Susmuyoruz

Abone Ol
AKP iktidarının giderek ilginçleşen macerasında başarı ve başarısızlığın tek ölçütü Erdoğan’ın iktidarda kalmaya devam etmesinden ibaret. Ne diyordu İçişleri Bakanı Soylu? "Tayyip Erdoğan'ın ülkesinde, bugün herkes kendisini ifade edebiliyor. Kimse korkmuyor, kimse çekinmiyor." Dün yaşananlardan sonra anlıyoruz Soylu’nun asıl muradını. Aslında “kimse kendisini ifade etmesin, korksun, çekinsin” demek istemiş biz bunu anlamamışız. AKP iktidarının giderek ilginçleşen macerasında başarı ve başarısızlığın tek ölçütü Erdoğan’ın iktidarda kalmaya devam etmesinden ibaret. Erdoğan iktidarda kaldığı sürece iktisadi ve siyasi hiçbir konunun önemi yok. “Dolar 3 lirayı geçerse yüzüme tükürün” diyen bir şahıs, dolar 13 lirayı geçince hala haklı olduğunu iddia edebiliyor. AKP sadece ülkemiz için değil, dünya ölçeğinde de en ağır başarısızlıklara karşın ayakta en uzun kalma rekorunu kırmaya yemin etmiş görünüyor. Siyasetin elifbası olan kuvvetler ayrılığına veda edişin bir netice ve nişanesi bu durum. Ama bu durumu halktan gizlemek için; ihtiyaç duyulan araç yani “halkın haber alma özgürlüğüne müdahale gerekiyor.” Türkiye’de pek çok konuda batı ile yarışamayız ama haber alma ve yorumlama konusunda geleneğimiz hiç de yabana atılır değildir. Türk basını her zaman baskı dönemlerinin hedefi olmuş, buna rağmen yolunda yürümeye gayret etmiştir. AKP’nin 20 yıllık iktidar bakiyesinin en çok taarruz ettiği alan, hiç kuşkusuz basın oldu. AKP’nin burada izlediği yollar vardı…
Birinci yol devletin kurumu olan TRT’yi AKP’nin yayın organı haline getirmekti. İkinci yol Diyanet TV ile kurulan yapı oldu üçüncü yol ise basın ile kurulan propaganda düzeni oldu.
Birinci yol devletin kurumu olan, hepimizin vergileri ile ayakta duran TRT’yi bir AKP yayın organı haline getirmekti. Bunda kusursuz bir başarıya ulaştı ve iktidarın bir aparatı haline soktuğu TRT’yi haberlerinden, dizilerine kadar AKP’nin hizmetkârı konumuna getirdi. İkinci yol yine kamusal kaynakların kullanımı ile oluşturulan Diyanet TV ile kurulan yapı oldu. Burada da kuşku götürmez bir iktidar propagandası dini değerler kullanılarak yapılmaktadır. Üçüncü yol yaratılan basın ile kurulan propaganda düzeni oldu. A Haber’de şahikasını bulan bu yapı sözde özel, özde devlet=AKP kanalları ile kurulan propaganda aygıtı idi. Bu aygıtın görsel ve yazılı versiyonları sadece propaganda yapmıyor, ayrıca kamusal ve iktidara yakın özel reklam pastasından aldıkları paylarla hem kendi harcamalarını karşılıyor hem de önemli bir kaynak transferine olanak sağlıyor.
AKP’nin dördüncü yolu ise kendi rızasıyla iktidar havuzuna çalışan yapıların olması. Bunlar da üçüncülerle aynı şekilde faaliyet gösteriyor.
Bir diğer ifade ile Takvim gazetesi ile Hürriyeti, A Haberle CNN Türk’ü mukayese ettiğinizde ikincilerin geçmişten gelen halk nazarındaki durumları nedeniyle sahte bir prestijleri bulunuyor. AKP’nin beşinci yolu ise en zayıf karnı olan sosyal medya ve internet medyası alanı. AKP için burada oluşturulan trol ağları dışında etkinlik neredeyse sıfır. AKP’nin ana kitlesi televizyon seyircisi olduğu için buradaki kitleye hitap etmesi imkansız. Bu nedenle yeni medya dediğimiz mecrada AKP sadece reaksiyoner konumda. Bu reaksiyon ya sabote etmek, ya fotoşopla komplolar kurmak ya da yasaklamak şeklinde tezahür ediyor. Buna karşın AKP karşısında muhalefetin en güçlü olduğu alan tam da burası. Muhalefet başta twitter olmak üzere, sosyal paylaşım ortamlarında iktidarın çok üzerinde bir hâkimiyete sahip.
AKP’nin beşinci yolu ise en zayıf karnı olan sosyal medya ve internet medyası alanı. AKP için burada oluşturulan trol ağları dışında etkinlik neredeyse sıfır.
İktidarın sosyal medyayı düzenleme çabaları bu hâkimiyeti kırmak için yapılıyor. Erdoğan her fırsatta “Twitter/mwitter” diyerek kitlesini buralardan uzak tutmaya çalışıyor. Başarısız bir standup karakteri haline dönüşen RTÜK başkanı ise kendisini komik duruma düşüren paylaşımlarla bütün bu düzensizliğe kılıf bulma telaşında. Son olarak Youtube üzerinden sokak röportajı yapan muhaliflere yönelik yapılan gözaltılar bu konuda iktidarın karnının ne denli çok ağrıdığını gözler önüne serdi. Başta İlave TV Arif Kocabıyık olmak üzere, Sade Vatandaş’tan Mehmet Koyuncu ve Kendine Muhabir’den Hasan Köksoy gözaltına alındı. Nebiye Arı da bu kervana katıldı. AKP’nin beğenmediği seslerin sokaktan duyulmasını istemediği aşikâr. Ama sonuç elde edebilir mi? Güneşi kapamak için, balçık ne kadar yararlı? Mızrak çuvala ne kadar sığarsa o kadar sonuç alacaktır. Son sözü ben değil çok değer verdiğim İris Cibre’ye bırakayım o vakit: “Ekonomiden politikaya, yolsuzluktan ahlaksızlığa konuşan kim varsa susturmaya çalışacaklar. Baskınlarla, mesajlarla, aleni tehditlerle yıldırmaya çalışacaklar. Yalanla, algıyla değil, rakamlarla, ispatlı haberlerle başı dik duran, konuşan herkese selam olsun! Susmuyoruz!”