TÜİK ekonomiyi kâğıt üstünde düzeltmeye kararlı
İŞ GÜCÜNE KATILIM ORANI AZALIRKEN İŞSİZLİK NASIL AZALIYOR?
TÜİK, Haziran ayında bir önceki aya göre 823 bin kişi azalarak 3 milyon 399 bin kişi olduğunu açıklıyor. Ayrıca bir ay öncesine göre istihdamın ise 602 bin kişi arttığını öne sürüyor.
Lakin aynı TÜİK verilerinde ise daha dikkat çekici bir veri karşımıza çıkıyor. Çalışabilir çağda yer alan nüfusun bir ay öncesine göre 87 bin kişi artmasına rağmen toplam 222 bin kişi ise iş gücünden çekiliyor. Yani bir başka deyişle en az 222 bin kişi bir şekliyle iş bulmaktan ümidini kesip iş gücünden çekilirken TÜİK işsizliğin azaldığını, istihdamın arttığını tuhaf bir şekilde öne sürüyor.
Bu durumda TÜİK tarafından iddia edildiği gibi işsizliğin azalması ve istihdamın artması sadece kâğıt üstünde kalıyor. Gerçeklikle alakası olmayan, izaha muhtaç bu verilerde sanılanın aksine işsizlik düşmüyor, bilakis işsizlik halen sosyal bir sorun olarak karşımızda durmaya devam ediyor. Bu sorun ise sadece TÜİK tarafından yok hükmünde görülüyor ve bilinçli bir şekilde göz ardı ediliyor.
İŞKUR, TÜİK VERİLERİNİ YALANLIYOR.
TÜİK istatistiklerinin aksine İŞKUR verileri ise Haziran ve Temmuz aylarında işsizliğin düzenli olarak arttığını açıklamaktadır. İŞKUR’a kayıtlı işsizlerin sayısı Mayıs ayında 2 milyon 893 bin kişi iken bu sayı Haziran ayında 2 milyon 950 bin kişiye, Temmuz ayında ise 2 milyon 995 bin kişiye yükselmiştir.
Bunun yan ısıra İŞKUR verilerine göre 2020-2021 Haziran ayları arasında işsiz kaldıkları için işsizlik ödeneğine başvuruda bulunanların sayısı ise tamı tamına 1 milyon 49 bin kişi. İşten çıkarma yasağının devam ettiği bu süre içerisinde işsizlik ödeneğine bir milyondan fazla işçinin başvurması ise ayrıca sorgulanması bir durum olarak göze çarpmaktadır.
Kısacası TÜİK alelacele işsizliğin azaldığını, istihdamın arttığını açıklarken İŞKUR verilerinde artan işsizlik oranlarını kaçırmakta, deyim yerindeyse baltayı taşa vurmaktadır.
İKTİDARIN PROPAGANDA KURUMU TÜİK
Farklı dönemlerde farklı anket şirketlerinin yaptığı kamuoyu araştırmalarına göre halkın yüzde 80’i TÜİK verilerine güvenmediğini beyan ediyor. Yani sokakta karşılaştığımız her 10 vatandaştan 8’i, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon ve işsizlik rakamlarının inandırıcılıktan uzak olduğunu belirtiyor. Aynı TÜİK sürekli olarak kadro değişimine gidiyor, kendi kurduğu ve aralarında uzman akademisyenlerinde bulunduğu kurumları birden lağvedebiliyor. Bununla da yetinmeyip ülke tarihinde belki de bir ilke imza atıp bağımsız enflasyon çalışması yapan akademisyenler hakkında suç duyurusunda bulunabiliyor.
TÜİK, özelliklede başkanlık sistemi ile birlikte verilerini ekonominin gerçek durumunu göstermekten öte iktidarın topluma her şeyi güllük gülistanlık olduğuna zorla inandırmaya çalışan bir propaganda kurumuna dönüşmüş durumda.
Enflasyon verilerindeki çarpıtmalar memura, emekliye ve işçiye yoksulluk olarak geri dönüyor. İşsizliğin bir sorun olarak kalktığı iddia edilse de yüzde 22,4 ile atıl iş gücü yani gerçek işsiz sayımızın dünyada ilk 10 içerisinde yer aldığımız gerçeğini gizlemiyor.
Ekonominin çökmesi karşısında çaresiz kalan iktidar, çareyi verileri çarpıtmakta bulurken, TÜİK gibi bir kurumu ise bu propagandaya alet etmekten çekinmiyor.