TCMB için para politikası stratejileri II

Abone Ol
Bu hafta post Keynesian para politikası önerisinde yer alan iki önemli aracı daha tanıtmaya çalışacağım. Bu araçlardan birisi borç yönetimi diğeri ise regülasyondur. Bugünkü yazımda borç yönetimi konusu ele alacağım. Geçen hafta kaleme aldığım TCMB için para politikası önerileri yazımın ilk bölümünde para politikası aracı olarak politika faizinin doğru kullanımının öneminden bahsetmiştim. Bu hafta post Keynesian para politikası önerisinde yer alan iki önemli aracı daha tanıtmaya çalışacağım. Bu araçlardan birisi borç yönetimi diğeri ise regülasyondur. Bugünkü yazımda borç yönetimi konusu ele alacağım. Regülasyon konusu ise başka bir yazımın konusu olacaktır. Borç yönetimi konusu Keynes’in 1936 ve 1945 yıllarında geliştirdiği fikir olmasına karşın hal hazırda gündeme taşıyan Tily (2006) çalışması olmuştur. Borç yönetiminin bir araç kullanılmasındaki amaç merkez bankasının verim eğrisi üzerindeki kontrolünü artırmaktır. Böylece yatırımları artırarak ekonomik büyümeyi istikrarlı hale getirmek istenmektedir. Bildiği kamu borç kâğıtları farklı vadelerde ihraç edilirler ve faiz oranlarına sahiptirler. Merkez Bankası borç yönetimi ile orta ve uzun vadeli tahvillerin getirilerini iktisadi yatırımları cazip kılacak biçimde belirlemesi olarak tanımlanabilir. Burada yapılması gereken öncelikli iş farklı vadelerdeki tahviller arasındaki gerçekleşebilecek arbitrajı engelleyici önlemleri uygulamaya sokmaktır. Bunun için borç yönetimi tahvil piyasasını farklı alt piyasalara bölerek farklı erişim koşulları ve vergi oranları belirlemelidir. Ayrıca hazine tahvillerinin özel sektör finansal varlıkları için bir gösterge olduğu da unutulmamalıdır. Merkez Bankası borç yönetimi aynı zamanda açık piyasa işlemlerinden de farklılık göstermektedir. Borç yönetimi orta ve uzun dönem varlıklarla ilgiliyken açık piyasa işlemleri kısa vadeli faizlere odaklıdır. Yani açık piyasa işlemleri, para piyasasında, merkez bankasının faiz oranı ve banka rezervleri üzerindeki kontrolü yoluyla verim eğrisinin kısa ucunu etkilemekten sorumludur. Borç yönetimi ise verim eğrisinin orta ve uzun vadeli kısımlarını, kamu borcunun faiz oranlarının bileşimi aracılığıyla etkilemektedir. Borç yönetimi aracını kullanmadaki asıl amaç verim eğirişinin uzun ucu ile sermayenin marjinal etkinliğini örtüştürmek ve uzun vadeli faizlerin yatırımları cazip kılacak biçimde oluşmasını sağlamaktır. Ancak borç yönetimini bir araç olarak kullanabilmek için şeffaf, erişilebilir bir tahvil piyasasına ihtiyaç vardır. Borç yönetiminin başarısı merkez bankasının güvenilirliğine ve gelecekteki faiz oranlarına ilişkin beklentilere bağlıdır. Borç yönetimi merkez bankasının finansal istikrar hedefiyle de uyumludur ve bu şekilde başarı sağlanabilir. Dolayısıyla borç yönetimi ve para politikası politika faizi araçları birlikte ve uyumlu biçimde çalışmalıdır. Politika faizinin işlevsiz kalması borç yönetiminin de başarısız olmasına neden olacaktır. Böyle olduğunda borç yönetimi, para politikası tarafından konjonktürel sorunların üstesinden gelmek için kullanılabilir, beklentileri istikrara kavuşturmaya ve ekonomik döngüye karşı koymaya yardımcı olabilir. Örneğin merkez bankası Türkiye kur oynaklığının yüksek olduğu bir ülkede politika faizini kullanarak ve APİ ile likidite zorluklarını çözerek kur istikrarsızlığı ve bu bağlamda enflasyonla mücadele sorunlarına çözüm ararken, aynı zamanda borç yönetimi ile uzun vadeli faizlerin yatırımları desteklemeye devam etmesini sağlayabilir ve ekonominin üretken kapasitesini iyileştirebilir. Örneğin Fed tarafından 2012 yılında yürürlüğe konan Federal Rezerv Vade Uzatma Programı ekonomik aktiviteyi canlandırmak üzere kurgulanmış bir borç yönetimi aracıdır. Fed açıkça uzun vadeli tahvilleri doğrudan satın alarak bu politikayı uygulamaya koymuştur. Buradaki amaç elbette 2008 krizinden çıkış sağlamak ve yatırımları teşvik etmektir. Şurası açıktır ki hazine tahvillerini bankalara satmakla merkez bankasına satmak arasında hiçbir fark yoktur ve merkez bankası ile yapılacak işlemin maliyeti daha düşüktür. Ayrıca borç yönetimimerkez bankasının tüm finansal piyasalardaki likiditeyi kontrol etme kapasitesini genişletecek devlet parasının toplam para arzı içindeki ağırlığını artırabilecektir. Bu aynı zamanda merkez bankasının finansal istikrarı sağlama amacını da destekler ve onunla uyumludur. Borç yönetimi ayrıca kamu borcunun kredilere daha kaliteli bir teminat olarak sunulabilmesi, Türkiye’deki KGF (kredi garanti fonu) uygulamasının daha nitelikli uygulanmasını sağlayarak da finansal sistemin sağlamlığını artırabilir. Bu sayede politika faizini gereksiz yere düşük tutmaya gerek bırakmaksızın krediye erişimi sınırlı şirketlerin borçlarını çevirmelerine olanak sağlayabilir. Çünkü borç yönetimi ile merkez bankası farklı vadelerdeki tahvilleri para ihraç ederek bile geri ödeyebilir, finansal sisteme likidite ve istikrar kazandırabilir. Öte yandan borç yönetimi, servet, rant vergisi gibi maliye politikası araçlarıyla birlikte kullanılabilirse, tarımcıların, hane halkının ve öğrencilerin borçlarının tasfiyesi için de doğru bir araç olabilir ve bu sayede finansal sağlamlığın artmasına katkı sağlayabilir. Tüm bu nedenlerle ve finansal sistemin faiz oranlarının tüm karmaşıklığını yönetmek para yönetiminin görevi olduğu savunduğumdan borç yönetimini bir para politikası aracı olarak öneriyorum. Diğer yandan para politikası aracı olarak borç yönetimi, maliye ve para politikaları arasında yakın bir koordinasyon gerektirmektedir, bu koordinasyon ne kadar yakın olursa, kamu borcunun bu iki politika tarafından kullanılabilmesi o kadar iyi ve ekonomi politikasının finans sisteminin verim eğrisi üzerindeki etkisi o kadar büyük olacaktır. Bir ilavem de regülasyon aracı ile ilgili olarak. Bu elbette makro ihtiyatı politika araçlarının tamamıdır. Bu araçlar, hane halkı kredilerinin sınırlandırılması, ücretli kesimin aşırı borçlanmasının önüne geçilmesi ve verimsiz yatırımlara kredi verilmesinin engellenmesinde kullanılabilirler. Son olarak önümüzdeki haftaki yazımda Rusya ve Ukrayna arasında çıkan savaşın Türk ve Dünya ekonomileri üzerine olası etkilerini değerlendirmeye çalışacağım. Tily, G. (2006). Keynes’s theory of liquiditypreferenceand his debtmanagementandmonetarypolices. Cambridge Journalof Economics, 30.