Pazar Politik Gündem

Seçim Yasası Teklifi: Amaç, gerçekler ve olasılıklar

Abone Ol
Seçim yasası tasarısının hedefinde temel olarak AKP ve MHP ortaklığının meclis çoğunluğunu koruması var ve bu aslında ittifak yasasının iktidardan çok muhalefete fayda sağlamış olmasından kaynaklanıyor. Hafta başında AKP ve MHP uzun zamandır üzerine çalıştıkları Seçim Yasası değişikliğini meclise sundu. Öncelikle iktidarın yeni bir seçim yasa tasarısını sunmasını manidar buluyorum. Bu adımın bir kez daha iktidarın 2015 seçimlerinden bu yana içinde bulunduğu düşüş trendine cevap arama telaşını gösterdiğini düşünüyorum. O zamandan bu yana Cumhurbaşkanını halkın seçmesi, sonrasında birçok değişikliğin referandum yoluyla gerçekleşmesi ve tabii Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş ve değişen seçim yasası gibi adımlar iktidarın eriyen gücünü koruyabilmek için oyunun kuralları ile oynama ihtiyacı içerisinde olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla AKP ve MHP ortaklığının daha beş yıl önce tasarladığı sistemi değiştirme çabası bir yandan da iktidarın çok daha görünür hale gelen sıkıntılarına işaret ediyor. Seçim yasası tasarısının hedefinde temel olarak AKP ve MHP ortaklığının meclis çoğunluğunu koruması var ve bu değişiklik ihtiyacı daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi aslında ittifak yasasının iktidardan çok muhalefete fayda sağlamış olmasından kaynaklanıyor. İttifak yasasıyla iktidar, muhalefete rekabetçi otoriter rejimlerde başarı sağlamak için gerekli olan iki olanağı birden sundu. Birincisi bu yasayla iktidar, muhalefetin üzerinde oydaşma sağlanamayacak etnik kimlik ve din temelli konular üzerinden bölündüğünü dikkate alarak muhalefetin ortaklık kurmasının mümkün olamayacağı varsayımıyla hareket etti. Fakat muhalefetin akılcı davranması ve sistemi hızlı bir şekilde kavraması sayesinde yasa sonuç itibariyle muhalefetin birleşmesini sağladı. Muhalefetin koordineli hareket etmesi de zaten bu tür rejimlerde muhalefetin başarısı için çok gerekli. İkincisi ise AKP kendisinden ayrılmasına rağmen yeni bir parti kurmaya cesaret bulamayan AKP elitlerine, küçük partilerin şantaj potansiyelini artırarak parti kurma ve harekete geçme cesaretini verdi. İttifak yasası son tahlilde artık oylarla ittifakın büyük partisini sayısal açıdan desteklemesine rağmen bu artık oy avantajı aynı zamanda küçük partilerin şantaj potansiyeli ile kontenjan milletvekili kazanabilme olanağı sağladı. Dolayısıyla ikinci gereklilik olarak iktidar elitlerinin bölünmesini, yeni aktörlerin çıkmasını ve güçlenmesini teşvik etti. Bugün önerilen değişiklikle yapılan pratikte ittifak yasasını işlevsiz hale getirmek. Bugünkü haliyle ittifak yasası sadece barajı aşmak için bir avantaj yaratıyor fakat sandalye açısından ittifaklara bir fayda sağlamıyor çünkü milletvekili hesaplamasında eski sisteme geri dönüldü. Bu değişiklikle AKP-MHP ortaklığının meclis çoğunluğunu korumak temel amacına yönelik birkaç hedefi var. Birincisi küçük partilerin etkisini azaltarak muhalefetin büyük ortaklarının bu tür partilerle ortaklık kurma isteğini kırmayı ve dolayısıyla küçük partilerin önemini azaltarak muhalefetin ortaklık zeminini yok etmek. Ve tabii ilkesel birliğini zedelemek.
Nasıl ki ittifak yasası tasarlanırken iktidarın bazı varsayımları geçerliliğini yitirdi ve beklenmeyen sonuçlar doğurdu. Bugün de bu yasa tasarlanırken yapılan varsayımların geçerliliğini yitirebileceğini düşünüyorum.
İkincisi barajı azaltarak MHP’nin pazarlık gücünü korumasına olanak tanımak. Bunlar milletvekili seçimine dair yapılacak değişiklikler ile hedeflenenler. Diğer taraftan seçimlerin temel hükümlerine dair yapılan değişikliklerle seçim bütünlüğünü tehlikeye sokacak adımlar atılıyor. İl seçim kurulunun oluşturulmasında önerilen değişiklik, sandık kuruluna üye bildirme üzerine önerilen değişiklik ve cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf tutulması seçim bütünlüğünü tehlikeye sokabilecek nitelikte. Bugün Türkiye’nin rekabetçi otoriter bir rejim olarak tanımlanmasının nedeni seçimlerin artık adil ve eşit şartlarda yapılmıyor olması, bu değişiklikle bunun kurumsallaşmasına tanık oluyoruz. Bütün bunlara baktığımızda artık seçimden tedirgin olan, popüler desteği giderek azalmış dolayısıyla oyun kurallarını değiştirerek varlığını korumayı amaçlayan bir iktidar görüyoruz. Tabii burada şunu da belirtmekte fayda var nasıl ki ittifak yasası tasarlanırken iktidarın bazı varsayımları geçerliliğini yitirdi ve beklenmeyen sonuçlar doğurdu. Bugün de bu yasa tasarlanırken yapılan varsayımların geçerliliğini yitirebileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla seçim mühendisliği karmaşık ve zor bir uğraştır ve beklenileni çoğu zaman vermez. MUHALEFET NASIL İLERLEMELİ? Yasa değişikliği teklifinin muhalefet kanadı üzerindeki etkisi açısından en huzursuz edici önerisi seçimlere katılmak için mecliste grubu bulunma yeterliliğinin ortadan kaldırılması. Bu durumun hâlihazırda aktif olan partiler üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı dikkate alınırsa HDP’nin kapatılması ve sonrasında Kürt hareketinin parti olarak seçime katılmasının engellenmesi ihtimali akıllara geliyor. Bu çok önemli çünkü muhalefetin en önemli parçalarından birini HDP oluşturuyor. Önerilen değişiklikler büyük partileri özellikle birinci partiyi destekler nitelikte duruyor. 2018 seçim sonuçları üzerinden hesaplama yapıldığında muhalefetin yeni sistemde kayıplar yaşayabileceği görünüyor fakat o tarihten bu yana Türkiye’de çok fazla şey değişti. Kamuoyu araştırmaları bugün muhalefet lehine 1-2 puan fazla ama başa baş bir tablo çiziyor. Bu tabloda ekonomik krizin daha da derinleşmesi ile dip dalga dediğimiz hiç beklenmeyen sonuçları doğuracak bir gerçeklik yaşayabiliriz. Yani iktidarın yoğunlukla birinci partiyi destekler nitelikte tasarladığı değişiklikler, belki de muhalefetin işine yarayabilir. Bu şartlar altında parlamento seçimlerinde ittifakı sürdürmek karmaşıklaşıyor fakat Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ittifak yapmanın zemini hala kuvvetli. Bu durumda muhalefetin yapması gereken akılcı davranıp cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mutlaka kalabalık ittifakı devam ettirmek, parlamento seçimlerinde ise yeni formüller üzerine çalışmak. Şöyle ki şu anda CHP`nin DEVA, Gelecek Partisi ve SP ile ortaklık kurması her tarafa zarar verecek nitelikte görünüyor. Dolayısıyla parlamento ittifakı için kilit parti İYİP olarak ortaya çıkıyor. İYİP ve bu partiler arasında kurulacak bir ittifak olumlu sonuçlara yol açabilir. İttifakın yumuşak karnı CHP, DEVA ve Gelecek Partisi ortaklığının her iki tarafın asli seçmeni için soru işareti olmasıydı. Ama şu anki tabloda parlamento seçimlerinde ittifakın sadece sağ partiler arasında kurulmaya zorlanması muhalefetin elini güçlendirebilir. İYİP çatısında DEVA, Gelecek Partisi, SP ve DP ortaklığı sağın konsolide olmasına ve belki de birinci parti olmasına yol açabilir. Her grubun maksimum oyu hedeflemesi gerekiyor. CHP’nin de sürecin başından beri oynadığı roller dikkate alınırsa muhalefette dengenin korunması için Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayı belirleme gücü artıyor ve CHP cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yürütülecek ortaklığın kilit partisi olarak ön planda kalmaya devam ediyor. Burada önemli olan muhalefetin ortak güçlendirilmiş parlamenter sistem ve demokrasiyi yeniden inşa etme idealini koruması ama bunu yaparken stratejisini uyarlayarak parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri için ikili bir yaklaşım geliştirmesidir. Parlamento seçimlerindeki seçime beraber girmeme hamlesi ortaklığı zedeleyecek nitelikte olmamalı. Bütün bunların yanında secim güvenliği konusu, önümüzdeki dönemde muhalefetin gündeminde önemli bir yer tutmalı. Sonuç itibariyle önerilen değişiklikler oyunu değiştiriyor ve bu durum muhalefetin koordinasyonunu hem kapsam hem de süreç açısından çok daha karmaşıklaştırıyor fakat oyun henüz tamamlanmış değil.