Türkiye komşularla sıfır sorun politikasına geri mi dönüyor?
Bu krizde elini kısa vadede de olsa düzeltmiş olan Türkiye bir yandan da İsrail, Ermenistan, Mısır ve Suudi Arabistan’la ikili ilişkileri yeniden kurup arayı düzeltmeye çalışıyor
Türkiye Ukrayna’daki savaşta taraf seçmekten kaçınıyor. 11 Şubat’taki köşe yazımda net bir şekilde şu aşamada Türkiye’nin yapması gereken şey bu konuda net bir taraf seçmekten kaçınmak olduğunu belirtmiştim. Kısa vadede bu belirsiz politika Türkiye’ye uzun vadede dış politikasını daha sağlam bir zemine oturtması için zaman kazandıracaktır. Şu ana kadar Ukrayna konusunda Türkiye’nin tutumu gayet rasyonel ilerliyor ama asıl önemli olan bundan sonraki süreç.
Öncelikle şu ana kadar Türkiye’nin tutumunun neden bana göre rasyonel ilerlediğini açıklayayım. Normal şartlar altında Ukrayna’daki savaşta ideal olan şey Türkiye’nin Ukrayna’daki savaş suçlarına karşı tavır alıp dünyanın kalanıyla beraber hareket etmesi. Fakat dış politikadaki geçmiş sorunlardan gelen bir manevra alanı sorunu var. Türkiye’nin Rusya’ya karşı net bir tavır alması ilk etapta gerçekten çok zor ve sebep genel olarak Rusya’ya olan bağımlılıktan kaynaklanıyor. Bu noktada Türkiye’nin çıkarlarını gözetmesi açısından iki taraf arasında dengeli bir dış politika yönlendirmesi gerekiyordu ki şu ana kadar bu denge gözetilmiş durumda.
Bu net bir şekilde Rusya’ya karşı tavır almama durumunu aslında Türkiye’nin her tepkisinde görüyoruz. Mesela Türkiye dış işleri bakanlığının Bucha ve İrpin bölgelerinden gelen görüntülerle alakalı yaptığı açıklamaya bakarsanız metinde Rusya kelimesinin bir kere bile geçmediğini göreceksiniz. Türkiye genel olarak Rusya’yı net bir şekilde kınamaktan çekiniyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurul’daki oylamalarda Rusya’ya karşı oy kullansa bile aslında bu oylamaların gerçekten olan olaylar üzerinde bir etkisi yok. Bir yandan batı devletleriyle beraber Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmazken diğer yandan Ukrayna’daki güçler Rusya’ya karşı Bayraktar dronelarıyla beraber savaşıyor. Aslında Türkiye’nin yaptığı şey muğlak bir tavır sergileyip bir şekilde bu krizde orta yolu bulmaya çalışmak.
Genel olarak Ukrayna’daki savaştan doğan dinamiklere baktığımızda ise Türkiye’nin lehine bir durum görüyoruz. Bu yeni dinamikler üzerinden Türkiye krizde arabulucu rolü oynamak istiyor. Tabi burada arabuluculuktan neyin kastedildiği de çok önemli. Bir yandan sistemdeki güçlü devletler daha orta düzey devletlerin arasındaki krizleri çözmek aracılığıyla arabuluculuk yapıp bu devletler arasında bir dengeleyici olarak sorunu çözmeye çalışabilirler. Ya da savaş durumundaki devletlerin görüşmelerini sağlamak için bir platform sunabilirler. Türkiye’nin yapmaya çalıştığı arabuluculuk daha çok görüşmeler için arabuluculuk sağlamaya yönelik gibi duruyor şu andaki ki zaten Türkiye’nin Rusya’nın kararları üzerinde bir etkisi olacağını düşünmek çok mümkün değil.
Bu krizde elini kısa vadede de olsa düzeltmiş olan Türkiye bir yandan da İsrail, Ermenistan, Mısır ve Suudi Arabistan’la ikili ilişkileri yeniden kurup arayı düzeltmeye çalışıyor. Tüm bu gelişmeler bir araya geldiğinde akla gelen soru doğal olarak Türkiye Davutoğlu dönemindeki komşularla sıfır sorun politikasına geri mi dönüyor?
İsrail, Ermenistan, Mısır ve Suudi Arabistan’la ilişkiler düzeltmek dış politikadaki kesinlikle pozitif adımlar. Fakat dış politikadaki bu pozitif adımları Ukrayna’daki savaş üzerine kurma algısı sorunlu olabilir çünkü savaş durumu genelde birçok belirsizlik içerir. Ve savaş anındaki dış politikadaki spesifik hareketler ülkenin genel dış politikasının sadece bir parçası aslında.
Komşularla sıfır sorun politikasının sonuçlarını genel olarak gördük zaten. Sonuç komşularla sırf soruna dönüştü. Dolayısıyla bu politikayı tekrar diriltmeye çalışmanın çok bir anlamı yok ki şu anda uluslararası sistemdeki dinamikler 10-15 sene önceye göre çok daha belirsiz. Ukrayna’daki savaşta kısa vadede muğlak davranıp net bir taraf seçmeme politikası bu şekilde ilerlemek durumunda. Ama unutulmaması gereken şey burada Türkiye açısından önemli aktörler Rusya ve ABD. ABD askeri olarak Ukrayna’ya müdahale etmekten çekiniyor ki bu Türkiye’nin lehine bir durum. ABD ve Rusya’nın askeri olarak karşı karşıya gelmesi durumunda Türkiye’nin bu süper güç arasında denge bulmaya çalışan politikasını sürdürmesi pek mümkün olmayacak.