Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüştükten hemen sonra Ankara’ya resmi ziyarette bulunan İran Dışişleri Bakanı Arakçi ile Bakanlık’ta bir araya geldi.
İkili görüşmenin ardından iki Bakan ortak basın toplantısı düzenlendi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’deki çatışmalar için “Suriye'deki olayları herhangi bir dış müdahaleyle açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır” dedi. İranlı Bakan Arakçi ise ABD ve İsrail'in rolüne işaret ederek "Edindiğimiz bilgilere göre Suriye'de terör faaliyeti gösteren grupların İsrail ve ABD ile bağı bulunmakta" ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan, "İran ile ikili ilişkileri geliştirmek için yoğun bir çaba içerisindeyiz. İlişkilerimizin kurumsal yapısını kuvvetlendirmeyi sağlayacak yeni mekanizmalar ve anlaşmalar üzerinde çalışıyoruz. Özellikle sınır illerimizi kapsayan bölgeyi bir ticaret havzasına dönüştürme konusunda da kararlıyız. Bunun için öncelikli olarak sınır kapılarımızı ve ulaştırma hatlarını iyileştirmemiz gerekiyor" ifadesini kullandı.
Fidan, şunları kaydetti:
* Ülkelerimiz arasındaki ticareti artırmak ve halklarımızın refahına katkı sağlamak istiyoruz. Bölgemizin kalkınma potansiyelini hayata geçirmek istiyoruz. Bunu başarabilmek için gerekli koşullardan biri terörün yok edilmesidir. Türkiye ve İran teröre karşı ortak iş birliği içerisinde olmaya devam edecekler. Bu ortak düşmana karşı ortak bir mücadeleyi her zaman için sergilememiz gerekiyor. Hem PKK’ya hem PKK’nın uzantıları olan YPG ve PJAK’a karşı net ve kararlı bir politika izlememiz gerekiyor. Bu örgütlerin bölgemizden tamamıyla tasfiye edilmesi hususunda Türkiye ile İran arasında bir görüş birliği var.
'Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı adaletin tecellisi bakımından umut verici bir adım'
* Lübnan’da geç de olsa sağlanan ateşkesi memnuniyetle karşılıyoruz. Ateşkesin kalıcı ve sürdürülebilir olması için İsrail üzerinde gerekli baskı kurulmalıdır. Öte yandan bölgemizde barış ve huzurun tesisi Filistin’de barışın sağlanmasıyla mümkün olacaktır. Gazze’deki soykırım maalesef devam ediyor. Netanyahu hükümeti bölgeye insani yardımın ulaştırılmasını engelliyor. Soykırımın durdurulması ve Filistin devletinin kurulmasına yönelik adım atmaya devam etmeliyiz. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı adaletin tecellisi bakımından umut verici bir adımdır.
'Muhalefetin meşru taleplerinin göz ardı edilmesi hataydı'
* Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır, hatadır. Astana süreci sahadaki çatışmaların durmasını sağlamıştı. Böylece rejimin muhalefet ile siyasi alanda angajmanını hedeflemişti. Geldiğimiz noktada Suriye’de geniş çaplı çatışmaların tekrar başlamasının nedeni bu ülkenin birbiriyle bağlantılı sorunlarının 13 yılı aşkın süredir çözülmemiş olmasıdır. Muhalefetin meşru taleplerinin göz ardı edilmesi ve rejimin siyasi sürece samimi şekilde dahil olmaması bir hataydı. Son olarak sivillere yönelik kapsamlı saldırılar gerçekleştirmesi iç savaşı yeniden alevlendirdi. Biz bu konudaki uyarılarımızı ilgili tüm taraflara defalarca yapmıştık.
* Son gelişmeler, Şam'ın kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşı sağlaması gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Türkiye bu yönde gereken tüm katkıyı sağlamaya hazırdır. Astana süreci kapsamında önemli çalışmalar yürüttüğümüz İran ile koordinasyonumuzu önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasını her zaman destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz. Milletimiz müsterih olsun. Türkiye, istikrarsızlık ortamından istifade etmeye çalışan terör örgütlerine asla ve asla geçit vermeyecektir. Ulusal güvenliğimize ve halkımıza yönelen her türlü tehdidi yok edeceğiz.
Arakçi: Suriye’de faaliyet gösteren terör gruplarının Amerika, siyonist rejimle yakın ilişkisi bulunmakta
İran Dışişleri Bakanı Arakçi, "ABD ve Batı’nın saldırgan İsrail rejimine verdiği geniş çapı silah desteğinin sona ermesi çağrısını yaptık. Bu gerekli ve zaruri bir konudur. Özellikle insani yardımların Gazze şeridine ulaştırılması çok zaruridir ve umut ediyoruz ki uluslararası toplum da bunu dikkate alsın" dedi.
Arakçi, şunları söyledi:
* Edindiğimiz bilgilere göre Suriye’de faaliyet gösteren terör gruplarının Amerika, siyonist rejimle yakın ilişkisi ve koordinasyonu bulunmakta. Bu gruplar dikkatleri siyonist rejimin Filistin ve Lübnan’daki suçlarından uzaklaştırmak ve direnişe karşı başarısızlıklarını telafi etmek amacıyla Suriye’de güvensizlik ortamı yaratmaya teşvik etmişlerdir. Suriye’nin kuzeyinde grupların tekrar aktifleşmesi ve özellikle Halep’e saldırıları endişe vericidir. Suriye’nin güvenliği ve istikrarı büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalmıştır. Böyle tehlikeli bir durum kesinlikle bütün bütün bölge ülkelerini ve Suriye’nin komşularını da etkileyecektir.
* Biz şuna inanıyoruz ki bu gerilimin çıkmasında siyonizm rejiminin rolünü göz ardı etmek büyük bir hata olur. Suriye’de istikrarın sağlanması ve Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüş yollarını ele aldık. Astana sürecinin kazanımlarının korunması konusundaki fikir birliğini sağladık. Bir sonraki Astana toplantısının Dışişleri Bakanları düzeyinde bir an önce düzenlenmesini de kararlaştırdık.
'Suriye terör örgütlerinin merkezi olmamalı'
* Suriye’deki güvensizlik bölge güvenliğine bir darbe olacaktır. Suriye ekonomisine bir darbe olabilir. Bunun sonuçları hepimiz için yıkıcı olacaktır. Suriye terör örgütlerinin merkezi olmamalı. Bu konuda da fikir birliğindeyiz. Suriye’nin bir kez daha terör örgütlerinin merkezi hâline gelmemesi gerekiyor. Suriye’yi güvensizleştirme projesi bize göre bir siyonizm projesidir. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerde artış eğilimi yaşanmaktadır. Önümüzdeki yılın başlarında İran-Türkiye Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin 9. Toplantısı’nı iki ülkenin Cumhurbaşkanlarının katılımıyla Tahran’da yapacağız. İki ülke arasında takip edilmesi gereken birçok işbirliği alan olduğuna inanıyoruz.”
'Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliği korunmalı'
Ortak açıklamanın ardından gazetecilerin Bakan Fidan ile görüşmesi ile Suriye’deki son gelişmelere ilişkin değerlendirmesi sorulan Arakçi, “Her ikimiz de mutabıkız ki Suriye’nin barış ve istikrara doğru ilerlemesi gerekiyor. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması gerekiyor. Suriye’deki iyi bir yönetim için gereken tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu konudaki istişarelerimiz çok açık ve yapıcıydı. Tabii ki hem ortak fikirlerimiz hem bazı fikir ayrılıklarımız vardı" ifadesini kullandı.
Fidan ise Suriye’deki son gelişmelerle ilgili soru üzerine, şunları kaydetti:
Fidan: Cumhurbaşkanımız bu sorunun diyalogla çözülmesi gerektiğinin altını çizdi
* Suriye ile ilgili gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz, özellikle kurumlarımızın yoğun bir eşgüdümü söz konusu. İlgili tüm kurumlarımız Suriye’deki gelişmeleri yakından takip etmekte ve olası sorunlara ilişkin gerekli tebdirler alınmakta. Suriye’deki iç savaşın Astana ile belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran’ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde bu sessizlik sürecinin siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik, hep bu yönde çalıştık. Bildiğiniz gibi son aşamada Cumhurbaşkanımız dostluk elini en üst düzeyde uzatarak bu sorunun diyalogla bir an önce çözülmesi gerektiğinin altını bir daha çizdi. Çünkü geldiğimiz noktada ötelenmiş sorunlar artık Astana süreciyle de yönetilecek bir durum olmaktan çıktı.
* Yoğun bir bölgesel diplomasi trafiğimiz var. Değerli kardeşim bugün Ankara’ya geldiler, uzun bir görüşmemiz oldu bu meseleyle ilgili. Türkiye ve İran’ın Suriye meselesinde görüşlerini çok samimi bir şekilde ortaya koyması ve neler yapabiliriz diye ortak bir çaba göstermesi Suriye açısından çok hayati bir konu diye düşünüyorum. Yakın zamanda bir Astana sürecini inşallah toplayacağız. Lübnan Başbakanı, Katar Başbakanı, Rusya, Irak, Amerika, Mısır, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanları ile de son 48 saatte telefon görüşmelerimiz oldu. Bakanlık’taki ilgili arkadaşlarım Arap Birliği yetkililerini ve BM’yi bilgilendirdiler.
'Mülteci akınının durması ve tersine dönmesi fevkalade önemli'
* Geçmişteki birtakım acı olaylara baktığımızda şu anda bazı görmek istemediğimiz konular var. Özellikle iç savaşın daha da tırmanmasını istemiyoruz. İkincisi sivillerin öldürülmesini, sivil altyapının yok edilmesini, şehirlerin ağır bombardımanla tekrar yıkıma tabi tutulmasını tekrar görmek istemiyoruz. Diğer taraftan tekrar insanların yerlerinden edilmesini ve başka yerlere gitmesini istemiyoruz. Tam tersine, artık yerlerinden edilen insanların tekrar evlerine dönmesini istiyoruz. Mülteci akımının durması ve tersine dönmesi fevkalade önemli. Diğer taraftan, terörle mücadelede hassasiyetimiz devam ediyor. Terör örgütlerinin fırsat kazanmaması önemli. Suriye’de istikrarın olması önemli. Şu anda bölgesel aktörlerin ve diğer aktörlerin yapması gereken rejim ve muhalefet arasındaki diyalog kanallarının açılması ve sahici bir çözümün bulunması, daha fazla kan ve gözyaşının ve yıkımın önlenmesi. Türkiye olarak pozisyonumuz bu, bu yönde çalışmaya devam edeceğiz.