Pazar Politik Gündem

Siyasi tercihlerin belirleyicisi: Yankı odaları

Abone Ol
Post-truth (hakikat ötesi kültürü) metodunu günümüzde sadece sağ siyaset yapmıyor. Bu sebeple muhalefet partileri içinde bulunduğu yankı odalarının, sınırlı bakış açılarının farkına varmak, kendisiyle hesaplaşmaya girişmek zorunda.

Loading...

‘Yankı Odası Etkisi’, aynı düşünceye sahip insanlara sunulan herhangi bir bilginin/haberin yine o düşünce ortamıyla sınırlı kalmasıdır. Başka bir ifadeyle aynı görüşteki düşüncenin hiçbir şekilde sorgulanmadan benimsenmesi ve asıl gerçeğe inanmanın imkânsız olması haline dönüşmesidir. Böyle bir etkinin varlığı, karşıt düşünceleri de baskılar ve susturur. Tabii, bu aynı ortamın dışına çıkamama durumu biraz da bizlerin yaptığı tercihlerle de alakalıdır. Örneğin, sürekli olarak karşınıza çıkan benzer reklamlar, benzer öneriler, benzer ürünler vardır. Sizleri tanıyan yapay bir zekâ algoritması ‘filtre baloncukları’ ile sizin karşınıza sürekli olarak benzer şeyleri çıkartır. Bu sayede kişiler bir yankı odası içerisine girmiş ve artık karşıt görüşlerden veya reklamlardan uzak kalmış olurlar. Bu durum sadece alışveriş alışkanlıklarını değil siyasal tercihleri de etkileyen bir metottur. Dolayısıyla benzer görüşlerin etrafında dönüp duran haberler, fikirler ve sonuçlar karşınıza çıkar ve kendi görüşlerinize ters düşen herhangi bir görüşe maruz kalmazsınız. Şimdi bu ‘Yankı Odası Etkisi’ kavramı eşliğinde bugün yapılan anket çalışmalarına ve seçmen davranışlarına bakalım. Bazı anket sonuçlarına bakıldığında oldukça şaşırtıcı sonuçlar karşımıza çıkıyor. Geçenlerde Yeniden Refah Partisi Başkanı Fatih Erbakan’a cumhurbaşkanlığı için verilen desteğin %90 oranında olduğu çıkmıştı bir ankette. Daha dün Tek Parti Başkanı Ahmet Özal, “Kendi içimizde anketler yapıyoruz, Türkiye’yi geziyorum. Kesinlikle baraj sorunumuz yok. Oy oranımız yüzde 25’in üzerinde” diye bir açıklama yaptı. Yine yapılan anket çalışmalarında seçmen tercihlerine bakıldığında, AK Parti-MHP’yi destekleyenlerin oranının %40 ve üzerinde olduğu, muhalefet (6’lı Masa) partilerinin ise %40’a civarlarında olduğu çıkıyor. Her iki tarafın da kendi seçmenlerine ulaşmadaki stratejileri neredeyse benzer araçlarla yapılıyor. Tek fark partilerin ortaya koydukları söylemlerin farklılıkları ve kullanılan ‘dil’. Ancak ülkedeki ekonomik çöküş, sağlık sisteminin iflası, eğitim sisteminin hallaç pamuğuna çevrilmesi, hukuka vurulan tokatlar, kültür ve sanat faaliyetlerindeki denetimsizlik ve yaşanan sığlık, medya araçlarının tekelleştirilmesi, çocuk ve kadınlara yapılan önü alınamaz şiddet-taciz- tecavüz ve katlediş, zincir marketlere dahi müdahalede aciz kalmak ve daha buraya sığmayacak kadar birçok sorunun varlığı dikkate alındığında koskoca 6 muhalefet partisinin neden hala bu seviyelerde olduğu oldukça düşündürücü değil mi? Elbette burada birçok siyasal iç ve dış etkenlerden bahsedebiliriz, elbette bunun dini ve siyasi açıklamaları yapılabilir. Ancak burada ‘Yankı Odası Etkisi’ gibi önemli bir bilimsel gerçekliğin varlığından bahsetmek bunun cevabını kolaylaştıracaktır. Örneğin, sürekli aHaber ve benzeri kanallardan beslenen ortalama %40’lık bir kitleden bahsedelim. Bu kitle yukarıda bahsettiğimiz Yankı Odası Etkisi’nde olduğundan bir mesaj ağının içerisindedir. Bu sayede bu kitle kendi görüşünün dışında bir başka görüşün eleştirisine maruz kalmıyor. Dolayısı ile kendisine aktarılan/dayatılan bilgilerin gerçek olduğuna, ülkemizin ‘şaha kalktığına ve uzaya dört şeritli yol yapıldığına’ inanmakta bir sakınca görmeyecektir. Zira içinde bulunduğu yankı odasında bu bilgiler yankılanmakta ve başka bir ses duyulmamaktadır. Bu sayede hükumete destek veren insanlar yankı odalarında edindikleri yönlendirmeler sebebi ile destek vermeye devam etmektedir. Yine Halk TV ve benzer kanallardan beslenen ortalama %40 muhalif kitle ise içinde bulundukları yankı odalarının etkisi ile ‘ülkenin iflas ettiğini, bütün kurumların satıldığını ve hatta devletin tamamen çöktüğünü’ görecektir. Bu muhalif kitle de kendisine aktarılan bu bilgilerin dışında başka karşıt bir görüşün bilgisine maruz kalmayacaktır. Çünkü içinde bulunduğu yankı odasında da kendi istediği bilgiler yankılanmakta ve başka ses duyulmamaktadır. Tabii, Yankı Odası Etkisi’ni sadece siyasi konularda değil dini alanlarda da kullanmak mümkün. Ülkemizde tarikat ve cemaatlerin yankı odalarında hapsolmuş insanlar da benzer sesleri duymakta olduklarına inanacak, çok yakında kıyametin kopacağını düşünecek, tek ve en doğru insanların kendileri olduğuna inanacaktır. Ve hatta yankı odalarında yankılanan ‘Çocukların evlendirilebileceği’, birden fazla kadınla beraber nikah yapılabileceği’ gibi daha birçok şeye inanacaklarını söyleyebiliriz. Siyasiler eliyle kurulan ‘Trol Ordularının’ ve yaratılan yankı odalarını da bu açıdan düşünün bir kere. Araştırmacı Jamieson ve Cappella, ‘Yankı Odası’nı “mesajların kendi içinde iletilirken büyütüldüğü hem de mesajların çürütülmeden korunduğu yalıtılmış bir medya ortamı” şeklinde ifade eder. Yani sosyal medya kullanıcıları kendi fikirlerini destekleyen “kişiye özel” yankı odaları yaratırlar ve oranın dışına çıkmak istemezler.
Aynı düşüncelere sahip kişilerle paylaşımda bulunmak güven duygusunu arttırabilir. Fakat bu odanın dışına çıkıldığında ise farklı düşünen kişilerle karşılaşmak zorunda kalınacaktır. Bu durumda insanların düşünceleri tehlikeye girecektir.
İnsan doğası için en konforlu şeylerden biri de kendi fikir, duygu, düşüncelerine uyan bilgi, haber vb. şeylere rastlayınca buna koşulsuz inanmak… Bu herkese daha kolay gelir. Çoğu insan (büyük olasılıkla) hiç sorgulamadan, araştırmadan, o fikri kabul eder ve aynı düşüncelere sahip kişilerle paylaşır bu bilgiyi. Sosyal medya alanında da aynı zincir devam eder gider. Böylece bu yayılan bilgiler/haberler kabul görmekte ve inanılırlığı artmaktadır. Aynı düşüncelere sahip kişilerle paylaşımda bulunmak güven duygusunu arttırabilir. Fakat bu odanın dışına çıkıldığında ise farklı düşünen kişilerle karşılaşmak zorunda kalınacaktır. Bu durumda insanların düşünce, fikirler ve kişilikleri tehlikeye girecektir. Oysa kendi inandığımız gerçeklerin dışında bir gerçekle karşılaşmak cesaret gerektirir. Yankı odalarının ve filtre balonlarının etkisini zayıflatmak, ancak ve ancak mahallemizin dışına çıkmak ve mahallemizdeki ilişki kurduğumuz insanları gözden geçirmekle mümkün olacaktır. Post-truth (hakikat ötesi, yalanların gerçekmiş gibi tekrar tekrar sunulması ile siyaset yapma kültürü) metodunu günümüzde sadece sağ siyaset yapmıyor. Bu sebeple muhalefet partileri içinde bulunduğu yankı odalarının, sınırlı bakış açılarının farkına varmak, kendisiyle hesaplaşmaya girişmek zorunda. Muhalefet partilerinin ve üzerinde düşündükleri adayların iletişim danışmanları, kurumsal iletişim ekipleri, söylem uzmanları ya da metin yazarlarının yankı odası etkisini araştırıp, kendi kitlelerinin dışındaki kitlelere nasıl etki edeceğini, odalar arasındaki o geçişi nasıl sağlayabilecekleri üzerinde yeniden düşünmeleri gerekir. Farklı bir ifadeyle muhalefet kendi odasından dışarı çıkmalı ve oralara uygun söylemler geliştirmeli. Muhalefet kendi yankı odalarından çıkması lazım. Aksi halde gerçekleri göremezler ve yeni seçim sürecinde çok büyük bir hayal kırıklığını hem kendilerine hem ülkeye yaşatacaklarından şüphe yok.