Loading...
Bu ülkenin bizim olduğunu sakınmadan belirterek Türkiye partisi dediğin, halkın yani emekçinindir, onun etini kemiğinden ayıranların değildir diyerek oyun da bozmuş oldu. Tıpkı Haziran 2015’teki gibi…Selahattin Demirtaş, son yarım asrın, Orta Doğu’daki en büyük liderlerinden biri. Parlak zekalı. Sağduyulu. Nezaket sahibi. İletişimsel. Yani tam bir toplum insanı. Onda da var çocuğu var hasılı. Bundan sebep, siyasetine kimi eleştirilerimiz baki olmakla birlikte, kendisine itimatımız tam. Ve son söyledikleri her zamanki gibi çok kıymetli. Israrla belirtelim ki içi asla boş bir vasıta değil bu balonun. Yarı yolda bırakmaz en azından. Eleştirsen de kıyısını kenarını, bir kez bindin mi yüzün güler, diyebiliriz. Sonu güzel biten yolculuklara çıkartabilenlerden. Bunu vaadedebilenlerden, yalansızca. Bundan eminiz hatta. Bir niyetin müspet olabilmesinin koşulu, en basitinden, haksızlığa uğrayanın gözetilmesidir. Türkiye’nin gerçek ama bir o kadar zenginliklerinden mahrum bırakılmış sahiplerine, bu ülke esas bizim diyen bir yolculuktan kötülük gelmez. İşte Selahattin Demirtaş’ın yaptığı da bu nitekim. Toplumun en zayıf halkası olan ve dahası güçsüz düşmekten bağlı olduğu zincirden artık kopmaya yüz tutmuş kesimlere bir alternatif sunuyor. Haklı olarak da emek verdiği siyaseti koyuyor masaya. Buyurun diyor gerçek sahipler, burası da var. Hem de tam da sizden olarak, siz olarak. Burası var. Sonuç olarak, her yerde yapılan propagandalara baktıkça içi şişen bizlere, bir umut gönderdi. Bu ülkenin bizim olduğunu sakınmadan belirterek Türkiye partisi dediğin, halkın yani emekçinindir, onun etini kemiğinden ayıranların değildir diyerek oyun da bozmuş oldu. Tıpkı Haziran 2015’teki “korkutucu” galibiyetini hazmedemeyen ve savaş yerine barış dediği için canı sıkılanların oyununu bozduğu gibi… Çuvaldızı kendisine tutmayı bilen ama karşıdaki yanlışı eleştirmeyi de elden bırakmayan ve kendi içinde de itiraz sahibi biri olarak, kalemine sağlık diyerek kapatalım.