Loading...
Tevekkül ile işçi cinayetlerinde birinci sıraya
Gelişkin piyasa ekonomisine sahip ülkelerle kıyaslandığında madenlerde ölen işçi sayısının Türkiye’de daha fazla olmasının sebebinin işçi sınıfının uzun yıllardır işlerini tevekküle bırakmasından kaynaklandığını söylersek yanılmayız.
Laikliğin işçi sınıfı için ne kadar önemli olduğu ve ekonomi ile ilişkisi, son maden patlamasında yine görüldü. İktidarın ilk açıklamalarında toplumun inancıyla kurduğu bağ ve bu işin fıtratında bu” kazaların” olduğu söylemleri tepkiye neden olsa da düne kadar ana muhalefetin gündemin birinci sırasına oturttuğu türban meselesi, bu tepkiyi onların göstermesinde ikircikli bir tutum olduğunu gösteriyor.
Laiklik inanç özgürlüğü konusunda herhangi bir tehdit oluşturmadığı, siyasetin ve toplumun dinsel öğelerle dizayn edilmesine karşı birleştirici bir öneme sahip olduğu gibi, aklın, bilimin üstünlüğünü savunur. Düzenin siyasi partilerinin bunun üzerinde yıllarca tepinmelerinin sebebi kendi siyasi süreçlerindeki işleyişe ve hizmet etmeye söz verdikleri sermaye sınıfına bir zarar gelmemesidir.
Tevekkül: “Allah'ın verdiği kadere razı olmak anlamına gelir.” İktidarın, bütün toplumun buna rıza göstermesini istemesi, bunun muhalefet tarafından da şevk ile destekleniyor olması birlikte hareket ettiklerini gösteriyor.
Toplumu oluşturan birbirine yakın ekonomik gelirleri olan milyonlarca insanı dinsel, etnik kimlikler üzerinden ayırmak, ya da sadece bu saikler ile bir arada tutmak iş yerlerinde oluşan sömürü koşullarında (çalışma koşullarının ölümcül riskler taşıması halinde de) yan yana gelinememesinin neden olduğu sendikal örgütlenme istatistiklerinde de görülüyor.
“2022 Yılı Temmuz dönemi istatistiklerine göre; bir önceki Ocak dönemine kıyasla toplam işçi sayısı yüzde 4,53 oranında artarak 15 milyon 987 bin 428’e ulaştı. Sendikaya üye işçi sayısı ise yüzde 4,14 oranında artışla 2 milyon 280 bin 285’e yükseldi. Sendikalaşma oranı 14,26 olarak gerçekleşti. “
Bu veri Çalışma Bakanlığının temmuz ayı 2022 yılına ait. Sendikalaşma oranındaki bu verilerin ortaya çıkmasının sebepleri arasında iktidarın 10 yıl önce çıkarttığı sendikalar yasası dahil birçok neden sayılabilir. Siyasi İslam’ın siyaset dahil büyük bir alanda yer kaplaması nedeniyle düşük sendikalaşma oranının da önemli bir yer tuttuğunu da söylemekte fayda var.
Yine işçi cinayetlerinde de durum benzerlik gösteriyor. Türkiye işçi cinayetlerinde Avrupa’da birinci sıradayken, Dünya’da üçüncü sıradaki yerini alıyor.
Gelişkin piyasa ekonomisine sahip ülkelerle kıyaslandığında madenlerde ölen işçi sayısının Türkiye’de daha fazla olmasının sebebinin işçi sınıfının uzun yıllardır işlerini tevekküle bırakmasından kaynaklandığını söylersek yanılmayız. Avrupa’da işçi sınıfının uzun yıllara yayılan örgütlü mücadele ile kazanılmış hakları bu sıralamadaki yerlerini değiştiriyor.
Bartın madeninde yaşanan patlamadan sonra toplumun laiklik ve sınıfsal bir taraflaşmaya girecek bir örgütlenmeye ne kadar ihtiyacı olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bugün gündemdeki siyasi ittifakların bu ayrışmadan çok uzak olduğu, geminin bir girişinden birisinin diğer diğer girişinden birisinin su doldurduğu aynı geminin dümenine su taşıdıkları gerçeğiyle karşı karşıyayız.