Tansu Çiller: FETÖ, 90lı yıllarda kurumsallaşmadı
'FETÖ, 90'lı yıllarda kurumsallaşmadı'
Tansu Çiller, "Bu örgütün kurumsallaşması ve finansal olarak süratle büyümesinin 90'lı yıllarda olduğu ifade edilmektedir" cümlesinin yer aldığı soruya ise tepki gösterdi.
Çiller, bu iddianın somut verilere dayanmadığını, kim tarafından ifade edildiğinin belli olmadığını ve etik anlayıştan uzak, şaibe uyandırma maksatlı olduğunu belirttii:
"FETÖ'nün 90'lı yıllarda kurumsallaştığı, süratle büyüdüğü, himmet paraları ile devasa finansal güç oluşturduğu iddiaları gerçekle örtüşmemektedir."
Çiller, "Gülen örgütünün ordu ve askerdeki yapılanması"yla ilgili soruya ise "Harp Akademilerine 1990'lı yıllarda FETÖ sempatizanlarının sızması, sonraları ile mukayese edilemeyecek kadar, hatta yok denecek kadar azdır" yanıtını verdi.
'Gülen örgütü maşa olarak kullanıldı ve korundu'
Tansu Çiller, başkanlığı döneminde imam hatip liselerinin kapatılmasına karşı çıktığını ancak 28 Şubat sürecinin ardından din eğitimi üzerindeki baskıların artmasıyla ortaya çıkan boşlukların tarikatlar tarafından istismar edildiğini anlattı.
Çiller, "Gülen örgütünün bir takım dış odaklar tarafından maşa olarak kullanmak amacıyla korunduğunu" ve "bir üst akıl" olmadan böyle bir darbe girişiminin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını belirtti. Çiller, "kontrol dışı sözde dini grupların" Diyanet, Mali Suçları Araştırma Kurulu ve Emniyet birimlerince koordineli bir şekilde denetlenmesi gerektiğini ifade etti.
'Liyakat ve laiklik şart'
Tansu Çiller, bir daha darbe girişiminin yaşanmaması için olmazsa olmaz iki ilke olduğunu, bunların liyakat ve laiklik olduğunu söyledi ve ekledi:
"Gelişen olaylar göstermiştir ki hukuk devletinin işleyişinde zafiyetler vardır. Hukuk devletinin yeniden inşa edilmesi gerekir.
"Eğitimi ideolojik saplantıların ve bir nesil sonra hangi yaşam tarzının kazanacağını belirleyecek bir savaş alanı olmaktan kurtarmalıyız.
"Terör örgütlerinin eylemlerine meşru gerekçe oluşturmaya çalıştıkları sorunları devlet, etkilerden bağımsız iradesiyle çözmelidir. Ülkede yaşayan insanların dini, ırkı, mezhebi farklı olan kişilerin (…) talepleri incelenmeli, devlet bunları hukuk düzeni içinde meşru yollardan çözmelidir."
Bunlar da ilginizi çekebilir