Seçim ve kaos sürecinde CHP

Abone Ol

10 Ekim’de hayatını barışa, kardeşliğe, eşitliğe ve özgürlüğe adayanlara selam olsun… 

Hiçbir tarihsel dönem kendinden önceki bir tarihsel döneme benzemez; ama bir ortak nokta bulunacaksa, Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durum Osmanlı’nın son dönemini, dağılma sürecini andırmaktadır. Ekonomik, siyasal, toplumsal, etnik ve mezhepsel yarılma iki dönemde de görülebilecek ortaklıklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Elbette Osmanlı’nın; daha doğrusu Türkiye’nin ve bu coğrafyadaki bütün halkların şansı Mustafa Kemal gibi bir devrimcinin varlığıydı. CHP’ye hayat veren o devrimci tutum, duruş ve geleceği inşa etme motivasyonu yeni bir ülke kurmakla kalmamış; yeni bir toplum inşa etmiştir. Elbette bu süreçlerde büyük dramlar yaşanmıştır. Hiçbir tarihsel dönem mükemmel bir biçimde oluşmaz. Bir inşa süreci yaşanır ve o süreç içinde yapılan yanlışlıklar, hatalar giderilir ve devrimci tutum devam ettirilir. Türkiye bunu başaramadı. Bu sürecin asli aktörü olan CHP, çok büyük devrimlere imza atmasına rağmen istenilen toplumsal, siyasal, ekonomik yapıyı inşa edemedi. Bu sürecin sonunda ortaya çıkan boşluğu sağ ve milliyetçi siyasetlerden muhafazakar, dinci yapılara uzanan siyasetler doldurdu. Şu halde söylenebilecek tarihsel bir hakikat varsa o da CHP’nin her zaman devrimci olmak zorunda olduğudur. 

Geçmişten bugüne CHP’ye yüklenen tarihsel misyon CHP’yi yeniden devrimci bir çizgiye çağırmaktadır. Bu yeniden bir özne olma, toplumsal ve siyasal olanı yeniden eşitlik ve özgürlük temelinde inşa etme çağrısıdır. Dolayısıyla var olan darbe girişimi ve sonrasında OHAL ile ortaya konan yeni rejime geçme süreci iki temel hat üzerinden yürüyecektir; seçim ve kaos… Bu iki süreç iç içe yaşanacaktır. Mesele bu döngüyü kıracak bir hamlenin CHP tarafından yapılıp yapılmayacağıdır. Daha önce de söylediğimiz gibi CHP iki şeyi aynı anda yapmak zorundadır; kendinde değişim, ülkede değişim. Bu değişim salt kişilere endeksli bir değişim değildir; olamaz, olmamalıdır. Tek tek kişileri partiye kazandırmakla seçim kazanılmadığı gibi yönetim kademelerindeki değişikliklerle de partide değişim sağlanamaz. Dolayısıyla sorun ciddi, köklü ve tarihseldir. Çözüm ise devrimci program, devrimci kadrolar ve devrimci örgütlenmedir. 

Normal ve sıradan zamanlarda yaşamıyoruz. Büyük bir kaosun içine sürükleniyoruz. Bu ağır atmosferin içinde partinin yaklaşan seçim sürecinde tekrar kendi iç iktidar hesaplarına yönelmesi olasıdır; ama bunun bedeli ülke ve halk için ağır olacaktır. Kuşkusuz partiler, kişiler, örgütler durduk yere devrimcileşmezler. Ancak koşullar insanlara ve yapılara bir taraftan bir zorunluluk yüklerken diğer taraftan bir imkan da sunar. Bütün bu açmazların içinde tarih, CHP’ye bir imkan sunmaktadır. Bu imkanı kullanabilmesi için CHP’nin iki tarihsel adımı atması gerekmektedir. CHP ülkenin bütün devrimci birikimini ve kadrolarını bir araya getirmeli ve aynı zamanda halkın önüne devrimci bir program koymalıdır.