Siyasetsizlik siyaseti siyaseten kar getirir mi?

Abone Ol
Önümüzdeki günler Erdoğan’ın sessiz gibi gözüküp aslında arkadan çok şey yaptığı ve bir noktada da karşısındaki muhalefet bloğunun hamlelerini boşa çıkarmaya çalıştığı şeylere gebe gibi.

Loading...

Son bir hafta on gündür Cumhurbaşkanı Erdoğan gündem yaratacak hemen hemen hiçbir açıklama yapmadı. Ekranlarda olabildiğince az gözüktü. Seçime sayılı aylar kala ne bir ekonomik yardım paketi ne de dolaylı ya da doğrudan bir seçim yatırımından söz etmedi. Zannediyorum sadece Dünya Kupası final maçını izlemek için Katar’a gittiği zaman tribünde Elon Musk ile tokalaşması ve de ayak üzeri laflaması ile gündeme geldi. , Erdoğan gibi bir siyasetçinin hayatının en önemli ve de en kritik seçimine giderken bu kadar ortadan çekilmesi ve hatta siyaset yapmıyormuş gibi görünmesi çok enteresan. Dahası bence üzerine düşünülmesi gereken bir konu. Erdoğan geçtiğimiz haftalarda sadece siyaset yapmamak ile kalmadı aynı zamanda siyasi arenada siyaset dışı yollar ile bir taşla çok kuş vurmaya çalıştı. Elbette 14 Aralık tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen cezayı kastediyorum. Sanıyorum cezanın Erdoğan’ın bilgisi ve de isteği dışında devlet içerisindeki ayrı bir yapının oyunu olduğunu düşünecek kadar saf değilizdir. Ne yapmaya çalıştı Erdoğan bu kararı aldırtarak? Öncelikle kendi istediği ‘dişine göre’ bulduğu rakibini siyaseten olmasa da siyaset dışı yollar ile belirleme kudretine sahip olduğunu gösterdi. Diğer bir deyişle kendisini yenebilecek ve kazanabilecek aday olan birisini oyunun dışına devlet aygıtı ile atabileceğini gösterdi. Dahası çok farklı yollarla 6’lı masanın huzurunu kaçırabilmeyi defalarca denemişken bu konuda şapkasından daha fazla tavşan çıkarabileceğini gösterdi. Ama hepsinden önemlisi hikayesi olan parlak bir siyasetçiyi kendisinden sonra kahraman yapma pahasına kendi sürecinde önünden çekerek siyasal alanı siyaset yapılamayacak noktaya çekebileceğini gösterdi. Bu noktada İmamoğlu aday olmalı mı olmamalı mı, yedek adayla mı yola devam etmek gerek yoksa hiç mi risk almamak gerek bunların hepsi ayrı tartışmalar. Hoş, ben risk almadan hayatın her alanı gibi siyasetinde mümkün olmayacağını düşünenlerdenim ama burada demek istediğim farklı bir şey. Demek istediğim Erdoğan bu seçimi kazanmak için her yolu ama her yolu denemek zorunda. Zira kaybetmesi durumunda kaybedeceği tek şeyin iktidarı olmaması ihtimali çok büyük. Bu durum sadece kendisi için değil yakın ve uzak çevresi için de geçerli. Onun kurduğu düzenden nemalanan her bir ‘aparatçik’ Erdoğan düzenine muhtaç. Tıpkı Erdoğan’ın kendi düzenine muhtaç olduğu gibi. Ama seçimi kazanmak bir seçim makinası olan Erdoğan için şartlar çok da elverişli değil. Ne yaparsa yapsın ilk turda alması gereken bu seçim için yaklaşık olarak 24 milyon oya ihtiyacı var ama başta ekonomi olmak üzere hiçbir parametre ondan yana da değil. Dahası siyaseten söyleyecek hiçbir hikayesi de yok gibi. Bu noktada seçimi siyasetle ve siyasal alanda kazanması her ne kadar muhalefetin yapacaklarının da önemi olsa da çok mümkün değil. O da bunu çok iyi biliyor. Bunun içinde siyasal alanı siyasetsiz bir hâle getirmeye çalışıyor. Bunu İmamoğlu konusunda hukukla yapmaya çalıştı ve kısmen başarılı da oldu. Tamamen başarılı olup olamayacağını her ne kadar o belirleyecek gibi gözükse de aslında muhalefet belirleyecek. Zira muhalefetin siyaset alanının siyasetsizleştirmeye çalışan Erdoğan’ın hamlelerine karşın ne oranda akılcı hamleler yapacağı bu noktada çok önemli. Sonuç olarak Erdoğan savaşmadan çekilmeyecek. Ya da diğer bir deyişle kurduğu sistemi kendine paravan yaptığı koltuğunu ve de iktidarını kolay kolay bırakmayacak. Önümüzdeki günler onun sessiz gibi gözüküp aslında arkadan çok şey yaptığı ve bir noktada da karşısındaki muhalefet bloğunun hamlelerini boşa çıkarmaya çalıştığı şeylere gebe gibi. Bu noktada muhalefetin bir şekilde oyunu yeniden siyaset alanına çekmesi gerekiyor. Oturup bekleyerek Erdoğan’ın buraya gelmesini ummak Erdoğan’ı tanımamak olur. Süreç içerisinde onun kim olduğunu bilerek hareket etmek bu noktada elzem gibi duruyor.