TÜİK'in kurnazlığının, muhalefetin seçimlerdeki iyimserliğinin verileri nereden?

Abone Ol
Krizin kendiliğinden iktidar değişikliğine yol açacağı öngörüsü, AKP iktidarının özel bir iktidar olduğunun hatırlatılmasıyla son bulur. Emperyalizme bağımlı ilişkileri olan ülkelerin, seçimleri bağımsız değildir. 

Loading...

İstatistiksel analiz yöntemiyle elde edilen veriler ışığında varsayımlar yapmak, yüzde yüzlük bir doğruluğu yansıtmasa da çözüme yönelik neler yapılması gerektiğine dair önemli sonuçlara ulaşmak nedeniyle kıymetlidir. TÜİK’in açıkladığı önemli verilerin başında enflasyon gelmektedir. Bu açıklanan oranlar ışığında milyonlarca kamu emekçisine ve emekliye zam yapılmaktadır. Yine açıklanan TÜFE ve TEFE oranları kira artışlarını etkilediği için yine milyonlarca insanın gündelik yaşantısına müdahale etmektedir. Bu kurum Osmanlı’dan bugüne farklı isimlerle çalışma yürütüyor. 1891’de Merkezi İstatistik Encümeni olarak görev yapmaya başlamış, Cumhuriyet döneminde ise Merkezi İstatistik Dairesi ismiyle 26 Şubat 1926’da yeniden kurulmuştur. Uzunca zamandır var olan bu kurum, son zamanlarda güvenilirliğini kaybetmiştir. Bilimsel araştırma yöntemlerinin uygulanması beklenen bu kurumdan, tersi bir yöntem izlenerek iktidarı zora sokmayacak ve kızdırmayacak bir sonucun ortaya çıkması için bir çabaya girişiliyor. Tam da bu çabanın sonucunda Haziran ayı enflasyon oranları açıklandı. Yıllık enflasyon oranı TÜİK’e göre % 78,62 bir önceki yıla göre yüzde yedi yüz artmış olan enflasyon, konuttan, gıdaya birçok alan da artan fiyatların karşılığına denk düşmüyor. [caption id="attachment_212216" align="alignnone" width="500"] TÜİK[/caption] Açıklanan bu veriler iktidar tarafından yine bir şaşkınlık yaratsa da, gerçeğin bu oranları aştığını halkın en az yüzde yetmişi biliyor. Asgari ücrete, kamu emekçilerine ve emekliye gelen zamlar ile birlikte temel ihtiyaçlar başta olmak üzere gelen zamlar halkın TÜİK’in enflasyon oranlarıyla örtüşmüyor. Ankara’da ekmeğe yine zam geldi. 4 TL oldu. Enflasyon araştırma grubuna göre ise yıllık enflasyon oranı %175,55 olarak açıklandı. Gerçek enflasyona en yakın verilerin bu olduğu, buradan bir ekonomik kriz değerlendirilmesi yapılmasının doğru olacağı kesin. Muhalefetin kriz değerlendirmeleri bu veriler ışığında olsa da, krizin kaynağını oluşturan, piyasa ekonomisiyle herhangi bir sorunu olmayan, hatta bu krizin temelini atan adımların sorumlularından birisi olan ve şu an altılı masada yer alan Babacanı, ekonomi dümeninin başına getirmek dışında bir çözüm önerisi açıklanmadı. Ekonomik krizin derinliğinin siyasi sonuçları olacağı kanaati, muhalefet cephesinde dillendirilip duruyor. Seçmen kitlesi de şimdilik bu duruma ikna edilmiş görünüyor. Fakat eldeki verilerin TÜİK’in verilerine benzerlik gösterme ihtimali yüksektir. Krizin kendiliğinden bir iktidar değişikliğine yol açacağı öngörüsü, AKP iktidarının özel bir iktidar olduğunun hatırlatılmasıyla son bulur. Başka hatırlatmalar da yapılmalı elbette. Emperyalizme bağımlı ilişkileri olan ülkelerin, seçimleri bağımsız değildir. Yine sermaye sınıfının bir değişiklik istemediği durumda, iktidarlar seçimler ile yerinden oynatılamaz. AKP iktidarının son dönemde emperyalizm ile ilişkilerini güçlendirmek için attığı adımların en önemlisi NATO zirvesinde sergilediği ılımlı siyasetiydi. Son zamanlar da emperyalizm tarafından tamamen gözden çıkartılmış bir iktidar görüntüsü verilmiyor. Bu koşullarda seçimlere odaklanmış, iyimser bir tablonun çizilerek halkın büyük bir kesiminin yaşadığı ekonomik çıkmazlarına çare beklentisinin oluşturulması, muhalefet için bugün için iş görür bir siyasi müdahale gibi görünmekte.