Şehrimizden Kılıçdaroğlu geçti

Abone Ol
Kılıçdaroğlu’nun Londra ziyaretinde siyasi temaslardan kaçınıldığını gözlemledik. İktidar cephesinden gelebilecek siyasi karalamaların önüne geçmek maksadıyla da olsa, bu durum gezinin medya görünürlüğünü sınırlamış oldu.

Loading...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 2-5 Kasım tarihlerinde Londra’daydı. Üç gün boyunca, beraberindeki CHP heyetiyle birlikte çeşitli fon kuruluşları ve teknoloji-yapay zeka alanında çalışan, AR-GE ve yatırım desteği sağlayan firmalarla görüştü. Londra’da öğrenim gören öğrencilerle buluştu. University of the Arts ve Royal College of Art gibi üniversitelerin yetkilileriyle görüş alışverişinde bulundu. Bu ziyaret Kılıçdaroğlu’nun daha önceki Amerika seyahatinin devamı niteliğindeydi. Birçok açıdan benzerlikler taşıyordu. Her iki ziyarette de siyasi temaslardan kaçınıldığını gözlemledik. İktidar cephesinden gelebilecek siyasi karalamaların önüne geçmek maksadıyla da olsa, bu durum gezinin medya görünürlüğünü ve etkisini Türkiye ile sınırlamış oldu. Halbuki, birkaç küçük düzenlemeyle ana muhalefet liderinin yapacağı görüşmeler yoluyla vereceği mesajlar, gerek ziyaret edilen ülkeler ile ilişkilere, gerekse Türkiye’nin uluslararası profiline/imajına olumlu katkı sağlayabilirdi. Maalesef bu fırsat değerlendirilmedi.
CHP heyeti, hem bilim alanındaki gelişmeleri ilk elden gözlemlemek hem de ülkeye teknoloji yatırımlarının önünü açacak bağlantılar kurulması amacıyla Londra’daydı. Bir sonraki durak Almanya olacaktı.
Kılıçdaroğlu’nun İngiltere ziyareti süresince paylaştığı mesajlar daha çok iç kamuoyuna dönüktü.  Yaklaşan seçimlerde iktidar değişikliği olduğu takdirde nasıl bir Türkiye ortamı yaratacaklarına odaklanıyordu. Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu, dünyanın önemli finans merkezlerinden olan Londra’ya seyahati öncesi ülkede başlattığı “ülkeyi uyuşturucu kartellerinden temizlemek” yönündeki siyasi çıkışını Londra’da pekiştirmeye çalıştı. Ülkeye “temiz yatırım” çekmeyi hedeflediklerini, sözlerinin seçim vaadi olmadığını kanıtlamak amacıyla da bu temasları gerçekleştirdiklerinin altını çizdi. “Türkiye, teknoloji devrimini kaçırıyordu. Katma değeri yüksek ürünler üretemediği takdirde gelişmiş ülkelerin pazarı haline gelecekti.” CHP heyeti, Türkiye’nin dünyadaki bu dönüşüm sürecine uyum sağlayabilmesi bakımından, hem bilim alanındaki gelişmeleri ilk elden gözlemlemek hem de ülkeye teknoloji yatırımlarının önünü açacak bağlantılar kurulması amacıyla Londra’daydı. Bir sonraki durak Almanya olacaktı. Kılıçdaroğlu, gençlerle yaptığı sohbette onlara eğitimlerini tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönüp dönmeyeceklerini sorduğunda “seçimlerin sonucuna bakacağız” cevabını aldığını söyledi. CHP olarak, son birkaç yıldır hız kazanan beyin göçünü tersine çevirebilmek için gençlerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, eğitimlerinin karşılığını alabilecekleri şekilde istihdam edilecekleri, hukukun üstünlüğünün, can ve mal güvenliğinin güvence altına alındığı, devlet kurumlarında liyakatin yeniden tesis edildiği bir Türkiye ortamı oluşturulması gerektiğini ifade etti. Avrupa Birliği kriterleriyle uyumlu, demokratik ve şeffaf bir yönetim, sürdürülebilir ve adaletli bir paylaşıma dayalı büyüme modeli, genç istihdamı, bilim, sanat ve teknoloji anahtar kelimelerdi. Kılıçdaroğlu’nun üzerinde durduğu beyin göçü ve genç işsizliği Türkiye’nin önündeki çözüm bekleyen önemli sorunlardan. Mart 2022 TÜİK verilerine göre 15-24 yaş grubunda işsizlik oranı yüzde 21. Bu oran OECD ülkelerinde ortalama yüzde 13 civarında. Üstelik pek çok araştırma Türkiye’de üniversite mezunlarının sayısı artarken diplomalı işsizlerin sayılarının da arttığını ortaya koyuyor. Ekonomik koşulların olumsuzluğuna ek olarak ülkedeki özgürlük alanının daralması da gençleri umutsuzluğa sevkediyor. Almanya merkezli Konrad-Adenauer Stiftung (KAS) Vakfı’nın 2021 yılında yaptığı araştırmaya göre, 18-25 yaş kuşağındaki gençlerin yüzde 65.9’u insan haklarına hiç saygı gösterilmediğini düşünüyor. Yine gençlerin yüzde 72,9’u imkanı olsa Türkiye dışında bir ülkede yaşamak istediğini belirtmiş. Gelecek seçimlerde oy kullanacak 62,4 milyon seçmenin 13 milyonunu Z kuşağı olarak isimlendirilen genç kesimin oluşturduğu ve yaklaşık 7 milyon gencin ilk kez oy kullanacağı düşünülürse, Kılıçdaroğlu’nun gençlere hitap etmesi oldukça yerinde. Yatırım imkanlarını değerlendirmek amacıyla fon yöneticileriyle görüşmeler yapılması, ekonomik büyümeye vurgu, sermaye karşıtı olmayan bir sol parti imajını destekliyor.
Londra temaslarını Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak değil; CHP genel başkanı olarak gerçekleştirdiği söylemesi adaylık mevzusunun hala netleşmediğini düşündürüyor.
Hiç kuşkusuz, Kılıçdaroğlu’nun Londra gezisi daha verimli bir şekilde organize edilebilir, duyurulabilirdi. İngiltere’ye gelen heyet içinde partinin dış politika danışmanı eski İngiltere Büyükelçisi Ünal Çeviköz’ün bulunmamasının ardında yatan siyasi tercihleri anlamak zor. Eksikliği de kanaatimce özellikle basın toplantısının soru-cevap bölümlerinde fazlasıyla hissedildi. Her ne kadar ortaya konulan hedefler olumlu olsa da, seçimler yaklaşırken cumhurbaşkanı adayının belirsizliğini koruması ve pek çok alanda henüz net ve kapsamlı bir siyasi program paylaşılmamış olması seçmen nezdinde güvensizliği besliyor. Kılıçdaroğlu, yurtdışı gezilerinin amacını Kasım sonu- Aralık başı gibi yapacakları açıklamalar ardından daha anlamlı bir zemine oturtabileceğimizi söylüyor. Hayırlısı diyelim…Öte yandan, Londra temaslarını Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak değil; CHP genel başkanı olarak gerçekleştirdiği söylemesi adaylık mevzusunun hala netleşmediğini düşündürüyor. Son tahlilde, CHP liderinin yaptığı yurtdışı gezilerini başlı başına bir iletişim stratejisi olarak değerlendirmek de mümkün. Siyasi partilerin eşit ve adil rekabet koşullarında yarışmadığı bir başka seçime hazırlanılırken, Kılıçdaroğlu’nun ziyaretleri, kendisini medyada görünür kılıyor, gündemde kalmasını sağlıyor. Bu ziyaretleri takip eden çeşitli medya gruplarından meslektaşlar da bu sayede paslanmış yeteneklerini cilalama fırsatı buluyorlar. Zira basın toplantısı öncesi kimlerin hangi soruları soracağı önceden listeyle verilmiyor. Hoşa gitmeyen bir soru geldiğinde “Pardon, ses kaydında sorun olmuş, kesmek durumunda kaldık,” cevabı da almıyorsunuz. Bu bakımdan, tüm eksiklerine rağmen ziyaretler CHP’nin seçimler sonrası Türkiye vizyonuna dair fikir vermekte. Bundan sonraki ziyaretlerin yapıcı eleştiriler dikkate alınarak daha iyi planlanması fayda sağlayacaktır.