Tebliğcilere ve siyasilere...
Eğer “İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek” düsturunu kadınların giydikleri ve erkeklerin içtikleriyle sınırlandırırsanız, hem insanların sempatisini kazanamazsınız hem de koskoca İslam dinine haksızlık yapmış olursunuz.
Ramazan ayı öncesi başlayan ve devam eden tebliğcilerle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
Arkadaşların, “Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker” (iyiliği emretmek ve kötülükten menetmek) çalışmasını Allah’ın rızasını kazanmak için yaptıklarından şüphem yok.
Lakin adeta seçim çalışmasını andıran bu davranışın, dine bir faydası olduğuna inanmıyorum. Neden böyle düşündüğümü de ifade edeyim…
Eğer “İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek” düsturunu kadınların giydikleri ve erkeklerin içtikleriyle sınırlandırırsanız, hem insanların sempatisini kazanamazsınız hem de koskoca İslam dinine haksızlık yapmış olursunuz.
İnsanların size gösterdiği tepkiyi “Allah için cihad ettiğimden dolayı tepki aldım” olarak değerlendirip kendinize de buradan manevi bir kazanç çıkarıyor olabilirsiniz lakin bu konuyu objektif olarak bir daha düşünün derim.
Bizler değerlerimize dair çoğu şeyi tükettik… Bunu da söylemlerimizin tam tersini yaparak başardık. Yanlış olana sessiz kalmayı “dini korumak” olarak gördük... Fakat unuttuğumuz bir şey vardı; bizler, haksız yere üstünü kapattığımız ne varsa ondan da mesulüz.
Güçlü olanın yaptığına ses çıkarmayıp, güçlü olmayanın yaptığına ise kıyametleri koparmak; “Emr-i bi'l ma'rûf ” değildir arkadaşlar.
Bu sebeple lütfen sakinleşip evlerinize gidin ve iyi komşular, iyi akrabalar, iyi eşler ve iyi arkadaşlar olun… Emin olun daha çok sevaba girersiniz.
EKONOMİYE YENİLEN İFTAR SOFRALARI
Geçen gün bindiğim market servisindeki kadınlar, iftara misafir davet etmenin zorluğundan bahsediyorlardı birbirine… Geçtiğimiz yıllarda Covid19 sebebiyle iyice yalnızlaşan iftar sofraları, bu yıl ekonomiye yenilecek gibi görünüyor.
Gidişata bakılırsa vatandaşın evine misafir gidecek kişiler daha çok siyasiler olacak… Bu konuda iftar davetlerine katılacak siyasilere benim naçizane bir önerim olacak.
Siyasilerin vatandaşın evlerine misafir olduğu iftar yemekleri artık demode oldu… İster yer sofrasında olsun ister yemek masasında verilen fotoğraf kareleri sıradanlaştı. Elbette sevdiği bir siyasetçiyi evinde ağırlamak mutluluk verici bir şey ama davete giden siyasetçi yemeğini götürmüş olsa dahi aile için stresli bir durum.
Yeni bir şeyler yapsanız diyorum.
Mesela insanları kendi evlerinize davet etseniz… Veya onları evlerinin dışında bir mekanda ağırlasanız.
Zira evlerine misafir olduğunuz kişiler, genellikle dışarıda yemek yeme imkanı olmayan insanlar… Bir akşam farklı bir mekanda iftarlarını yapsalar fena olmaz diye düşünüyorum. Kendilerini özel hissedeceklerine eminim.
Bir düşünün derim…
TAYYİP BEY’İN MANDA YOĞURTLU KÜR TARİFİNİN FATURASI BİZE ÇIKTI.
Tayyip Bey’in, bir programda “Her akşam yatarken manda yoğurdu yerim. Manda yoğurdu hakikaten kalitedir, çok iyidir. Onun içine şöyle Medine hurması doğrarım, 3 tane veya 5 tane. Ona biraz çay kaşığı kestane balı ve yulaf ezmesi atarım. Bu dörtlüyü karıştırarak yer yatarım, şifadır.” sözleri çok konuşuldu, tartışıldı ama faturası bize çıktı…
Nasıl mı? Hazır yoğurt tüketmek istemediğimden süt alıp evde mayalarım, ayrıca manda sütünün yoğurdunu da çok severim… Yalnız inek sütüne kıyasla bir miktar fiyatlı olduğundan sade manda sütünden yoğurt yapmak bayağı maliyetli oluyor. Ben de mecburen inek sütüyle karıştırarak yoğurt yapıyorum. Lakin Tayyip Bey’in "manda yoğurtlu kür" tarifinin ardından manda sütüne zam geldi... İnek sütüyle arasındaki makas bir hayli açıldı... Velhasıl olan yine biz vatandaşa oldu…”Kür”e gelince, günümüz şartlarında yapmak gerçekten zor…
Herkese hayırlı ramazanlar diliyorum. Çeşitli sebeplerden ötürü bir süre aranızda olamayacağım için Ramazan Bayramınızı da şimdiden tebrik ediyorum.