Şimdi artık sokak zamanı

Abone Ol
Şimdi artık sokak zamanı. Kimseye saldırmadan, kimseye zarar vermeden, yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde sokakta sesimizi duyurmalıyız. Daha adil, daha eşitlikçi ve daha kardeşçe bir Türkiye için. Durum kötüleşiyor. Zamlardan söz etmiyorum. Hani ne derler “O, yârimin eski huyu!”. Ara ara iktidarların yarattıkları servet transferinin faturasının çalışanlara ödettirilmesi lazım ya! Olan o. Şaşırtıcı değil o kadar! Ama ben muhalefetten söz ediyorum. Seçim sonrası muhalefet tümüyle yok oldu. Yalnızca Millet İttifakı değil, tüm muhalefet partileri ve güçleri yok oldu. İşte asıl tehlike burada. Çünkü muhalefetin olmadığı siyasal bir sistem öyle ya da böyle otoriterizmin batağına batar. Zaten sınırında dolaştığımız bu rejimim içine iyicene çökülmesi çok büyük bir olasılık. Onun için muhalefetin bu hali gerçekten ürkütücü. Ürkütücü çünkü muhalefet güçleri dediğimiz güçler ya da siyasi partiler bu durum karşısında ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bilseler de bir araya gelmeleri artık pek mümkün değil. Çünkü muhalefet güçlerinin muhalefet etmeyi sokaklara taşımak gibi bir niyetleri yok. Onlar açısından varsa yoksa artık hiçbir etkilerinin olmadığı Meclis. Oysa bu iş çoktan bitmiş. İktidarın, meşruiyet bakımından sıkıntı hissetmese Meclise de pek ihtiyacı yok aslında. Onun için bugün itibariyle muhalefetin görevini yapabilmesi için, gerek yapılan zamlara ve gerekse yaşam tarzlarına ilişkin müdahalelere karşı yasaların izin verdiği ölçüde sokağa çıkmak bir zorunluluk. Çünkü, içine girmekte olduğumuz bu otoriter rejime karşı vatandaşları uyarmak bence muhalefetin en önemli görevi. Demokrasi ancak böyle öğrenilir ve böyle öğretilir. AKP, 20 yıllık iktidarı boyunca, ekonomik kalkınma adına kendisiyle aynı hayalleri paylaştığı insanları zengin etmek, onları-Köylü milletin efendisidir kıvamında-toplumda söz sahibi kılmak amacıyla davrandı ve başarılı da oldu. Ama artık bir zamanlar kendisini mağdur hissettiği koşulları şimdi kendisinden olmayan kitlelere uygulamakta bir beis görmüyor.
Toplumun dip akıntılarında, kaçamayanlar hala adalet bekliyorlar. Bu iktidarın adil bir iktidar olmadığı ortada olduğuna göre bekleyiş muhalefette olanlarda. Ama yazının başında söylediğim gibi muhalefet ise çökmüş durumda. Ne yapacağını bilmiyor.
Demokrasinin beşiği sayılan İngiltere’de, hukuk devletinin temelleri kralın yetkilerini sınırlayan ve Magna Carta adı verilen bir belgeyle atılmıştı. Kralın keyfi vergi salmalarına karşı çiftçilerin tepkisi ve tahttan indirmeler kralları toplumun koyduğu kurallara uymak zorunda bırakmıştı. Oysa bizde padişahın saldığı vergilerin halka ağır gelmesi halkın ayaklanmasına değil halkın dağlara kaçmasına neden olmuştu. Celali İsyanları’nın çoğu böyle olaylardı. Kısacası bu toprakların tarihinde halkın siyasi otoriteye karşı tavır alması Batıdaki gibi olmamış toplum her daim adaletli bir yöneticinin gelmesini beklemiştir. 1908’de meşrutiyet ilan edildiğinde, kendilerini Fransız devrimindeki devrimcilere benzeten jön Türkler sokaklarda sevinçle koşarlarken Fransız devriminin ünlü “Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet!” sloganını “Adalet, Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet” diye atıyorlardı.  Adaleti, hürriyetin, eşitliğin ve kardeşliğin önüne koyarak. İşin ilginç yanı neredeyse hala aynı yerdeyiz. Hemen her gün her şeye inanılmaz vergiler geliyor, toplumun bir kesimine hunharca saldırılar oluyor ama toplum hala suskun bekliyor. Bekliyor demem lafın gelişi. Aslında toplumun bir kısmı yine kaçıyor. Bu kez vergi vermemek için dağlara değilse de üstlerine gelen vergi yükünü başkalarına yansıtmak suretiyle kaçıyor. (Enflasyon denilen sürecin altında da böyle bir mekanizmanın varlığını da unutmamak gerek). Geriye kalan kaçamayanlar. Zorluğu onlar yaşıyor. Bu nedenle de toplumun dip akıntılarında, kaçamayanlar hala adalet bekliyorlar. Bu iktidarın adil bir iktidar olmadığı ortada olduğuna göre bekleyiş muhalefette olanlarda. Ama yazının başında söylediğim gibi muhalefet ise çökmüş durumda. Ne yapacağını bilmiyor. Meclis artık etkisi olmayan güçsüz bir mekanizma. Oradan toplumu uyarmak zor. Şimdi artık sokak zamanı. Kimseye saldırmadan, kimseye zarar vermeden, yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde sokakta sesimizi duyurmalıyız. Daha adil, daha eşitlikçi ve daha kardeşçe bir Türkiye için.