Gerlich’e göre Türkiye gibi istikrarsız bir demokrasiden otokrasiye kaymada beş aşamalı bir model işlemektedir. İlk aşama bir grubun iktidarı ele geçirilmesi. İkinci aşama bir iç çemberin oluşturularak gücün pekiştirilmesi. Üçüncü aşama…
Loading...
Son yıllarda Türkiye üzerine yazılmış ilginç çalışmalardan biri Michael Gerlich tarafından 2021 yılında yayınlanmıştır. Bu çalışma, Türkiye örneğinde siyasal elit konfigürasyonunun demokratik bir rejimi nasıl otoriter veya totaliter bir rejime dönüştürebileceğini ele almaktadır
[1]. Gerlich’in çalışmasında Türkiye, demokraside elit konfigürasyonundaki kaymaların nasıl otoriter bir rejime yol açabileceğinin çağdaş örneği olarak sunulmaktadır.
Gerlich’e göre, Türkiye gibi istikrarsız bir demokrasiden otokrasiye kaymada beş aşamalı bir model işlemektedir. Birinci aşama bir grup veya hizip tarafından siyasi başarının sağlanarak iktidarın ele geçirilmesi. İkinci aşama iktidar etrafında bir iç çemberin oluşturularak gücün pekiştirilmesi. Üçüncü aşama ilerleyen süreçte iç çemberin kontrol edilebilen daha zayıf üyelerle değiştirilmesi. Dördüncü aşama liderin kendini izole etmesi. Beşinci aşama ise hükümetin muhalefeti kontrol etmesi ve muhalefetin bastırılmasıdır.
2017 Anayasa referandumundan sonra 2018’de yapılmış olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana Türkiye Tipi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin merkezi kurucu unsuru
cumhurbaşkanlığı makamı’dır. İktidarın eski Türkiye olarak isimlendirdiği dönemde kurucu merkezi oluşturan askeri ve sivil elitler bertaraf edilerek yeni Türkiye’nin merkezine Milli Görüş kaynaklı, İslamcı tonları ağır basan, çevreden merkeze sirayet etmiş olan parçalı elitler konuşlandırılmıştı.
Ancak yeni elit kompozisyonunun bizi getirdiği nokta, iktidar ile muhalefet arasındaki güç dengesinin az çok istikrarlı olduğu Parlamenter demokrasiden kişi merkezli ve daha az istikrarlı, demokratik görünümü azalmış rekabetçi otoriteryen, kimilerine göre “ne rekabetçi ne seçimli sadece otoriter”
[2] bir rejime kayma olmuştur. Bir başka ifadeyle elitlerin kompozisyonundaki değişim bizi demokratik geri kayma olarak ifade edebileceğimiz bu sürece taşımıştır.
Siyasal elitler, iktidarın elinde tuttuğu kaynaklara orantısız erişim gücüne sahip olmaları nedeniyle, siyasi sonuçları önemli ölçüde etkileme gücüne sahiptirler. Yöneten-yönetilen ayrımında yöneten grubu oluşturan az sayıdaki elit organize ve koordine özelliğe sahiptir. Bürokratik, askeri, dini ve siyasi örgütlerdeki hiyerarşik model nedeniyle örgütlerin tepesinde karar alma önceliğine sahip bir grup elitin ortaya çıkışı çoğu zaman kaçınılmaz olur.
Elitlerin konumlarından kaynaklanan gücün sahibi olarak toplumdaki diğer bireylere göre siyasi sermaye, ekonomik sermaye, bilgi sermayesi, kültürel sermaye veya sosyal sermayeye erişim öncelikleri mevcuttur. Söz konusu öncelik elitleri bu sermaye kaynaklarının dağılımında belirleyici kılar.
AKP iktidarıyla birlikte Türkiye’nin elit kompozisyonunda da bir değişimin yaşandığı açıktır. Bu değişimle birlikte önceki dönemde bürokrasi, askeri, siyasi ve hatta dini örgütlenmede öne çıkan elitlerden farklı, eski elitlerle uzlaşma değil çatışma içinde olan yeni bir elit konfigürasyonunun oluştuğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Kültürel, sosyal, siyasi ve ekonomik olarak farklı kaynaklardan beslenen ve bu kaynakları kontrol eden yeni bölünmüş elit bileşimi Türkiye’de demokrasinin istikrarsızlaşmasına ve otoriteryen bir eğilimin kazanmasına yol açmaktadır.
AKP ve Erdoğan iktidarıyla birlikte liderin güç halesinin koruması altındaki elitlerin konumlarının merkezileşmesi onların nüfuz alanlarını genişleten bir faktör olmuştur. Kamu görevlerine atanmada liyakat ilkesinden uzaklaşılması, torpille veya adam kayırmacılıkla kadroların doldurulması, iktidarın iç çemberinin aile yakınlığı, arkadaşlık gibi bağlantılara dayalı “güven, sadakat” ilkelerine göre biçimlendirilmesi bu sürecin sonuçlarıdır. “Sonunda liderin yakın çevresinden geriye kalan tek şey, lider tarafından kontrol edilebilen zayıf bireylerdir. Bu noktada, diğer seçkinlerin alanı daraltıldığı için liderin gücünü etkileyebilecek veya yumuşatabilecek kimse kalmamıştır”
[3].
Türkiye’de demokratik bir sistemi kurgulamak için, elitler arasındaki çatışmanın yerine uzlaşmaları oluşturacak mekanizmaları kurmak, elit gruplarını dengede tutabilmek gerekir.
Popülist bir söylemle yönetilen kitleler sivil toplumun zayıflatılması, siyasal iktidarın denetim mekanizmalarından bağışık hale getirilmesi, yurttaşların düşünce ve ifade özgürlüklerinin kısıtlanması, kurumsallaşmış ekonomi yönetiminden uzaklaşılması ve işlevsel bir devlet bürokrasinin ters yüz edilmesiyle genelde ilgilenmezler. Oysa bu saydığımız unsurlar demokratik mekanizmanın zayıflatılarak işlemez hale getirilmesini ifade eder.
Gerlich’in modelindeki dördüncü aşamanın sonucu tecrit edilmiş bir lider olup, ülkenin totaliterliğe dönüşme riski vardır. “Lider tecrit edildiğinden, kendi konumuna yönelik bir meydan okumadan veya bir darbeden korkabilir. Hükümet kontrolünün artması, muhalefetin bastırılması, siyasi muhalif olarak algılananları ve diğer seçkinleri kontrol etmek için polis gücünün daha fazla kullanılması”
[4] gündeme gelebilir.
Türkiye’nin demokratik sisteme geri dönüşünün yolu, demokratik elit teorisinin üzerinde durduğu
eşitlik olgusu üzerinden elit kompozisyonunun yeniden biçimlendirilmesinde yatmaktadır. Burada bahsedilen eşitlik anlayışı,
gücün toplum kesimleri arasında eşit dağılımı ilkesinden farklı olarak
güçlü bir konuma ulaşabilmede fırsat eşitliğidir[5]. Türkiye açısından demokrasiyi totaliter tehlikelere karşı korumak ve daha demokratik bir sistemi kurgulamak için, elitler arasındaki çatışmanın yerine uzlaşmaları oluşturacak mekanizmaları kurmak, elit gruplarını dengede tutabilmek gerekir.
---
[1] Michael Gerlich, “How Elite Configurations Explain Shifts from Democracy to Authoritarian or Totalitarian Regimes: Turkey as a Case Study”,
Open Journal of Political Science, Vol:11, 2021, pp.223-300.
[2] Taha Parla, “Rekabetçi Otoriterlik Safsatası”,
T24 İnternet Gazetesi, 8 Haziran 2022, Erişim adresi: https://t24.com.tr/yazarlar/taha-parla/rekabetci-otoriterlik-safsatasi,35534 Erişim tarihi: 30 Haziran 2022
[3] Lewis 2002’den aktaran Gerlich,
a.g.m., s.279.
[4] A.g.m., s.279.
[5] Bachrrach 1967’den aktaran Ali Arslan, “Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi”,
Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C:6, S:2, 2003, s.121.