Türk lirasında 2022’de neler oldu, 2023 için ufukta nasıl bir seyir var?

Abone Ol
Seçimin nisanda mı mayıs ayında mı yapılacağı henüz net olmasa da seçime kadar geçecek süreçte TL’ye dikkat demekte fayda var. Yaz aylarından bu yana zorlukla uzatılan “istikrarlı TL” hikayesinin son aşamalarına yaklaşmış durumdayız. 2022 yılına geri dönüp bakıldığında en çok konuşulacak, hatırlanacak uygulamaların başında şüphesiz Kur Korumalı TL Mevduat (KKM) var. KKM ile amaçlanan “liralaşma” stratejisinin ana omurgasını oluşturmaktı. Aralık 2021’de %68’e varacak şekilde yükselmiş olan döviz mevduatlarının toplam mevduat içindeki payını düşürmeye çalışan hükümet, liralaşma adı altında dövize endeksli 70 milyar dolar tutarında bir saatli bombanın üzerine oturttu Türkiye ekonomisini. Hazine’nin vergi gelirlerinden KKM sahiplerine yapılan verimsiz kaynak aktarımı kadar merkez bankasının mümkün olan son noktaya kadar kamuoyundan gizlemeyi tercih ettiği KKM ödemeleri de işin bir başka karanlık yanı elbette. Ekonomi yönetiminde bu derece yanlış bir yola sapma riskini almanın tek nedeni ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönlündeki aslan olan tek haneli faize giderken Türk Lirası’nda aşırı değer kaybının önüne geçebilmekti. Aşağıdaki grafikten TL’nin 2022 hikayesini hızlıca gözlemlemek mümkün. KKM’ın sadece bireylere açık olan şekilde icadı ile TL üzerinde önemli bir kontrol sağlayamayan para otoritesi, kademeli şekilde yapılan düzenleme üzerine düzenleme arasında vergi avantajları yoluyla KKM içine şirketleri çektikçe TL’nin değer kaybetme hızında bir “başarı” elde etmiş oldu. İhracat yapan şirketlerin döviz gelirlerinin önemli kısmını şeffaf olmayan döviz satışlarıyla sürekli piyasaya müdahale eden TCMB’ye yatırma zorunluluğu da KKM ile açılan savaşa destek sağladı. Ukrayna işgali ilk şokun ardından “istikrarlı” bir seyre bürünürken, pandemi ardından normalleşen turizm sezonu başlangıcı, Rusya ile daha sıkı fıkı ilişkiler TL’nin dolar karşısında seyrini yönetilen kur sistemlerine benzer bir eğilime döndürdü. Yaz ortasında TL’nin dövize kaçmaması için krediler üzerine gelen ekstra müdahaleci yöntemler, swaplar, eş dost milyar dolarları derken TL/dolar’ın 18,50-18,60 arasına sıkıştığı ayları izledik son dönemde. Kulağını tersten göstermek misali TL’nin değer kazanması için yanlış yollardan verilen bu mücadelenin yüksek alternatif ekonomik maliyetlerine rağmen başarısı ise yılın bu son günlerinde dahi oldukça tartışmalı. Keza, Ankara'nın dolaylı ve doğrudan, şeffaf ve gizli düzenlemelerle, müdahalelerle piyasa üzerinde elinin ağırlığı giderek artarken, aynı dönemde %85 enflasyona rağmen politika faizinin 500 baz puan daha indirilip %9'a çekilmesi eşlik etti bu sürece. Türkiye’de finans piyasalarını sıkı kontrol altına alan ekonomik rejim değişikliğine rağmen TL’nin değer kaybı engellenemedi.  2022 boyunca TL, dolar karşısında %30 daha değer kaybetti. Küresel ölçekte artan fiyatlara eklenen TL değer kaybının maliyetleri şişirici etkisi sonucunda enflasyonist baskılar kalıcı hâle dönüştü. TL/dolar grafiğini son bir aylık sürece göre aşağıda büyüterek izleyince son bir ayda suların yavaş yavaş hareketlendiğini gözden kaçırmamak gerek. 14 Aralık’ta 18,57’de olan kur, bu hafta pazartesi erken saatlerde 18,84 seviyelerini gördükten sonra 27 Aralık’ta 18,71 seviyesinde. 2018’den bu yana deneyimlemek zorunda kaldığımız TL değer kaybı seviyeleri son 15 günde gerçekleşen değer kaybı miktarını azımsamaya neden olabilir. Ancak, Aralık 2021’den bu yana 12 ayda hükümetin adım adım gelen düzenlemelerle sıkı kontrolü altında “korunan” TL’de bu hareketlilik önemli. Döviz sepetinin TL karşısında yaz aylarında aylık %1’in altında değer kazanmasının ardından kasımda %2,7 ve aralıkta şimdilik %2’ye yakın değer kazanması 2023 risklerinin nerede biriktiğini anlatmaya yeterli. KÖTÜ PARA İYİ PARAYI KOVDUKÇA TL RİSK ALTINDA Türkiye ekonomisinde izlenen hatalı politikalar, ülkenin hukuk sisteminde ve devlet kurumlarındaki aşınma, hepsi birleşerek yabancı sermaye hareketlerinin kalitesinde uzun süredir bozulma yaratmakta.  Doğrudan yatırımların azalması, tahvil ve hisse senedi piyasalarında yabancı yatırımcının tarihi dip seviyelere vurması rastlantısal durumlar değil. Aşırı büyüme odaklı ekonomi politikaları ile desteklenen cari açıktaki artış, kaynağı açıklanmadığı için çok tartışmalı net hata noksan ağırlıklı cari açık finansmanı, dış borçlanma faizleri hızla artarken dış borç ödemelerinin dış borçlanma miktarının üzerinde seyretmesi TL açısından önemli kırılganlıklar. Son dönemlerde küresel gelişmelere bağlı şekilde gerilese de Türkiye’nin halen benzer ülkelere kıyasla çok yüksek seyreden risk primi de önümüzdeki aylarda TL açısından bir başka olumsuz faktör. Fakat en derin sorun yaklaşık üç yıllık süreçte merkez bankası rezervlerinin sorumsuzca yönetilmesi. Swap hariç net merkez bankası döviz rezervi seviyesi bugün halen eksi 43,4 milyar dolarda.  Kısaca merkez bankasının brüt döviz rezervlerini yükseltmesine karşın esasta kasasındaki döviz yokluğu TL açısından en önemli deprem merkezi. Son iki hatta üç haftadır kredilerde yeni bir artış eğilimini izlemekteyiz. TL’nin baskı altına alınmasıyla cazibesinin yitiren KKM’den, döviz mevduatlarından çıkan para Borsa’ya kanalize edilmiş olsa da TL adına büyük bir risk kaynağı hâlen. Bu riskler karşısında TL’yi istediği seviyede tutmaya çalışmaya kararlı hükümetin ise elindeki kozlar sadece “politik”. Aralık başında haber olarak salınan toplam 15 milyar dolarlık hem de ne karşılığında geleceği belli olmayan Suud ve Katar döviz kaynaklarından hiçbiri hesaplara girmemiş durumda. Hükümetin 2022 boyunca attığı adımlarla ördüğü TL riskleri elde veri. 2023 seçimleri öncesinde ekonomiye vermeye başladığı ve artırarak vereceği teşviklerin ithalat talebini, dolayısıyla cari açığı, dolayısıyla enflasyonu ve TL üzerinde baskıları artıracağı da defalarca kendini ispat etmiş “kesin bilgi”. Uzun lafın kısası, seçimin nisanda mı mayıs ayında mı yapılacağı henüz net olmasa da seçime kadar geçecek süreçte TL’ye dikkat demekte fayda var. Yaz aylarından bu yana zorlukla uzatılan “istikrarlı TL” hikayesinin son aşamalarına yaklaşmış durumdayız. 2023 ortalarına doğru bir seçim olması ise bu gidişatın tersine çevrilmesi sürecini başlatacak bir değişim getirme potansiyeli yaratan tek faktör. Sağlıkla, herkese iyi seneler…