Eğer kamuoyunun genelinde olduğu gibi, bu uzmanlar da TÜİK’in açıkladığı enflasyonun olması gerekenden daha düşük olduğunu düşünüyorlarsa, en azından bu inançlarını beklentilerinde görmemiz gerekir.
Bu yazının yazıldığı gün ve saatlerde enflasyon rakamları daha açıklanmamıştı. Elimizde sadece iki kurumun enflasyon beklentileriyle, İTO’nun enflasyon rakamları vardı. O da, Mart ayı enflasyonunda hafif bir artışa işaret ediyordu.
Genellikle İTO verisi erken açıklandığından, TÜİK’in açıklayacağı enflasyon verisinin iyi bir tahmin edicisi olarak kullanılır. O aya ilişkin zaten gerçekleşmiş bir veridir. Tek sorunu İstanbul’daki fiyat artışlarını yansıtmasıdır. Bu yüzden de, belli bir hatayı göz önünde bulundurarak değerlendirilir.
Kamuoyundaki diğer beklenen enflasyon verileri doğrudan piyasa beklentilerini gösterir. O ayki gelişmeleri göz önünde bulunduran uzmanların, tecrübelerini de kullanarak oluşturdukları, bir bakıma enflasyon konusundaki algılarının sonucunda oluşturdukları beklentilerdir bunlar.
Bunlarda biri TCMB’nin mali piyasa katılımcıları, reel sektör temsilcileri ve uzmanlarla her ay yaptığı anketlerdir. Bir diğer ise Anadolu Ajansı’nın, yine mali piyasalardan uzmanlardan aldığı görüşler doğrultusunda oluşturduğu enflasyon beklentilerdir. Her iki veri de, uzmanların rakamsal olarak verdikleri enflasyon oranlarının basit aritmetik ortalamasıdır. Gerçi daha fazlası da vardır da bizim burada dikkate aldığımız basit ortalama değerlerdir.
Bu tahminler, tutarlı bir metodoloji kullanılarak yapıldığında yararlıdır. Hatta burada yapmaya çalıştığımız gibi, kamuoyunda tartışmalara neden olan TÜİK’in rakamlarının güvenilirliği bakımından bir değerlendirme imkânı bile sunabilir.
TÜİK enflasyonu, son iki yıldır kamuoyunda ciddi tartışmaların odağında yer alan bir veridir. Hem insanların gündelik hayatlarını doğrudan ilgilendirmesi, hem de vatandaşın gelirlerinin dayanağını oluşturan bazı kontratlar için ana girdi kalemini oluşturması nedeniyle kamuoyu tarafından dikkatle takip edilir. Ücret, kira gibi kontratlarda resmi enflasyon oranları dikkate alındığından, TÜİK’in gerçek enflasyonu olduğundan daha düşük açıkladığı yönündeki bir inanış kamuoyunda ciddi bir endişe kaynağı olur. Ayrıca iktidarında ekonomik performansı konusunda kendisini olduğundan daha az “
başarısız” göstermek için de bu rakamlara müdahale ettiği yaygın bir kanıdır.
Bu durumda sorulması gereken soru şudur: TÜİK enflasyon rakamları kadar güvenilirdir?
Bu soru bir grup akademisyenin TÜİK’ten değişik bir metodoloji ile hesapladıkları enflasyon rakamlarıyla farklılıklar gösterdiğinde, kamuoyunun açıklanan resmi enflasyon verilerine güveni azaldı. Dahası son yıllarda kamu kurumlarının güvenilirliğindeki azalma konusunda kamuoyunda beliren algı da, bu endişeleri artmasına katkıda bulundu. Hatta siyasilerin sürekli birbirleriyle çelişen demeçler vermesi, bugün eleştirdikleri politikaları yarın benimseyip uygulamakta hiçbir sakınca görmemeleri de kamuoyundaki bu güvensizliği arttırdı. Kamu kurumlarının yaptıkları beyanlar sürekli şüpheyle karşılanır oldu.
Anlaşılan o ki, TÜİK verilerine güven meselesi çok kolayca çözülebilecek bir konu değildir. Beraberinde piyasa beklentilerinde istikrarlı bir şekilde görülen bu aşırı iyimserliğin de sorgulanmasının büyük yararı olacaktır.
Bu bağımsız akademisyenlerin yaptıkları ölçümlerde enflasyonun ekseriyetle TÜİK enflasyonunun üstünde çıkması, sanırım kamuoyundaki güven azalmasındaki bir diğer etmen oldu. Zira hep merak etmişimdir.
Eğer bu ölçülen alternatif enflasyon rakamları TÜİK rakamların altında çıksaydı, acaba kamuoyu yine aynı hassasiyeti gösterir miydi enflasyonun ölçümü konusuna? Belki bunun cevabın zamanla öğreniriz.
Ancak bu aşamada, elimizde mevcut verileri kullanarak da birtakım sınamalar yapabiliriz bu rakamların güvenilir olup olmadığı ile ilgili olarak. Özellikle TÜİK’in enflasyonu olduğundan düşük açıkladığına inanılıyorsa, en azından bağımsız kuruluşların veya alternatif yöntemlerle hesaplanan beklenen enflasyon oranlarının da ekseriyetle TÜİK enflasyonunun üstüne olması beklenir. Acaba beklenen enflasyonu ölçmeye çalışan alternatif verilerle TÜİK enflasyonu arasındaki ilişki bugüne kadar böyle mi gerçekleşmiştir?
Böyle bir karşılaştırma yapabilmek için elimizde yukarıda bahsettiğimiz gibi İTO’nun İstanbul için hazırladığı enflasyon rakamları, TCMB’nin piyasa aktörlerinin beklentilerini yansıtan rakamlar ile Anadolu Ajansını (AA) Enflasyon Beklenti raporundan elde ettiğimiz aylık beklenen enflasyon rakamları bulunmaktadır. TCMB verisi kurumun kendi sitesinde hazır olarak mevcut. AA verisi ise aynı kolaylıkla erişildiğimi bir veri olmadı maalesef. Kendi gayretlerimizle internet üzerinden, geçmişe yönelik yaptığımız taramalardan derleyebildiğimiz rakamlar. Bu rakamlar ve TÜİK’in gerçekleşmiş enflasyon oranları Grafik 1’de hep birlikte gösterilmektedir.
Bence 4 Nisan 2022 tarihinde açıklanan enflasyonun doğru enflasyon oranı olup olmadığından ziyade, piyasa aktörlerinin neden böyle bir iyimserliğe sahip olduğunun sorgulanması gerekir.
İlginçtir… Grafik 1’de TÜİK enflasyonu diğerlerinin hepsinden daha yüksek bir seyir seyretmiş. Bu durum 2021 yılının ilk aylarından beri böyle. Buna en yakın seyir gösteren İTO enflasyonu. Elbette bu iki serinin örtüşmesini beklemek yersizdir. Zira biri sadece İstanbul’daki enflasyon oranını ve hayat pahalılığını gösterirken, diğeri tüm Türkiye’deki durumu göstermektedir.
Ancak kalan diğer iki enflasyon serisi tamamıyla piyasadaki uzmanların beklentilerini yansıtıyor. Bu uzmanlar kamu görevlisi olmadıklarına ve piyasa aktörü olduklarına göre, beklentilerini oluştururken de herhangi bir baskı altında olduklarını düşünmek pek akla yatkın gelmemektedir. En azından benim bu yönde bir bilgim yok.
Eğer kamuoyunun genelinde olduğu gibi, bu uzmanlar da TÜİK’in açıkladığı enflasyonun olması gerekenden daha düşük olduğunu düşünüyorlarsa, en azından bu inançlarını beklentilerinde görmemiz gerekir.
Bu iki enflasyon “
beklenti” verisinden TÜİK enflasyonuna en yakın tahmin AA’nın rakamlarında görülüyor. TCMB’ninkiler ise, anlaşılmayacak şekilde en düşük olanı. Bunlar da gösteriyor ki, piyasa enflasyon konusunda TÜİK’e göre çok daha iyimser bir beklenti içinde. Ya da iktidarın enflasyon konusundaki performansının gerçekte olduğundan çok daha iyi olduğunu düşünüyorlar.
Bence 4 Nisan 2022 tarihinde açıklanan enflasyonun doğru enflasyon oranı olup olmadığından ziyade, piyasa aktörlerinin neden böyle bir iyimserliğe sahip olduğunun sorgulanması gerekir. Bu iyimserliğin kaynağı gerçekten böyle bir inanca sahip olmaları olabilir. Ya da tahmin yaptıkları metodolojisi de “
sistematik” bir hataya neden olacak yöntemsel bir yanlış vardır. Çok daha önemlisi onların iyimser tahmin yapmaları yönünde baskı görmeleri de mümkündür. Tabii tesadüfün de oynayabileceği rol olabilir. Ama yaklaşık 12 ay boyunca aynı tesadüfün ortaya çıkması da bir başka soruyu doğurmaktadır.
Anlaşılan o ki, TÜİK verilerine güven meselesi çok kolayca çözülebilecek bir konu değildir. Beraberinde piyasa beklentilerinde istikrarlı bir şekilde görülen bu aşırı iyimserliğin de sorgulanmasının büyük yararı olacaktır.