Sürdürülebilir beslenme, çevresel kaynakları koruyup yerel üreticileri desteklerken sağlıklı, güvenilir, besin içeriği açısından yeterli, uygun fiyatlı, kültürel farklılıkları gözeten, gezegene ve topluma duyarlı bir şekilde üretilen ve dağıtılan beslenme sistemidir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME NEDEN ÖNEMLİDİR?
2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9,6 milyar olacağı ve gıda üretim uygulamalarımızı değiştirmezsek, bu sayıda insanı beslemeye yetecek kadar gıda üretmek için üç Dünya'ya eşdeğer alana ihtiyacımız olacağı tahmin ediliyor (Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Raporu 2019). Küresel olarak her gün ürettiğimiz gıdanın ise yaklaşık %30'u israf ediliyor (FAO 2019), ancak yine de dünyanın büyük bir kısmı hâlâ aç ya da yetersiz besleniyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME NEDİR?
Sürdürülebilir Beslenme, gıda üretim sistemlerinin, gelecek nesillerin beslenme ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden, küresel olarak besleyici, erişilebilir ve güvenli gıda kaynakları sağlamaya çalışırken sosyal, kültürel, çevresel ve ekonomik faktörlerin de dikkate alınması olarak tanımlanır. Sürdürülebilir beslenme, küresel öneme sahip bir konudur, çünkü dünyanın pek çok yerindeki insanlar, sınırlı doğal kaynakları korumaya çalışırken artan kronik hastalık oranları ve besin eksikliklerini gidermek için de mücadele etmektedir. Özetle, sürdürülebilir beslenme, çevresel kaynakları koruyup yerel üreticileri desteklerken sağlıklı, güvenilir, besin içeriği açısından yeterli, uygun fiyatlı, kültürel farklılıkları gözeten, gezegene ve topluma duyarlı bir şekilde üretilen ve dağıtılan beslenme sistemidir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENMENİN BOYUTLARI
- Doğru Beslenme; Sürdürülebilir beslenmenin ilk yönü, sağlıklı, güvenli ve kaliteli besinleri insanlara ulaştırmaktır. Bu, beslenmemizde sağlık için yararlı olan besin ögelerini (posa, protein, vitaminler, mineraller, vb.) artırırken hastalıkla bağlantılı besin maddelerinin (örn. şeker, sodyum) alımını azaltmak anlamına gelir. Küresel olarak üretilen gıdanın yaklaşık %30'u her gün israf edildiğinden, gıda israfının önlenmesi de doğru beslenme açısından önemli ve çözülmesi gereken bir diğer hedeftir.
- Çevresel Etkiler; Gıda sistemlerinin çevresel etkisinin ölçümleri tipik olarak karbondioksit cinsinden ölçülen sera gazı (GHG) emisyonlarını, su kullanımını ve arazi kullanımını içerir, ancak biyolojik çeşitlilik, kirlilik vb. faktörleri de içerebilir.
Bu kapsamda karşımıza çıkan en önemli terim
“karbon ayak izi”. Karbon ayak izi, küresel ısınmanın başlıca sorumlusu olarak gösterilen ve üretilen sera gazı miktarı açısından bireylerin ve şirketlerin doğrudan veya kullandığı ürünlerin üretimi sırasında dünyaya bıraktıkları zarar anlamına gelmektedir. Ez cümle, insan faaliyetlerinin doğa üzerinde bıraktığı hasarı karbon salınımı cinsinden ölçebilmek için geliştirilmiş bir kavramdır.
Tükettiğimiz her besin iklim değişikliğini etkiliyor. Peki vazgeçilmezimiz gıdaların karbon emisyonu ne durumda?
Gıda sistemleri, küresel sera gazı emisyonlarının %35'ine kadarını oluşturuyor, Dünya'nın kara alanının ~%40'ını kaplıyor ve biyolojik çeşitlilik kaybının en büyük nedeni... Gıda sistemleri içerisinde en fazla sera gazı üretimi ise hayvansal kaynaklı gıdalar (özellikle büyükbaş hayvanlar) ve üretiminde yüksek miktarda suya ihtiyaç duyulan pirince ait.
Gelecekte et ve hayvansal gıda ürünlerine yönelik küresel talebin %95 oranında artması öngörülüyor ve bu da gıda sistemleri ile ilgili sera gazının 2050 yılına kadar %30'dan %80'e çıkması demektir. Bu da gezegenimizin geleceği için sürdürülemez bir durumdur.
Hayvan çiftçiliğinin yüksek arazi ve su kullanımı ile yüksek sera gazı üretimi nedeniyle gelecekte daha sürdürülebilir protein kaynaklarına yönelerek, bitkisel proteinlere (baklagiller gibi) beslenmemizde daha fazla yer vermek bu kapsamda yapılabilecek doğru bir geçiş olarak görülüyor.
- Sosyo-Kültürel; Sürdürülebilir diyetler, farklı sosyo-kültürel yapılara ve inançlara uygun olmalıdır. Tıpkı dünya çapında çok sayıda farklı kültür ve inanç olduğu gibi, beslenmenin de çeşitli kültürel unsurları vardır.
Dünyanın bir yerindeki besleyici bir diyet başka bir yer için uygun olmayabilir. Örneğin yoğurt önemli bir kalsiyum kaynağıdır ancak, kültürel veya dini inançları açısından yoğurt tüketmeyen toplumlar vardır.
- Ekonomik, FAO ve WHO tarafından yapılan araştırmaya göre, “820 milyondan fazla insan her gece yatağa aç giriyor. 2018'de 1,3 milyar insan orta düzeyde gıda güvensizliği yaşadı, yani besleyici ve yeterli gıdaya düzenli erişimleri yoktu.”
Sürdürülebilir Beslenme ve Sürdürülebilir Sağlıklı Diyetler ekonomik ve her birey tarafından ulaşılabilir olmalıdır.
HERKES İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME
Gıda sistemleri, hızla değişen bir iklim, artan açlık ve yetersiz beslenme ve önemli sosyal eşitsizliklerden oluşan ve büyüyen bir fırtınanın merkezinde yer alıyor. Sağlıklı bir diyetin gerçek maliyeti yaklaşık 3 milyar insanın (dünya nüfusunun %38'i) mevcut gelirini aşıyor ve geri kalan çoğunluk ise bunu karşılayabilecekken bunun yerine genellikle daha az sağlıklı ürün tüketmeyi tercih ediyor.
Sağlıklı bir diyetin gerçek maliyeti yaklaşık 3 milyar insanın (dünya nüfusunun %38'i) mevcut gelirini aşıyor ve geri kalan çoğunluk ise bunu karşılayabilecekken bunun yerine genellikle daha az sağlıklı ürün tüketmeyi tercih ediyor.
Yetersiz beslenme ve açlık, dünyanın birçok yerinde kabul edilemeyecek kadar yüksek olmaya devam ediyor ve her ülke bir tür yetersiz beslenmeden etkileniyor. Gezegenimizin birçok bölgesinde yetersiz beslenme, açlık kadar, şişmanlık, kardiyovasküler hastalık, diyabet ve hipertansiyon gibi diyete bağlı bulaşıcı olmayan hastalıklar ile kendini gösteriyor. Bunların riskini veya yükünü aynı anda azaltabilecek müdahaleler, politikalar ve eylemler ise kritik öneme sahip ve hükümetler tarafından mutlak ele alınmalı.
En iyi sürdürülebilir diyet, insan sağlığını iyileştiren, gıda üretimi ve tüketiminin çevresel etkisini azaltan, ulaşılabilir ve kültürel olarak kabul edilebilir olandır.
Birçok çalışma ise, iklim değişikliğinin gıda üretimi, mahsul besin kalitesi, gıda güvenliği, diyet ve beslenme sonuçları üzerindeki etkilerini göstermektedir. Aynı zamanda, gıda sistemlerinin insan sağlığını ve gezegen sağlığını nasıl etkilediği konusunda oluşan endişe de her geçen gün artmaktadır. Bu kapsamda,
EAT-Lancet Komisyonu, 2050 yılına kadar 10 milyarlık küresel nüfusu sağlıklı ve sürdürülebilir gıda sistemlerinden üretilmiş bir diyetle beslemenin yolunu belirlemekle görevlendirildi. EAT-
Lancet Komisyonu raporu, hükümetlerin hem insan hem de gezegen sağlığı için gıda sistemlerini iyileştirmek üzere harekete geçerken göz önünde bulundurabilecekleri küresel hedefler belirlemesi açısından önemliydi. Rapor, bireyler için öneriler ve yerel eylem ve bağlamın özellikleriyle sınırlıydı, ancak raporun amacı, hızla değişen bir iklimin ortasında önümüzdeki on yıl içinde gerçekleşmesi gereken büyük ölçekli değişiklikler önermekti. Komisyonun önerilerine göre sürdürülebilir beslenme önerileri şu şekildedir;
SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME ÖNERİLERİ
- Ulusal beslenme rehberlerini takip edin, bölgenize en uygun sağlıklı beslenme modeli bu rehberlerde yer almaktadır.
- Yeni doğanlarda anne sütünü teşvik edin.
- Daha fazla sebze ve yeterli miktarda meyve yiyin.
- Protein alımının dengesini daha fazla bitkisel protein kaynaklarına doğru çeşitlendirin ve hayvansal kaynaklı protein alımınızı (özellikle geviş getiren hayvanlar) sınırlandırın. Sürdürülebilir balık ve deniz ürünleri kaynaklarını seçin.
- Şeker, tuz, basit karbonhidratlar (işlenmiş tahıllar (beyaz un gibi), pirinç, hamur işleri vb.) ve sağlıksız yağ tüketmeyin.
- Ve en önemlisi; gıda israfını önleyin…
SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME VE SAĞLIK PROFESYONELLERİNİN ROLÜ
Elimizdeki veriler mevcut küresel gıda sistemlerinin sürdürülemez ve dayanıklı olmadığını göstermektedir ve bu durum, Coronavirüs Hastalığı (COVID-19) salgını sırasında daha da kötüleşmiştir.
Gıda sistemlerimiz sorunun bir parçası olsa da çözümün de bir parçası olabilir. Bununla birlikte, sağlıklı beslenme tek başına önemli bir pozitif çevresel etki (yani, sera gazı emisyonlarında azalma) üretmez; bu nedenle, diyet kılavuzlarının çevresel sürdürülebilirlik için tavsiyeler içermesi de gerekir.
Diyetisyenler ve sağlık profesyonelleri toplumu sağlıklı ve sürdürülebilir gıda seçimleri yapmaya yönlendirmek için toplumsal ve klinik ortam uygulamalarına odaklanmalıdır. Örneğin sadece çevresel açıdan değil, sağlık açısından da et alımının azaltılmasını tavsiye etmelidir.
Besin açısından yeterli klasik bir diyetten sürdürülebilir sağlıklı bir diyete geçiş ihtiyacı esastır, ancak sağlık hizmetleri içinde bu alanda politikalar hâlâ gelişmemiştir. Sağlık profesyonelleri ise, muazzam güvenilirlik ve etki sağlayan, yaygın olarak tanınan uzmanlardır.
GIDA VATANDAŞLIĞI
Diyetisyenler ve sağlık profesyonelleri, sürdürülebilir diyetlerin tüketimini teşvik ederek insanların
gıda vatandaşı (sorumlu tüketici) olmalarını desteklemekte temel bir role sahiptir ve sürdürülebilir gıda ve beslenme konusunda toplumun bilinçlendirilmesi ve sürdürülebilir gıdaların diyetlere eklenmesi için aktif olarak gıda üreticileri ve politika yapıcılar ile birlikte çalışmalıdır.
Kanıtlar, sürdürülebilir gıda sistemlerini teşvik etme uygulama kapsamının ve sağlık hizmetlerinde sürdürülebilir diyet reçetelerinin hala sınırlı olduğunu göstermektedir.
Diyetisyenler ve sağlık profesyonelleri toplumu sağlıklı ve sürdürülebilir gıda seçimleri yapmaya yönlendirmek için toplumsal ve klinik ortam uygulamalarına odaklanmalıdır. Örneğin sadece çevresel açıdan değil, sağlık açısından da et alımının azaltılmasını tavsiye etmelidir.
Dünya'nın sınırlı kaynaklarını korumak için sürdürülebilir çözümler bulmak hayati önem taşımaktadır. Sağlıklı, müreffeh ve üretken yaşamlar için toplumları sürdürülebilir bir şekilde beslemek önümüzdeki yıllarda daha da önemli olacak.
Sürdürülebilir beslenmenin uygulanabilir ve ulaşılabilir olması da önemlidir. Diyetisyenler, davranış değiştirme stratejileri kullanır ve bireyleri sağlıklı ve sürdürülebilir bir diyeti desteklemek için kararlar alma konusunda güçlendirebilir, ancak gıda ortamı da bu olumlu karar vermeyi desteklemelidir. Bunun için öncelikle ekonomik ve sosyal politikalar oluşturulmalıdır.
Sürdürülebilir yollarla üretilen uygun gıdaya herkesin erişebilmesini sağlamak için gerekli olan beş acil eylem alanı:
- İlk olarak, gıda hakkı, hükümetleri sürdürülebilir gıda sistemleri politikasını yerine getirmeleri konusunda izleme, tavsiyede bulunma ve hesap verme işleviyle kurulmuş bağımsız, yasal organlarla birlikte kanunla güvence altına alınmalıdır.
- İkinci olarak, ortaya çıkan gıda sorunlarına yanıt vermek için gıdayla ilgili çeşitli sektörlerden paydaşları bir araya getiren bölgesel gıda konseylerinin geliştirilmesinde yerel bölgeler desteklenmelidir. Bölgesel gıda konseylerinin gelişimi, gıda sistemleri politikasını ve uygulamalarını iyileştirmede etkili olan küresel örneklerle bilgilendirilmelidir.
- Üçüncüsü, sürdürülebilir ve etik olarak üretilmiş et alımını ve bitki bazlı seçeneklerin alımını artırmak için ulusal olarak kabul edilmiş hedefler getirilmelidir. Yerel ve ulusal hükümetin en büyük etkiye sahip olduğu yer burası olduğundan, kamu kurumlarında gıda kalitesinin iyileştirilmesine önem verilmelidir.
- Dördüncüsü, toplumun tüm üyeleri, düzenli bir sağlıklı gıda kaynağına erişebilecek mali olanaklara sahip olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak, temel sosyal güvenlik ödemelerini artırmayı, hane halkı gıda güvensizliğini sona erdirmek için belirli hedefler koymayı ve tüm çocuklara ücretsiz okul yemeklerine erişim sağlamayı içerecektir. Yetersiz beslenmenin çocuk sağlığı üzerindeki kalıcı etkileri göz önüne alındığında, çocukluktaki açlığın ortadan kaldırılmasına vurgu yapılmalıdır. Çocuklara yiyecek israfını azaltmayı öğreterek ve onlara sağlıklı okul yemeği seçeneği sunarak bir adım atabiliriz (Akıllı Yemekhaneler Hareketi).
- Beşincisi, adil ve sürdürülebilir gıda tedarik zincirlerinin oluşturulması, gıdayı destekleyen çevre dostu uyum kurallarının hızlı bir şekilde uygulanmasıyla desteklenmelidir. Gıda sisteminin küresel doğası göz önüne alındığında, ormansızlaşmaya bağlı gıda ithalatı 2030 yılına kadar ortadan kaldırılmalıdır.
Özetle, Dünya'nın sınırlı kaynaklarını korumak için sürdürülebilir çözümler bulmak hayati önem taşımaktadır. Sağlıklı, müreffeh ve üretken yaşamlar için toplumları sürdürülebilir bir şekilde beslemek önümüzdeki yıllarda daha da önemli olacak.
---
Kaynaklar
- FAO-WHO Report on Sustainable Diets,
- https://khni.kerry.com/trends-and-insights/sustainable-nutrition/
- Steenson, S., & Buttriss, J. L. (2021). Healthier and more sustainable diets: What changes are needed in high‐income countries? Nutrition Bulletin, 46(3), 279–309. doi:10.1111/nbu.12518
- Coleman, P. C. ,et al, (2021). Operationalising the EAT– Lancet Commissions’ targets to achieve healthy and sustainable diets. The Lancet Planetary Health, 5(7), e398–e399. doi:10.1016/s2542-5196(21)00144-3