Söylemden belgeye “Türkiye Yüzyılı” vizyonu

Abone Ol
Genel olarak değerlendirildiğinde, “Türkiye Yüzyılı” vizyonu iddiasını vizyonerlik, özellikle de dönüştürücü vizyonerlik olarak kabul etmek mümkün değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta içinde açıkladığı ‘Türkiye Yüzyılı” vizyonuyla bir anlamda seçim startını vermiş oldu. Akp geleneğinde erken zamanlama bağlamında pek rastlanmayan şekilde seçime 7-8 ay kala düzenlenen bir etkinlik, partinin alışılmış başarılı görselliklerini de içeren biçimde  gerçekleştirilmiştir. Zamanlamanın seçime uzun bir süre kala öncesinde planlanması muhtemelen bir siyasal stratejiye dayanıyordu. O da; önümüzdeki süreçte rakip ittifak ve adayı ile yaşanacak kıyasıya rekabette seçmen nezdinde “Yaparsa yine Akp yapar, Erdoğan Yapar” algısını yaratmaktı. ERDOĞANCI SÖYLEMDE ÖNE ÇIKANLAR Erdoğan’ın salona girmeden önce taraftarlarına yaptığı konuşmada “eserleriyle konuşan” lider imajını pekiştirme ve bunu   milliyetçi vurgunun öne çıktığı hamasi bir söylemle yapması Cumhur ittifakının mukaddesatçı-milliyetçi kimliğine uygundu. Erdoğan salondaki konuşmasında ise[1] her ne kadar partilerüstü bir kimlikle, birleştirici bir aktör olarak kitleye seslenme iddiasıyla çıksa da, salondaki sosyolojinin beklentilerine uygun bir söylemin sınırları dışına pek çıkmadı diyebiliriz. Akp’nin dayandığı Milli Nizam geleneğini, Menderes, Demirel, Erbakan, Türkeş ve Ecevit’e atıfta bulunarak adeta 3,5 (milliyetçi, muhafazakar, popülist liberal-ulusalcı”) eğilimi temsil ettiği izlenimi  verse de, konuşmasının çoğu yerinde politik çizgisinin dışında olan çoğu kesimi bürokratik vesayetçi, otoriter, vesayetçi olarak kitleye takdim etmeyi yeğlemiştir. Partisinin icraat yöntemini ortak akıl, ortak irade ile iş yapma olarak takdim ederken, demokratlık ve çoğulculuk anlayışını kürtler, aleviler, yahudi, hıristiyanlara iktidarlarındaki kazanım iddialarına atıfta bulunarak resmetmiştir.
Erdoğan’ın konuşması bir bütün olarak değerlendirildiğinde, milliyetçi-mukaddesatçı hamasi bir söylemle parti başardıklarıyla adeta Yeni Türkiye’nin kurucu lideri ve partisi olarak takdim ediliyor… 
Söylemindeki ısrarcı milli iradeci vurgu, demokrasiyi milli iradeyle eşitleyen yaklaşımı dışında, Ayasofya’nın cami olarak hizmete açılmasını küresel vesayete karşı bir başkaldırı olarak takdim etmesi de dikkate değerdi. Akp iktidarına kadar olan dönemde yapılanları kimi güzel işlerin de hayata geçirildiği bir dönemin faaliyeti olarak görse de, 20 yıllık iktidarlarında yapılamayanların, asırlık kayıpların  telafi edildiğini dillendirerek, bir anlamda  80 yılla karşılaştırıldığında, asıl az zamanda çok işler başaranların kendileri olduğunun altını çizmiştir. Yeni bir Anayasa, başörtüsü ve aileye ilişkin Anayasa değişikliği talebi, bu konuda atılması planlanan adımlar Türkiye yüzyılı başlamadan atılmak istenen adımlar olarak dikkat çekicidir. Erdoğan’ın konuşması bir bütün olarak değerlendirildiğinde, milliyetçi-mukaddesatçı hamasi bir söylemle parti başardıklarıyla adeta Yeni Türkiye’nin kurucu lideri ve partisi olarak takdim edilirken, diğerleri seçmen iradesiyle iktidar fırsatı verilmeyen “diğerleri” şeklinde tanımlanmıştır. Son tahlilde toplumun tüm kesimlerinin milli ve yerli dava için birlikte çalışmaya, işbirliğine, birolmaya, kucaklaşmaya davet edilmesi rakiplere karşı inşa edilen mesafeyi, kutuplaşmayı seçim sürecinde azaltmaya yönelik bir hamle şeklinde okumak mümkündür. “TÜRKIYE YÜZYILI” VIZYONU: PROJELERI TAMAMLANMAMIŞ BIR BELGE “Türkiye Yüzyılı Başlıyor” sloganıyla takdim edilen Türkiye Vizyonu[2] belgesinde ülkemizin yüzyılı  konuyla ilgili hazırlanan web sitesinde Sürdürülebilirliğin, Huzurun, Kalkınmanın, Değerlerin, Gücün, Başarının, Barışın, Bilimin, Haklının, Verimliliğin, İstikrarın, Şefkatin, İletişimin, Dijitalin, Üretimin, İstikbalin yüzyılı şeklinde  tanımlanmakta, bu anlamda bu vizyon ilke, hedef ve referanslar Türkiye Yüzyılı vizyonunun kapsamını oluşturmaktadır. 16 ilke, hedef ve referans vizyon  belgesinde tek tek kısa da olsa açıklanmaktadır. Türkiye Yüzyılı’nda Sürdürülebilirliğin ana eksenini çevre koruma, ekonomik kalkınma ve sosyal tekamül oluştururken, bu üç hedefi odağında destekleyen projeler ile güçlendireceğiz iddiası dillendirilmektedir. Huzurun toplumun varoluşsal özelliği farklılıklarımızın farkında olarak, farklılıkları huzur ve refahın gölgesinde buluşturan bir yönetim anlayışı ile ilerleneceği,   bölüşüm ve girişimde adil bir dengenin güvencesi olunacağı vurgulanmaktadır. Kalkınmada ise yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyüyerek, reel ekonomiyi güçlendirme,  Türkiye Yüzyılının dünyada bir kalkınma ekolünün adı olarak anılmasının sağlanacağı iddiası dikkat çekicidir. Değerler bağlamında öne çıkarılan ise yerelden küresele Türkiye Yüzyılı’nın çağın değeri olarak simgeleşeceği iddiasıdır. Gücün Yüzyılı olarak yerli ve milli kalkınma stratejileri doğrultusunda   ekonomik gelişim ve tüm sektörlerdeki inovatif dönüşümler ile jeopolitik güç olarak yükselişin küresel bir kabule döndüğü, bunun önümüzdeki süreçte Türkiye’yi dünyada örnek bir konuma taşıyarak süreceği iddia edilmektedir. Başarının Yüzyılında ise bunun ilham kaynağının bu topraklar olduğunun altı önemle çizilmektedir. Barışın Yüzyılında Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’Yurtta Barış, Dünyada Barış’’ ülküsü, “ilkeli taraflılık” ve “dengede tam bağımsızlık” politikasıyla milli menfaatler, uluslararası ilkeler ve dengeler gözetilerek Türkiye Yüzyılı’nda hem masada hem de sahada barışı sağlamak ve korumak için çalışıldığı vurgusu dikkat çekicidir. Bilimin Yüzyılı için iddia insanlığın yaşam kalitesini artıracak kamu ve özel sektördeki inovatif yatırımlar, teknoloji tabanlı büyümedeki gücün hızı iken, Haklının Yüzyılı toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devletinde her zaman güçlü haklı değil, haklının güçlü olmasının gerekliliği ve Türkiye Yüzyılının haklılığın güvencesi ve doğruluğun tarafı olacağı iddiasıdır. “Dokunulmaz temel hak ve hürriyetlerin eksiksiz yaşanabildiği, bunların her türlü akıl dışı otorite karşısında korunduğu Türkiye Yüzyılı’nda, Cumhuriyet tarihinin en büyük demokratikleşme hareketini başlatarak demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlemesi, ideal anlamıyla uygulanabilmesi için siyasi, etnik, mezhepsel ve kültürel tüm farklılıklarımızın haklarına sahip çıkıyoruz” iddiasının bugüne kadar hayata geçirilmemiş olduğu açıktır. Devletin tüm kurumları hakkın ve haklının kayıtsız şartsız korunması için çalışmaya devam edeceği ise bu bağlamda dikkat çeken bir diğer iddia ve hedeftir. Verimliliğin Yüzyılında insan, zaman, çevre ve üretim faktörlerindeki verimlilik, tüm işleyiş ve projelerin temel konsepti olarak takdim edilirken, Türkiye Yüzyılı, verimlilik üzerine inşa edilen bir dünya liderliği müjdelemektedir şeklinde sunulmaktadır. İstikrarın Yüzyılı hedefiyle geçmişte olduğu gibi tüm dünyaya karşı her alanda verilen mücadelede istikrarın gücünün bir büyük zafere daha taşınacağı vurgulanmaktadır. Şefkatin Yüzyılında sosyal adaletten sağlığa, eğitimden çalışma hayatına, şefkatin sıcaklığı Türkiye Yüzyılı’nın enerjisi olacağı iddiası dillendirilirken, İletişimin Yüzyılında iletişimin güvenlik ve uluslararası ilişki stratejilerinin, doğru bilginin, bilgiye ulaşılabilirliğin ve enformasyon teknolojilerindeki inovasyonun rotasını çizeceğinden hareketle Türkiye Yüzyılının, iletişim becerileri ve teknolojileri ile kazanan Türkiye’nin çağı olacağı iddia edilmektedir.  Dijitalin Yüzyılı bilgiye ulaşma hakkının kolaylaştığı ve demokratikleştiği Türkiye Yüzyılının bir diğer vizyonu olarak takidm edilmektedir. Türkiye Yüzyılında üretimin yüzyılı hedefi merkezine "yerli-milli, yenilikçi ve yeşil" üretimin konduğu, yerli ve milli üretimin uluslararası rekabet gücünü artıracak, milli geliri atağa kaldıracak yüksek katma değerli ve ileri teknoloji ürünlerinin üretimi Türkiye Yüzyılı’nın öncelikli devlet politikalarından biri şeklinde kurgulanmaktadır.  İstikbalin Yüzyılı ise “insanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışı ile geçmişten alınan ilhamı günümüze yatırım yaparak bir gelecek kurmayı hedeflemekte, geleceğin öngörülebilirliğini temsil etmektedir.
Görünen o ki, yüzyıl tanımlamalarında proje çeşitliliği anlamında sınırlara gelinmiştir. Tanımlamaların içindeki kimi proje, faaliyetlerde vizyonların boş bırakılması ya da vizyona yer verilmemesi de belgenin aceleye getirilmiş olması konusunda bir diğer örnektir.
VIZYON BELGESI VE DÖNÜŞTÜRÜCÜ VIZYONERLIK Vizyon belgesinde yüzyılın 16 tanımlaması içinde yeralan projeler dikkate alındığında, başlatılan, süren proje, faaliyetlere tanımlamalar içinde yer verilmekle birlikte, her tanımlamanın altında proje, faaliyet tekrarları dikkat çekmektedir. Proje, faaliyetler kimi tanımlamalar için ortak olabilir şeklinde bir iddia öne sürülebilse de, bunların adeta kes-yapıştır şeklinde çeşitli yüzyıl tanımlamalarına dahil edilmesi muhtemelen aceleye getirilme ya da boşluk doldurma olarak düşünülmesinden kaynaklanmış olabilir. Diğer yandan, yüzyıl tanımlamaları içine dahil edilen kimi proje, faaliyetlerin ilgili-ilgisiz biçimde yerleştirilmeleri de dikkat çekicidir. Nitekim; Değerlerin yüzyılı içinde Seyahatsever projesi ile Devlet teşvikleri tanıtım günlerine yer verilmesi bu bağlamda ilginç bir örnektir. Diğer yandan, Yusufeli Barajı ve HES’e Sürdürülebirliğin, Kalkınmanın, Değerlerin, Başarının, Verimliliğin, İstikrarın, Üretimin yüzyılında yer verilmesini de anlamak kolay değildir. Görünen o ki, yüzyıl tanımlamalarında proje çeşitliliği anlamında sınırlara gelinmiştir. Tanımlamaların içindeki kimi proje, faaliyetlerde vizyonların boş bırakılması ya da vizyona yer verilmemesi de belgenin aceleye getirilmiş olması konusunda bir diğer örnektir. Genel olarak değerlendirildiğinde, “Türkiye Yüzyılı” vizyonu iddiasını vizyonerlik, özellikle de dönüştürücü vizyonerlik olarak kabul etmek mümkün değildir. Belge ile Türkiye bu yüzyılda kendisini nerede görmek istemektedir sorusuna bir cevap verilmeye çalışılsa da, gerek vizyonun içeriği, gerekse proje, faaliyetler anlamında dünün devamı şeklinde bir yola devam etme arzusu mevcut. Fakat dönüştürücü bir vizyonerlikten, uygar dünyaya kurumları, değerleri, gelecek tahayyülü ile dahil olma anlamında geçmiş ile çağdaş geleceği birleştirme anlamında birşey görmek mümkün değil. [1] https://www.politikyol.com/cumhurbaskani-erdogan-turkiyeyuzyili/ Erişim tarihi: 28 Ekim 2022. [2] https://turkiyeyuzyili.com/tr/ Erişim tarihi: 30 Ekim 2022.