Türkiye için alternatif seçim sistemi önerisi

Abone Ol
[1]. Kanımızca, ulusal barajın yüzde 5’e düşürülmesine rağmen parlamentoda temsil edilmeyen, fakat seçim çevrelerinde birinci olan partilerin en azından güçlü oldukları bu seçim çevrelerinde  milletvekili çıkarabilmeleri için, yine d’Hondt yöntemiyle, fakat o seçim çevrelerinde barajı dikkate almayarak, tüm partiler için milletvekili dağılım hesabının yapılması temsilde adaleti pekiştirebilir. 1991 seçimlerinden itibaren antidemokratik baraj uygulamasının fiili olarak delinme çabası şeklinde düşündüğümüz partiler arasındaki gayri resmi seçim ittifakları seçim kanununda son düzenlemeyle hukuki bir temele oturtulmuş, 2018 genel seçimine bu yöntemle gidilmiştir. İttifak yöntemi kullanılan oyların parlamentoda temsili anlamında ittifaklar öncesine göre orantısızlığı, temsil adaletsizliğini azaltsa da, bu yöntem seçmenleri zoraki bir tercihe zorlama, partilerin kimliklerini zayıflatma, ittifak arayışları ülke gündemindeki asli tartışmaları ikinci plana atma, partilerin politika üretme enerjilerini tüketme gibi sorunlara yol açmaktadır. Bugün itibarıyla ittifaklara dayalı seçim yöntemiyle ilk seçime gitmenin dışında olabilirliği olan bir yol görünmese de, seçimin ardından oluşacak ilk yasama organında yeni bir seçim sisteminin kabulü parlamenter siyasetin seçim sistemi aracılığıyla olağanlaşması adına katkı koyacaktır diye düşünüyoruz. Temsil adaletine dayalı bir seçim sistemi aynı zamanda  seçme hakkının demokratikleşmesine de hizmet edecektir. Aşağıda, nispi temsilin D’Hondt yöntemine dayalı alternatif  seçim yöntemlerine ilişkin simülasyonların nasıl bir milletvekili dağılımı ortaya çıkardığı gösterilmektedir[2]. SİMÜLASYON 1: Partilerin genel seçimde aldıkları oy miktarlarına göre, 450 üyeli parlamentonun tüm üyelerinin % 10 veya % 5’lik  ulusal barajlı  nispi temsil d’Hondt yöntemiyle belirlenmesi

Milletvekili Dağılımı

Görüldüğü gibi, ulusal barajın % 10 veya % 5 olması partilerin oy miktarına bağlı olarak küçük partilerin parlamentoya temsilci sokmalarına imkan vermiyor.  Hangi baraj oranı tercih edilirse edilsin, oy miktarları nedeniyle  A Partisi: 217, B Partisi 152, C Partisi: 81 milletvekilliği elde ederken, diğer partilerin hiçbiri milletvekili çıkaramıyor. Yüksek baraja rağmen orantısızlık değerinin[3] düşük kalması en büyük 2 partinin toplam oy oranıyla ilgilidir. SİMÜLASYON 2: Partilerin genel seçimde aldıkları oy miktarlarına göre, 450 üyeli bir parlamentonun 100 üyesinin ülke seçim çevresinden barajsız, 350 üyesinin % 5’lik ulusal barajlı  nispi temsil d’Hondt yöntemiyle belirlenmesi Bu örnekte barajsız Nispi Temsil d’Hondt’a göre 100 milletvekilinin seçilmesi durumunda, oy oranları % 4,2 ile % 1,1 arasında olan D, E,F partileri  parlamentoya toplam 7 milletvekili sokabiliyor.  1.simülasyona göre, en büyük 2 parti A ve B 3’er, 3.parti C ise 1 milletvekili daha az elde ediyor. Orantısızlık değeri de ilk simülasyona göre 3,5’ten 2,9’a düşüyor. İlk yöntemde vekillik kazanamayan D partisi 4, E: 2 ve F: 1 milletvekili kazanıyor. Orantısızlık değerinin sınırlı düşüşü bunun temsildeki sınırlı artıştan kaynaklanmıştır. SİMÜLASYON 3:  Partilerin genel seçimde aldıkları oy miktarlarına göre 100 üyenin ülke seçim çevresinden barajsız nispi temsil d’Hondt, 350 üyenin %5’lik ulusal barajlı  nispi temsil d’Hondt yöntemiyle belirlenmesi ve barajı geçemeyen partilerin 1.parti olduğu iller varsa, bu illerde baraj uygulamasına başvurmadan milletvekillerinin dağıtılması. (Bu yöntemde barajı geçemeyen partilerin 1.olduğu illerin sayısı ve çıkaracağı milletvekili sayısına göre, örneğimizdeki 100 milletvekili dışında  kalan üye sayısı belirlenmiştir. Örneğimizde 5 parti barajı geçmese de, 2 ilin her birinde E ve F partileri 1.parti oldukları ve bu illerin toplam vekil sayısı 15 olduğu için, 2. kademedeki yönteme göre seçilecek üye sayısı 350-15=335’tir)[4]. Simülasyon 3’te görüldüğü gibi, 3 kademeli seçim yöntemine göre dağıtılan milletvekilliklerinden 1.ve 2. kademedeki dağıtımda en fazla payı en büyük 2 parti alsa da, barajı geçemeyen  küçük D (4), E (2) ve F (1) partiler de 2.kademe dağıtımda toplam 7 vekillik kazanıyor. Partilerin genel seçimde aldıkları oy miktarlarına göre 100 üyenin ülke seçim çevresinden barajsız nispi temsil d’Hondt, 350 üyenin %5’lik ulusal barajlı  nispi temsil d’Hondt yöntemiyle belirlenmesi ve barajı geçemeyen partilerin 1.parti olduğu iller varsa, bu illerde baraj uygulamasına başvurmadan milletvekillerinin dağıtılması durumunda, örneğin 10 milletvekili çıkaran bir seçim çevresinde E Partisi’nin, 5 milletvekili çıkaran diğer seçim çevresinde ise F partisinin 1.parti olması durumunda, 3. kademede   en düşük oy alan G ve H partileri yine parlamentoya milletvekili sokmayı başaramıyor. Fakat, D (2), E (4) ve F (2) partileri ülke barajı geçememelerine rağmen seçim çevrelerinde 1.parti oldukları için, bu partiler 2.kademede elde ettikleri vekilliklere ek toplam 7 milletvekili kazanıyor. Bu seçim çevrelerinde özellikle etnisite, din, ideoloji  temelli farklı sosyal bölünmelere dayalı parti tercihleri baskınsa, 3 kademeli yöntemin 3.kademesi bu tercihleri parlamentoya yansıtma imkanı tanıdığı için, temsilde adalet ve demokratik meşruiyet açısından bu yöntem daha çoğulcu ve kapsayıcıdır. SİMÜLASYONLARIN ORTAK YÖNÜ Yukarıdaki simülasyonların ortak yönü; hangi seçim yöntemi benimsenirse benimsensin,  seçime katılan partilerin hiçbirinin tek başına iktidarı elde edememesi. Buna karşılık, 2.ve 3.simülasyona dayalı seçim yöntemleri küçük partilerin vekil elde etme ve sayılarını arttırma yolunu  açması nedeniyle temsilde adalet açısından önemlidir. Son dönemin dışlayıcı siyaset anlayışı yerine, kapsayıcı demokrasinin inşası ancak güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildikten sonra parlamenter temsilin çoğulculaşması ve genişlemesiyle mümkün olabilir. İşe seçim sistemini temsilde adalet temelli iyileştirmeyle başlamak, demokrasinin pekişmesine en önemli katkılardan biri olacaktır.  Yönetimde istikrar ise, mevcut Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde görüldüğü üzere salt sistemi değiştirmekle olmuyor. Mesele kurumsal düzenlemelerin ötesinde demokrasi kültürüyle, değerleriyle ilintili bir olgudur. Her şeye rağmen, kanımızca güçlendirilmiş parlamenter sistemde getirilecek kurumsal mekanizmalar yasama organında artabilecek sandalye parçalanmalarına rağmen başkanlık sisteminin veya tek parti hükümetlerinin Türkiye demokrasisinde yol açtığı tahribatları önleyebilir. Burada siyasal liderlere ve elitlere de büyük sorumluluk düşüyor.
[1] Ergun Özbudun; Türkiye’de Parti ve Seçim Sistemi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2011, s.118,119. [2] Tanju Tosun; Türkiye’de Seçim Sistemleri ve Seçimlere Etkisi (Rapor), Özgürlük Araştırmaları Derneği Yayını, S.1, Ankara, Temmuz 2015. [3] Orantısızlık değerleri  Arend Lijphart’ın indeksinden yararlanarak hesaplanmıştır. Bkz. Arend Lijphart; Electoral Systems and Party Systems, A Study of Twenty-Seven Democracies, 1945-1990, Oxford University Press, Oxford, 1994, 58-62. [4] E Partisinin 1.parti olduğu ve 10 milletvekilinin çıktığı seçim çevresinde partilerin oy dağılımı: Geçerli Oy: 1.000.000, partilerin oy miktarları: A: 200.000, B: 150.000,  C: 100.000,  D: 80.000 , E: 300.000,   F: 70.000, G: 60.000 , H: 40.000 . F Partisinin 1.parti olduğu ve 5 milletvekilinin çıktığı seçim çevresinde  partilerin oy dağılımı: Geçerli Oy: 600.000. A: 150.000,  B: 50.000,  C: 20.000,  D: 80.000,   E: 60.000,   F: 200.000,  G:  10.000,   H:  30.000 .