Stratejik oy kullanmak: Kime oy vermeliyim?

Abone Ol
Stratejik oy vermek demek, tek bir partinin oyları fazla olsun demek değil. AKP’ye karşı meclis çoğunluğunu sağlamak demek. Bu da tüm partilere, bölgesine göre kim daha çok milletvekili çıkarabiliyorsa, o partiyi sevsek de sevmesek de destek verebilir olmayı gerektirir duruş olarak. Buna benzer bir ikna dalgasına “Yetmez ama Evet” döneminde de tanık olmuştuk. Çevremde sosyalist olduğunu bildiğim çoğu arkadaşım, insan hakları için, ezilen/ötekileştirilen insanların hakları için “Evet” oyu verdiklerini söylemiş, beni ve duruşumu sert bir şekilde eleştirmişlerdi. HDP ve Kürt düşmanı olmakla suçlanmıştım. Ben yine kendi gördüğüm gerçeği paylaşmaktan geri durmamıştım. O dönem de yine kaleme almıştım, Erdoğan’ın “Demokrasi bir trendir, işimiz bitince ineceğiz” sözlerini hatırlatarak; ne yapacaklarını paylaşmıştım. Şimdi de benzer bir tablo ile karşı karşıyayız. Şimdi de YSP’ye oy verilmesini desteklediğim için saldırıya uğruyorum. Ben yine kendi gördüğüm gerçekliği paylaşacağım. Kimsenin konuşamadığı “filler” var gündemin ortasında duran. Kim kiminle, ne kadar ilişkide herkesin kafasında olan, ama insanların dillendirmekten çekindiği soru işaretleri var. Tüm bu kaosun içinde, biz yine en iyi, en doğru seçimi yapmaya çalışıyoruz. Ülkemiz için, çocuklarımızın geleceği için, daha yaşanabilir yarınlar için… Çabalıyoruz… Bu yüzden yazıda tüm kişisel duygularımı ve öfkemi bir kenara bırakarak, sizler için basit bir özet çıkarmaya çalıştım stratejik oylar üzerine. Ne kadar basit olursa, seçmenlerimiz o kadar rahat seçim yapar. Gönül rahatlığıyla oyunu verir umuduyla… Şunun da altını çizmekte fayda görüyorum. Size burada naçizane tek tavsiyem, sizi temsil ettiğini düşündüğünüz, arkasında durabileceğiniz partiye ve adaya oy vermeniz olacak. Çünkü temsil hakkı çok varoluşsal bir insan hakkı. Oy vermek çok kişisel bir olgu. Kimsenin etkisi, tesiri, baskısı altında olmamalı. Önemli olan tek şey, bu seçim oy verecek olmanız. Sesinizi yükseltmeniz… Belki de elinizde kalan tek demokratik hakkınıza sahip çıkmanız… Ben de varım, buradayım, demeniz. Ek olarak, yirmi senedir Siyaset Bilimi çalışan ve sahada ter dökmüş biri olarak diyebilirim ki: Siz stratejik olarak en doğru olduğunu düşündüğünüz adaya oy verseniz de çoğunluk seçmen o kabine girdiğinde, yine duygularını, kalbinin sesini dinliyor olacak. Çünkü hep denildiği gibi: Siyaset akılla-bilimle icra edilen bir meslek olsaydı, dünyayı siyasetçiler değil, bilim adamları yönetiyor olurdu. Yazıya stratejik oy vermek isteyenler için devam ediyorum... MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ Seçim yaklaştıkça, ortalık da iyice kızıştı. Herkes çok gergin. Partiler oy kaygısıyla karşılıklı sert propagandalara başladı. Bu bilgi kirliliğinin içinde yine “ne, nedir?”i hatırlamakta fayda var. Önce bir oy Cumhurbaşkanı için vereceğiz. Başkanlık sisteminin ve şu noktada pek de işlevi kalmamış olan meclisin ve Türkiye’de bir çok kurumun doğrudan başkanı olacak, olağanüstü haklarla donatılmış olacak o kişi, partili bir cumhurbaşkanı olacak. Recep Tayyip Erdoğan’ın kazandığı bir senaryoda tüm bu konuştuklarımızın bir anlamı kalmıyor. Meclisin çok bir işlevi ve önemi olmayacak o zaman zaten. Söz verildiği gibi, parlamenter sisteme geçerken ise, ne şartlarda nasıl bir sisteme geçiş yapacağımızı, bu seçilecek olan meclis belirleyecek. Türkiye’ye yön verecek olan bu yeni meclis, tarihi bir sorumluluk yükleniyor olacak. Bu yüzden meclis çoğunluğunun yanında, mecliste bizi temsil eden kişiler, seçtiğimiz vekiller de çok önemli rol oynuyor olacak.
Meclis çoğunluğu tabii ki çok önemli. Ama bu kısaca, hangi partiden olursa olsun AKP’ye karşı olan bir partiye oy vermek demek. AKP meclis çoğunluğunu almasın, 600 milletvekilinden 301’e ulaşamasın demek.
  VEKİLİMİZİ SEÇMEK Milletvekili seçiminde, bizi mecliste kimin temsil edeceğine karar veriyoruz. Kendi seçim bölgemize (şehrimize değil) etki ediyor olacak verdiğimiz oy. Her bölgeden yaklaşık 60.000-100.000 arası bir oya, bir milletvekili karşılık geliyor olacak. Bu yüzden her şehirden ve bölgeden çıkacak toplam milletvekili sayısı da belirli.  Bizler verdiğimiz oyla bu milletvekilliklerini kimlerin alacağına karar veriyor olacağız. Örneğin İstanbul 3. bölgeden 36 milletvekili seçilecek, İzmir 1. bölgeden 14 milletvekili seçilecek, Van’dan 8 milletvekili seçilecek, Yalova’dan 3 milletvekili seçilecek vb. Bu yüzden sadece şehrinizdeki değil, seçim bölgenizdeki milletvekili adaylarına, önceden partinizin o bölgeden kaç milletvekili çıkardığına, bu seçim oyunuzla kimleri meclise taşıyor olacağınıza bakmanız çok önemli. Hangi ideolojiye sahipler, hangi gruplara, hangi partilere yakınlar... Bunlara bakarak, meclisteki tutumlarının, kadın hakları, eşit yurttaşlık, kamusal politikalar vb. konularda alacakları kararların ne olacağını öngörebilirsiniz. Lütfen bunu aksatmayın. İnsanların ne dediğini umursamadan, kendi araştırmanızı yapın. Ben, benim için mecliste sesini yükseltecek, benim haklarımı savunacak insanı seçiyor olacağım. Parti değil, bizim için savaşacak vekilimizi seçiyoruz bu seçim. İkinci olarak, meclis çoğunluğu tabii ki çok önemli. Ama bu kısaca, hangi partiden olursa olsun AKP’ye karşı olan bir partiye oy vermek demek. AKP meclis çoğunluğunu almasın, 600 milletvekilinden 301’e ulaşamasın demek. Anketlerden gördüğümüz, tüm ittifakların barajı geçiyor olduğu.  Herhangi bir ittifaktaki partiye oy vermeniz yeterli bu noktada. Anket ortalamalarından çıkan senaryolardan birinden örnek verelim.  AKP’den 290, CHP’den 240, Emek ve Özgürlük İttifakından 70 vekil çıktığı senaryoda da meclis çoğunluğunu sağlamış oluyoruz. Sadece partilere, ülkenin geleceğini ilgilendiren, oy gerektiren kararlarda birlikte çalışma zorunluluğunu getirmiş oluyoruz. Örneğin bu sistemde hâlâ Cumhurbaşkanı yardımcıları olacağı için, meclis 300+1 vekil ile, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında bile, suç işlediklerinde önerge verebilecek ve soruşturma açabiliyor olacak. Özetle, buna benzer bir senaryoda meclis, alınacak kararları ile birlikte hiçbir partinin otokrosisine ve inisiyatifine bırakılmamış olacak. Güçler dağılımı ile denetleyici bir denge unsuru sağlanmış olacak.
Stratejik oy vermek için de oy verdiğiniz seçim bölgesi için anketlerde (ya da 2018 seçimlerinde) en yüksek oyu alan parti kimmiş önce ona bakın, kaç milletvekili çıkardığına bakın. En yakın yüzdeleri hangi partinin aldığına, en az yüzdelerin kimde olduğuna, kimlerin baş başa gittiğine bakın.
D’HONDT SİSTEMİYLE EN ÇOK MİLLETVEKİLİNİ ÇIKARMAK Çok fazla bilgi kirliliğinin olduğu konulardan biri de D’hondt sisteminin nasıl işlediği ve oy dağılımı sonrası artık oylara ne olacağı. Cevabı şu; hiçbir şey olmuyor öyle kalıyor, sadece partinin ülke genelindeki yüzdesine etki ediyor. D’Hondt sistemi bu seçimde, önceki seçimden farklı olarak, ittifak oylarını sayıma dahil etmeyecek. Yani, önceden “artık oylar” birbirine eklenip, belki bir milletvekili daha fazla çıkarabiliyorken, bu seçim çıkaramıyor olacak. Her parti kendi oy sayısından sorumlu olacak. Tek bir partinin listesinden seçime girilmesinin sebebi de bu. Örneğin, CHP adayının, 20.000 artık oyu kalıyorsa dağılım sonrası, o oy ittifakta olduğu diğer partilere gitmeyecek. Lider parti AKP ise o bölgede, AKP’e de gitmeyecek. Artık oy olarak kalacak. Tüm bu hesaplamaları, son 1 vekilin kime gideceğine karar vermek için yapıyoruz aslında. Özellikle altını çizmem gereken bir nokta daha var. Stratejik oy vermek demek, tek bir partinin oyları fazla olsun demek değil. AKP’ye karşı meclis çoğunluğunu sağlamak demek. Bu da tüm partilere, bölgesine göre kim daha çok milletvekili çıkarabiliyorsa, o partiyi sevsek de sevmesek de destek verebilir olmayı gerektirir duruş olarak. İnsanlardan da istemedikleri halde bir partiye oy vermelerini istiyorsunuz çünkü. Stratejik olarak CHP’ye oy verilmesi gereken bazı bölgelerle, tüm Türkiye ayrımını yapmayan, İYİ Parti’ye ya da YSP’ye oy vermeyin diyen, bu partilere oy isteyen seçmenlere saldıran insanlar olduğunu gözlemliyorum. Bu şekilde stratejik oy vermeyi ve meclis çoğunluğunu savunmuş olmuyorlar, kimse kusura bakmasın. Rakamlarda kaybolmadan sade örneklerle devam edelim yine. Yapılan anketlerden, bölgesel olarak, her partiden kaç milletvekili çıkacağını aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz, hata payıyla birlikte. Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi’ nin (Team) de bununla ilgili çok güzel ve detaylı bir çalışması var, Nisan ayında yayınlanmış. Bu rapordan kendi seçim bölgenize göz atmanızı öneririm. Yoruma açık tabii bu veriler. TEAM’in CHP’nin kurumsal şirketi olduğu da söyleniyor. Rapora baktığımızda, Yalova’da oy dağılımı sonrası son vekili AKP’nin aldığı görülüyor. CHP, AKP’ye en yakın parti milletvekili çıkarmak için. Bu yüzden Yalova’da stratejik oy kullanmak isteyen seçmenlerin CHP’e oy vermesi gerekir. Aynı şekilde Bursa 2. bölgeden son vekili MHP’nin çıkarma ihtimali var. Ona en yakın parti ise YSP. Bursa 2. bölgede stratejik oy kullanmak isteyen seçmenler YSP’ye oy vermeli. Burada kritik olan diğer bir nokta, riskli seçim bölgelerine dikkat ediyor olmak. Yani ufak bir yüzdeyle milletvekilliğinin parti değiştirebileceği yerlere bakmak. İzmir 1. Bölge de bunlardan biri, 2018 seçimlerinde lider parti 41.26% ile CHP’imiş. Ama İYİ Parti seçmeniyseniz rahatlıkla İYİ Parti’ye oy verebilirsiniz diye okuyorum ben de rapordan, çünkü onun da yüzdesi de milletvekili çıkarma sınırında. İYİ parti seçmeni değilseniz, listede sevmediğiniz isimler olsa bile, CHP’e oy vermek stratejik olarak doğru olan. YSP’nin ise ikinci vekili çıkarması zor görünüyor. Yedi milletvekili çıkaracak Muğla’da ise, yine son vekili AK Parti’nin aldığı görülüyor. İYİ Parti’nin bu son vekili alma şansı daha yüksek. YSP-TİP ise bölgede %10,8 oya ulaştığında bu son vekili alacak parti oluyor. Aynı şey doğu illerimiz için de geçerli. Geçen seçimde, 8 ilde birinci partinin HDP olduğunu görüyoruz. Tunceli’den 1 milletvekili çıkıyor olacak, o da zaten YSP’nin. Başka bir partiye oy vermek çok mantıklı olmayacaktır.  Aynı şekilde Diyarbakır’da YSP son vekil için AKP ile yarışıyor olacak. Stratejik oyun YSP’ye verilmesi gerekir. İstanbul gibi büyükşehirlere geldiğimizde ise durum çok daha karışık. Barajı geçen 8 parti bu büyükşehirlerde oy için yarışıyor olacak. “Boşa giden oylar büyük partiye yarar” söylemi de aslında bir şehir efsanesi olmaktan öteye gidemiyor. Çünkü gerçeklikte hiçbir karşılığı yok. Açıklayayım… D’hondt sistemi geçen 2018 seçiminde de uygulandı. Birinci parti AKP’ydi İstanbul’da her üç bölgede de. Lakin 2018 seçiminde, İstanbul 1. bölge son vekili HDP’ye vermiş. İstanbul 2. ve 3. bölgede son vekil CHP’ye gitmiş. Yani birinci parti tüm vekilleri de son vekili de almamış.  Bu yüzden bu söylemin büyükşehirlerde geçerli olduğunu gösteren bir veri yok elimizde.
Barajı geçen 8 parti bu büyükşehirlerde oy için yarışıyor olacak. “Boşa giden oylar büyük partiye yarar” söylemi de aslında bir şehir efsanesi olmaktan öteye gidemiyor. Çünkü gerçeklikte hiçbir karşılığı yok. Açıklayayım…
Çıkacak milletvekili sayısı ile orantılı olarak, alınacak yaklaşık her %3 oy, o bölgede bir milletvekili çıkması anlamına geliyor. Son vekilin kime gideceğini tahmin etmek, partilerin ne kadar artık oyu olacağını öngörmek ise büyükşehirlerde neredeyse imkânsız. Çokça tepki ve saldırı alan TİP’in İstanbul’dan en az 2 milletvekili çıkaracağı da neredeyse kesin görünüyor elimizdeki istatistiklere göre. Özellikle İstanbul 3. bölgeden, TİP’in rekor milletvekili çıkarmasını bekliyorum ben. YSP yaptığı anket çalışmalarında İstanbul’dan 4 milletvekilini TİP’e kaybedeceğini öngörüyor. Ama ben bu kaybın daha çok CHP cephesinde yaşanacağını düşünüyorum. İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay ve Antalya’da TİP’in kendisinden beklenen yüzdenin üzerinde bir oy ve vekil çıkaracağını öngörüyorum. Bu sebeple, bölgesine bağlı olarak, bu şehirlerde TİP’e oy verilmesinde de bir sakınca görmüyorum. Toparlayacak olursak, stratejik oy vermek demek mecliste AKP’ye karşı milletvekili çoğunluğunu sağlamak demek. Ben burada, seçilecek vekillerin kim olduğunu da bir o kadar önemsiyorum. Stratejik oy vermek için de oy verdiğiniz seçim bölgesi için anketlerde (ya da 2018 seçimlerinde) en yüksek oyu alan parti kimmiş önce ona bakın, kaç milletvekili çıkardığına bakın. En yakın yüzdeleri hangi partinin aldığına, en az yüzdelerin kimde olduğuna, kimlerin baş başa gittiğine bakın. Bu oranlardan hangisi milletvekili çıkarmaya yakınsa, o partiye oy verin. İster stratejik oy verin ister kalbinizden geçtiği şekilde, önemli olan bu seçim, istediğiniz ve inandığınız Türkiye için oy veriyor olmanız olacak. Hepimiz için hayırlısı olsun.