet özelindeki temelli farklılıkların cinsiyet eşitsizliğinin varlığını sürdürdüğünü göstermektedir. Kadınların işgücüne katılım oranı, üst düzey yönetici pozisyonlarına erişim oranı, kazanılan tahmini gelir ve parlamentoya katılım oranı gibi göstergelerde kadınlar hâlâ erkeklerin gerisinde kalmaktadır. Ayrıca, kadınların eğitim düzeyi ve sağlık hizmetlerine erişimi konusunda da ciddi sıkıntılar mevcuttur. Cinsiyet temelli ücret eşitsizlikleri, iş gücüne katılımdaki farklılıklar, kadın girişimcilerin karşılaştığı engeller ve cinsel taciz, Türkiye’nin cinsiyet eşitliği konusundaki önemli zorluklarından yalnızca bazılarıdır. Ayrıca, kadınların evlilik ve aile içi ilişkilerde karar alma süreçlerine dahil edilmemeleri ve İstanbul Sözleşmesi gibi vaat edilen reformlardan vazgeçilmesi kadınların ekonomik güçlenmelerini sınırlayan diğer faktörler arasındadır.
Türkiye’nin cinsiyet eşitliği ve kadınların ekonomik olarak güçlenmesi konusundaki mevcut durumu, sadece raporlarda ve istatistiksel verilerde belirtilen değerlendirmelerle sınırlı tutulmamalıdır. Gerçekte yaşanan zorluklar ve eksiklikler de ayrıntılı bir şekilde incelenmelidir.
Türkiye’nin cinsiyet eşitliği ve kadınların ekonomik olarak güçlenmesi konusundaki mevcut durumu, sadece raporlarda ve istatistiksel verilerde belirtilen değerlendirmelerle sınırlı tutulmamalıdır. Gerçekte yaşanan zorluklar ve eksiklikler de ayrıntılı bir şekilde incelenmelidir. Daha önceki bölümlerde de vurgulandığı üzere, Türkiye’nin cinsiyet eşitliği alanında daha somut politikalar oluşturması ve bu politikaları etkili bir şekilde denetlemesi esastır. Kadınların ekonomik güçlenmeleri ve cinsiyet eşitliğinde daha ileri gitmek için şu önemli adımların atılması önerilmektedir:
  • Kadın hakları ve cinsiyet eşitliğine dair bilinç düzeyini yükseltmek için eğitim ve farkındalık çalışmalarını öne çıkarmak esastır. Toplumun tüm bireyleri bu konuda daha bilgili hâle getirilmeli ve bu süreçte desteklenmelidir. Eğitim, bu gibi konularda dönüşümün başlangıcıdır.
  • Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi bağlamında, boşanma süreçlerinin hızlandırılması ve adil bir şekilde yürütülmesi, mağdurun korunmasına yardımcı olabilir. Uzayan boşanma davaları, şiddet gören kadınlar için daha büyük bir tehdit oluşturabilir. Uzun süreli dava süreçleri, kadının şiddet uygulayan eşinden tam anlamıyla ayrılamamasına ve bu süre zarfında daha fazla risk altında kalmasına neden olabilir. Bu nedenle, boşanma davalarının adil, etkili ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılması, kadınların korunması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi açısından önemlidir. Dava süreçlerinin hızlandırılması yanında, kadınların güvende hissetmeleri için gereken tedbirlerin (koruma kararları, sığınak hizmetleri vb.) etkili bir şekilde uygulanması da büyük bir önem taşımaktadır. Boşanma süreçleri sırasında kadınların psikolojik ve hukuki destek alabilmeleri için mekanizmaların kurulması da gerekmektedir.
  • Toplumsal cinsiyet rolleri ve eşitlik konusunda eğitim programları hazırlanmalı ve okullarda, üniversitelerde ve toplumun diğer kesimlerinde uygulanmalıdır.
  • Var olan yasal çerçevenin aktif ve etkili bir biçimde hayata geçirilmesi, cinsiyet eşitliği amacına hizmet eden politikaların uygulanmasında kritik bir adımdır. Bunun yanı sıra, konuyla ilgili daha geniş kapsamlı yasal adımların atılması da gündeme alınmalıdır.
  • Kadınların iş dünyasında daha aktif rol almasını teşvik eden stratejilerin oluşturulması ve hayata geçirilmesi esastır. Kadın liderliğinin ve yöneticilik pozisyonlarında daha fazla temsil edilmesinin desteklenmesi için özel teşvikler ve programlar oluşturulmalıdır.
  • Cinsel taciz ve şiddet olaylarına karşı daha keskin tedbirlerin benimsenmesi ve mağdurların korunması gereklidir. Yargısal süreçlerin daha hassas bir yaklaşım benimsemesi ve bu konudaki yargı kararlarının daha caydırıcı olması önemlidir.
  • Kadınların iş dünyasına atılmaları ve kendi işlerini kurmaları için mevcut finansman seçeneklerinin ve eğitim olanaklarının genişletilmesi gerekmektedir.
  • Toplumsal cinsiyetle ilgili kalıp yargıların kırılması için toplumun kültürel ve sosyal normlarına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Sonuç olarak, cinsiyet eşitliğini destekleyici daha etkin politikaların hayata geçirilmesi ve toplumda bu konuda bilinç yaratılması esastır. Bu tür adımlar, kadınların ekonomideki yerini güçlendirirken; aynı zamanda Türkiye’nin kalkınma ve toplumsal iyilik hâlini de olumlu yönde etkileyecektir.