14 Mayıs'a kadar bizden sadece bu sözleri duyacaksınız. Ağacın, suyun, balığın, yanan ormanın, kuruyan gölün... Yaşanabilir bir dünyanın sözlerini duyacaksınız.İşte bu yüzden de seçimlerde tüm büyük sorunlarla birlikte yeşil politikanın da sesini duyurmamız gerekiyor. Merkez medya Karadeniz'deki bir ağacın sesini duyuramaz. Bizim duyurmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanı adayları Hasankeyf'teki bir balığın yaşamına sözü getiremeyebilir. Bizim getirmemiz gerekiyor. TV'lerde her konu üstüne yorum yapanların çok umurunda olmayabilir Küre Dağları'nın ekosistemi... Ama bizim umurumuzda. Orada yaşayanların da umurunda. Yeşiller'in adayları olarak tam da bunun için yola çıktık. Oy getirmeyecekse temsil edilmemeli, sözü edilmemeli, mağduriyeti arkalarda kalmalı denilen kim ve ne varsa sesi olmak için yola çıktık. Yeşil politika da bunu gerektiriyor zaten. 14 Mayıs'a kadar bizden sadece bu sözleri duyacaksınız. Ağacın, suyun, balığın, yanan ormanın, kuruyan gölün... Yaşanabilir bir dünyanın sözlerini duyacaksınız.
Seçimlerde Yeşil Politika
Merkez medya Karadeniz'deki bir ağacın sesini duyuramaz. Bizim duyurmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanı adayları Hasankeyf'teki bir balığın yaşamına sözü getiremeyebilir. Bizim getirmemiz gerekiyor. TV'lerde her konu üstüne yorum yapanların çok umurunda olmayabilir Küre Dağları'nın ekosistemi... Ama bizim umurumuzda. Orada yaşayanların da umurunda.
Türkiye'de bir kaç seçim dönemi geçiren herkesin ezberlediği ve aslında doğru da olan bir kalıp vardır: Bu seçim çok önemli! Bu seçim hayati. Odaklanmamız gereken bir kaç nokta haricinde hiçbir farklı fikre ve söze fırsat vermeden seçimle ilgilenmeliyiz.
Bu bir klişedir ama her klişe gibi bir geçerliliği de vardır. Kim diyebilir ki 14 Mayıs seçimlerinden sonra her şey eskisi gibi devam edecek? Bir tarafta Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı, Emek ve Özgürlük İttifakı var. Diğer tarafta Yeniden Refah Partisi, Hizbullah vs. Kaç kadın milletvekilimizin olacağını da konuşuyoruz. Cumhur İttifakı'nın kazandığı seçimler sonrasında kadınların sosyal hayattaki yerinin tehlikeye girip girmeyeceğini de... Öyle büyük bir ayrım. Ve bu ayrım aslında hep vardı. Giderek keskinleşti. Kendi yazı tarihime dahi baksam şöyle bir başlık görüyorum: 7 Haziran doğanın son seçimi olabilir! Bakınca 7 Haziran o senenin bile son seçimi olmamış ama büyük kırılmalar yaratmış.
2023 seçimleri de aynen böyle. Artık yönetme kabiliyetini iyice kaybetmiş ve bu yüzden de sonsuz bir saldırganlık ile hareket eden AKP ile karşı karşıyayız. 27 Nisan'da örneğin nükleer yakıt getirilecek Akkuyu'ya! Neden? Seçim propagandası için. Bir ülke, seçim propagandası için alelacele nükleer yakıt ile karşı karşıya bırakılır mı? Nasıl gelecek? Nereden gelecek? Kim koruyacak? Hiçbir şey şeffaf değil. Ama 27 Nisan'da Erdoğan'ın yapacağı konuşma hazırlanıyordur.
Nükleer bir örnek. Kanal İstanbul var örneğin. Şu anda rafa kaldırttık o projeyi hep birlikte ama orada kalır mı? Ormanlar, akarsular, kentlerimiz... Hepsi tehdit altında.