Loading...
Türk Rakısı bir tepki öğesi midir?
Merhum Atatürk’ün sofrası denildiğinde, devlet işleri ve entelektüel tartışmaların yanında ayrılmaz bir parça olarak Türk rakısı hatırlanır. Öyledir ki tanınmış milli rakı markasında Atatürk’ün resmi sofra ile yer almaktaydı.
Bugün 10 Kasım’dı. Akit gazetesi her zamanki alışkanlığı ile manşetten Mustafa Kemal’in alkole bağlı sirozdan ölüm yıldönümünü veriyordu. Sanatçı İlyas Salman ise sosyal medya hesabından Akit’e inat bu akşam da Paşa için bir kadeh(rakı) parlatacağım diyordu.
Merhum Güven Erkaya personeli tarafından çok sevilen 28 Şubat ile de anılan ancak oldukça ön plana çıkan bir Deniz Kuvvetleri Komutanıydı. Refah-Yol hükümeti zamanında Merhum Erbakan, MGK toplantısı sonrası kokteyl veriyordu. Muhtemelen medya da özel çağrılmıştı. Belki de ilk defa sembol olarak da alkolsüz kokteyl veriliyordu. Erkaya bu tavrı sezmiş olacak ki o da tepki olarak alkollü içki açıktan talep etti. Garson yok değince rakının dışarıdan alınması için ısrar etti ve garsonu yönlendirdi. Alkollü içkinin de adını belirtmişti Türk rakısıydı.
Merhum Atatürk’ün sofrası denildiğinde, devlet işleri ve entelektüel tartışmaların yanında ayrılmaz bir parça olarak Türk rakısı hatırlanır. Öyledir ki tanınmış milli rakı markasında Atatürk’ün resmi sofra ile yer almaktaydı. Muhtemelen TSK sosyal hayatında veya toplumun seküler yaşam tarzı kültüründe rakının özel bir yeri olmasında Atatürk’ün rakı tercihinin rolü vardır.
Dünyaca alanında otorite kabul edilen Prof. Vamık Volkan, psikoterapi nesne ilişkilerine oldukça dikkat çeker. Örnek deneyimler verir. Bir toplantısında Filistinli bir liderle, İsrailli emekli generali tartıştırdığında, Filistinli liderin cebinde taşıdığı özel Filistin taşıyla oynamaya başladığını gözlemler. Zira bu taş bir Filistinli için sadece taş değildi. Bir büyük grup kimliğinin tepkisinin de öznesiydi. Volkan buna benzer nitelikte 60’lı yıllarda Kıbrıs Türklerinin evlerinde kafeste muhabbet kuşu besleme yaygınlığına dikkati çeker. Zira kafesteki bu kuşlar kendisi yalıtılmış ve hapsedilmiş bir büyük kimlik grubunu- Kıbrıs Türklerini temsil etmekteydi.
Son 20 yılımız muhafazakâr mahalle açısından ciddi sosyal devinimlerle geçti. Sermaye, bürokrasinin ve niceliğin iktidarına karşın, mahalleliler hiçbir zaman kültürel, ideolojik ve niteliksel iktidar yakalayamadılar.
Yolsuzluk, adaletsizlik ve Fetö sorunları eğitimli yeni muhafazakâr kuşak tarafından içten içe sorgulandı. Ortaya konulan bu İslamcılık modelinde tutarlı bir ahlak ve vicdan felsefesi görmeyen, Fetö ile de hayal kırıklığı yaşayan bu kuşak bazen tepkisini sert ifade etti.
Bugünlerde sosyal medyada, beyaz yakalılar ve muhafazakâr tepkisel yeni seküler genç kuşağın Türk rakısı paylaşımları ön plana çıkmakta. Artık sosyal içicilikte bir zamanlar statü olarak beyaz şarap veya viskiyi tercih eden eğitimli sekülerler de Türk rakısını tercih etmekte. İlaveten benzer şekilde taşra da muhacir veya manav köylerinde gençler, ergenlik sembolü olarak bira yerine Türk rakısını tercih etmekte. Feminist hanımlar ise yaşam tarzları ve erkek egemenliği konseptine tepki olarak adeta rakı erkek içkisi değil rakıyı biz içeriz demekte.
Türk rakısı adeta aktarım nesnesi olarak, ülkemizde yaşam tarzı dayatması veya Erdoğanizm’e tepki olarak gruplar için sembolleşmekte