Loading...
Parti sistemimizde AKP gibi parti-lider, CHP gibi seçmen-parti özdeşliğinin çok yüksek olduğu bir parti siyasetinde partizan kimliklerin çözülmesi çok kolay değildir.Partiyle özdeşliği, partizan kimliği zayıf seçmenler iktisadi sorunlar, geleceğe yönelik beklentiler gibi nedenlerle partilerinden kopup kısa vadede rasyonel tercihle seçim yaklaşana dek ya kararsız seçmen kategorisine dahil olur ya da başka partilere yönelebilirler. Başka partilere yönelim şeklindeki parti değiştirme ya da oy kayması ağırlıklı olarak ideolojik yelpazede çok uzak konuma yerleşik olan partilere doğru olmaz. Geçişler büyük ölçüde aynı ya da yakın blok içindeki partiler arasında gerçekleşir. Sağ eğilimli seçmenin ağırlıkta olduğu Türkiye’de sol blok içindeki geçiş ya da oynaklık yüzde 3,8 iken, sağda yüzde 6,5, neredeyse iki kat daha fazladır[4]. “Bir seçim döneminden diğerine oy verme değişikliği incelenirken, parti değiştirme davranışı politik yelpazedeki duruşunu değiştirmeden parti değiştiren seçmenler, politik yelpazedeki durumunu değiştirerek parti değiştiren seçmenler, politik yelpazede bir duruşu olmayan ve seçimden seçime karar veren seçmenler…” [5] şeklinde bir sınıflamadan yola çıkılabilir. İlk iki kategorideki seçmenler genellikle bir partiden koptuktan sonra, geri dönme ihtimali az olanlar iken, seçimden seçime karar verenler ki bunlar büyük ölçüde kararsız seçmenler olup, iktidarla muhalefet arasında oy makasının çok açık olmadığı durumlarda seçimin kaderini tayin eden kesimdir. Geçmişte oy verdikleri partiye geri dönerlerse ve bu iktidar partisi ise, partilerine yeniden seçim kazandırabilirler. Muhalefet parti/lerine yönelmeleri halinde ise muhalefete iktidar kapısı açılabilir. Seçimlere bir yıl kala Türkiye’deki durum tam da budur. AKP’nin partizan seçmeninin çözülmemesi nedeniyle, muhtemelen seçimin kaderini bu kitle belirleyecektir. Parti sistemimizde AKP gibi parti-lider, CHP gibi seçmen-parti özdeşliğinin çok yüksek olduğu bir parti siyasetinde partizan kimliklerin çözülmesi çok kolay değildir. Çünkü, partizan olmak ve oy vereceği partiyi seçmek tek başına ne gönül ne akıl işi ne de tek başına sosyalleşme ile açıklanabilen, karmaşık bir zihin-duygu-davranma sürecinin olduğu tutum referanslı bilişsel, duygusal ve davranışsal olmak üzere üç bileşenden oluşur. Seçmenin partiye yönelik düşünce, bilgi ve inançlarından oluşan bilişsel, kendini yakın/uzak gördüğü partiyle kurduğu gönül bağı referanslı duygusal ve geçmişteki parti tercihlerini kapsayan davranışsal bileşenler bir araya gelerek, seçmenin parti tercihi şekillenir[6]. Bu bileşenler bireyin zihninde kendisi, yakın çevresi, hatta ülkesinin geçmişteki ekonomik durumu, gelecekte olası ekonomik koşullarına ilişkin rasyonel fayda/çıkar beklentileriyle harmanlanarak tercihleri şekillendirir. MUHALEFET PARTİLERİ, PARTİZAN KİMLİKLER VE SEÇİM PERFORMANSLARI Bugün itibarıyla kamuoyu araştırmalarına yansıyan AKP ve CHP’nin oy oranları iki partinin partizan kimlikli seçmenlerinin çok büyük ölçüde partileriyle özdeşliklerinin sağlam olduğu, AKP’den 2018 seçimiyle karşılaştırıldığında kopan azımsanmayacak seçmenin ise bu partiyle aidiyet ilişkisi kurmamış, rasyonel tercihlerle bu partide düne kadar kalmış seçmenler olduğunu düşündürtmektedir. AKP’nin maksimum yüzde 25’ler civarındaki partizan seçmenini korumasına rağmen, rasyonel tercihle sandığa yönelen, geçmişte AKP’ye oy veren özellikle kararsız kategorisine yerleşmiş seçmeni ekonomik kriz nedeniyle geri çağırması zor görünüyor. İYİ Parti’nin öncelikle MHP’den aldığı partizan kimlikli seçmen desteği, AKP ve çok sınırlı ölçüde CHP’den gelen rasyonel tercihli seçmen desteğiyle yüzde 15’lere ulaşmasına rağmen özellikle AKP’nin partizan seçmenini çekemediği takdirde yüzde 20’lerin üzerine çıkması kolay değil. Hedeflediği oy oranına ulaşıp, merkez sağın tek başına seçim kazanmaya aday parti konumuna gelebilmesi ancak orta vadede merkez sağ parti kimliğini ideolojisi, örgütü, programatik önermeleriyle içselleştirip, AKP’deki partizan kimlikli seçmene yönelik yeni bir politik toplumsallaştırma stratejisiyle yaklaşması ile mümkün olabilir.
AKP’nin maksimum yüzde 25’ler civarındaki partizan seçmenini korumasına rağmen, geçmişte AKP’ye oy veren özellikle kararsız kategorisine yerleşmiş seçmeni ekonomik kriz nedeniyle geri çağırması zor görünüyor.DEVA kendisini konumlandırdığı teknokratik politik kimlikle AKP’den kopan rasyonel tercihle oy kullanan seçmeni yanına çekme konusunda zorluklar yaşarken, Gelecek Partisi de AKP’nin partizan kimlikli seçmeninin bir kısmına kapma konusunda sınırlı hareket alanına sahip. Bu koşullar altında iktidar partisi AKP’nin de muhalefet partilerinin de önümüzdeki seçimde kaderini büyük ölçüde partizan kimliği zayıf kararsız seçmenlerle, AKP’deki partizan kimliği güçlü, fakat umutsuzlukları arttıkça bu partiden kopabilecek bir miktar seçmen belirleyecek gibi görünüyor. Bu noktada muhalefet partilerinin söz konusu kitleyi yanına çekme konusunda ilk bakışta sağ partiler daha avantajlı görünmekle birlikte, CHP’yi de seçmen kapma yarışında iddialı kılan; tutarlı bir çizgide toplumu kucaklayıcı, birleştirici siyasal dili ve liderliği, toplumun temel sorunlarına ilişkin geliştirdiği kapsamlı politika önermeleridir. Verili koşullar altında mevcut ekonomik kriz, muhalefetin önümüzdeki süreçte atacağı adımlarla seçmene vereceği mesajlar, politika ve programlarının ikna ediciliği, kampanya sürecindeki performansları, Cumhurbaşkanı adayının nitelikleri, işbirliğine dayalı takım siyasetinin sürmesi seçim kazanma ihtimalini arttırabilir. [1] 2018 seçmen tercihlerindeki oynaklık verisi Özhan Demirkol’un yaptığı hesaplamaya dayanmaktadır. [2] J.A.Evans; Voters and Voting:An Introduction, Sage Publications,Great Britain, 2003, s.175. [3] Pippa Norris; Electoral Engineering:Voting Rules and Political Behaviour, Cambridge University Press, New York, 2004, s.126. [4] Tanju Tosun, Gülgün Erdoğan Tosun; Türkiye Parti Sisteminde Oynaklık ve Partilerin Oy Esnekliği; Tespitler ve Strateji Önerileri, (Yayınlanmamış Çalışma), İzmir, 2016, s.4. [5] Gülfidan Barış; “Partizan Seçmenler, Kararsız Seçmenler ve Gezen Oylar”, İnternet adresi: tasam.org, Erişim tarihi: 10 Mayıs 2022., s.79. [6] A.g.e, s.75-76.