Tahsin Tarhan: Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adaleti tüm insanlık için talep ediyoruz

Abone Ol

21. yüzyılda sosyal demokrasiyi nasıl tanımlayabiliriz?  

Sosyal Demokrasi, demokrasi ile sosyalizmi uyum içinde bir araya getiren bir siyasal düşünce sistemi. Özgürlükçü ve barışçı bir anlayışı temsil ediyor sosyal demokrasi... Aynı zamanda laikliği, sosyal adaleti ve fırsat eşitliğini savunan bir kitle hareketi. Bu kitlenin içinde kadın ile erkek eşit, gencin de söz hakkı var, emeklinin de...Sınıfsal farklılıkları ve çatışmaları ön plana çıkarmak yerine, bir hakkaniyet dengesi kurmaya çalışıyor sosyal demokratlar. Bilime ve teknolojiye önem veren, aklı ön planda tutan ama inançlara da saygı duyan bir ideolojik yaklaşım sosyal demokrasi.

Bu bakımdan 21'inci yüzyılın en geçerli ideolojik bakış açısının sosyal demokrasi olduğunu söylemek mümkün.

Çünkü artık emekçiler haklarını farkında, kadınlar elde ettikleri kazanımları kaybetmemeleri gerektiğini hatta daha fazlasını alabileceklerini biliyor. Dogmalarla bir yere varılamayacağı bilimin ve aklın insanlara ışık tutacağı görülüyor. Gelirin hakça paylaşımının önemi algılanmış durumda. Militarist ya da totaliter yaklaşımların insanlığa bir yarar sağlamadığı da görülüyor. Dar milliyetçi yaklaşımlar da aynı şekilde insanlığa zarar veriyor. Sosyal demokratlar, önce demokrasi ve insan hakları diyor bu nedenle. Sivilleşmenin önemini bu nedenle sıkça vurguluyor. Yine bunun için parlamenter ve çoğulcu sistemlerin yanında yer alıyor.

20'inci yüzyılın diktatörlerini, darbecilerini, oligarşik yapılarını hatırlayınca 21'inci yüzyılda sosyal demokrasinin ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu görebilir herkes.

Türkiye'de sosyal demokrasinin gelişimi, CHP ve sosyal demokrasi ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?  

CHP bir kitle partisi...

Ancak temelini altı ok ile simgelenen Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve batıda yükselip Türkiye için de iyi bir model olduğu görülen sosyal demokrasi oluşturuyor.

CHP, emekten yana ve her alanda fırsat eşitliğini sağlama çabasında...

Devletin yatırımları ve teknolojiyi teşvik etmesinden, hür teşebbüsten yana.

Bilim ve aklın önemini dile getiren bir parti.

İnanç özgürlüklerinden yana ama din ve devlet işlerinin de kesinlikle birbirine karıştırılmaması gerektiğini vurgulayan bir parti.

CHP kadın haklarından, bilimsel gelişimden, aydınlanma felsefesinden ödün vermeyen bir siyasal hareket.

Eğitimin de, hukukun da, laik ve çağdaş ilkelere göre biçimlenmesini istiyoruz biz.

Halkın her alanda temsilinin önemli olduğunu vurguluyoruz.

Parlamenter sistemin önemini de, basın özgürlüğünün vazgeçilmezliğini de sürekli dile getiriyoruz.

Güçler ayrılığı yine kırmızı çizgilerimizden.

Tüm kimliklerin kültürel haklarını sonuna kadar kullanmalarından yanayız, bu nedenle dar milliyetçi kalıplara karşıyız.

İlericiyiz, özgürlükçüyüz, Cumhuriyetçiyiz.

Tüm bunları değerlendirdiğinizde çok başarılı siyasal geçmişleri bulunan İsveç sosyal demokratlarından, Alman solcularından, Fransız demokratik sosyalistlerinden hiçbir eksiğimiz yok.

Hatta fazlamız var. Çünkü biz laik Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan, çok partili hayata geçildiğinde iktidarda bulunan, Türkiye'de sendikal hakların kazanılmasını sağlayan partiyiz.

Bu nedenle de, Sosyalist Enternasyonal nezdinde bir itibarımız var yıllardır.

Türkiye'de sosyal demokrat hareket, ortanın solu söylemini dile getiren İsmet İnönü ile temellendi, "Toprak işleyenin, su kullananın" diyen Ecevit ile yeşerdi, Kürt sözcüğünün bile yasak olduğu dönemde rapor hazırlama cesareti gösteren Erdal İnönü ile büyüdü, Ege'de barış rüzgarı estiren İsmail Cem ile evrensel niteliğini gösterdi. Bu süreçte, Aydın Güven Gürkan ile Deniz Baykal'ın katkıları da tartışılmazdı.

Şimdi de bürokrasideki başarılarını siyasete de taşıyan, rüşvet ve yolsuzluklara geçit vermeyen, her zaman ezilen kesimlerin yanında olan, sıkı muhalefetiyle asgari ücretin arttırılmasını sağlayan, aile sigortası gibi ancak sosyal demokratların düşünebileceği projeleri üreten Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir lideri var sosyal demokratların.

Tüm bunları değerlendirdiğimizde biz CHP olarak, sosyal demokrasinin evrensel bakış açısını sonuna kadar özümsemiş bir partiyiz.

Eksiklerimiz var mı derseniz elbette olacaktır. Ancak iktidar şansını elde ettiğimiz gün, sosyal demokrasiyi rehber edinen CHP'nin özgürlükler, demokrasi, insan hakları, girişimcilik, barış temelli dış politika, fırsat eşitliği, sosyal adalet, laik ve bilimsel eğitim gibi pek çok açıdan atacağı adımları göreceksiniz.

Sosyal Demokrasiye göre emek en yüce değer, insan da yaratıcılığın ve üretkenliğin temel kaynağı. İnsana saygı, emeğe saygıyı gerektirir. Bu nedenle emekçinin sesiyiz ama vergisini düzenli ödeyen, ihracat yapan, ülke ekonomisine büyük katkıları olan iş dünyasının da partisiyiz.

Kadınların ve gençlerin yönetim katında en çok temsil edildiği siyasi hareket biziz.

Ön seçim yapan daha doğrusu yapabilen TBMM'deki tek partiyiz.

Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne şiddetli karşı çıkabilen nadir kurumlardan biri CHP...

Dayanışma kavramını gerçekten özümseyen bir siyasal hareketiz.

Sanata ve sanatçıya yönelik her türlü saygısızlığın karşısında sesini çıkaran ilk parti her zaman biz oluyoruz.

Bu çerçevede, sosyal demokrat partileri büyüten (daha doğrusu birlikte büyüyeceğimiz) güçlü sendikalara, üniversitelere, ziraat odalarına, sivil toplum örgütlerine de gereksinimimiz var.

Biz özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adaleti, sadece solcular adına değil, tüm insanlık için talep ediyoruz.

Sosyal Demokrasinin ütopyası, gelecek tasarımları, modelleri var.

Türkiye'de bunu uygulayabilecek tek parti de CHP.