Seçim sonrasında Kur Korumalı Mevduattan nasıl kurtulmalıyız?

Abone Ol
KKM’den çıkış için makul politikalara dönüş, piyasaya verilen güven ve kademeli kota sistemi iyi bir bileşim olacaktır. Bu unsurlar mali piyasalarda finansal istikrar için gereklidir. Finansal istikrar olmaksızın fiyat istikrarı, fiyat istikrarı olmaksızın da üretim istikrarı mümkün değildir.  Geçen haftaki yazımız kur korumalı mevduattan (KKM) “neden” kurtulmamız gerektiği üzerine idi.[1] Yazının özünde, KKM’nin Türkiye ekonomisi üzerinde biriktirdiği riskleri ele almıştık. Bugünkü yazıda ise KKM’den “nasıl” kurtulabileceğimiz üzerine durmak istiyorum. Öncelikle seçim sonrasında hangi ittifak iktidara gelirse gelsin ekonomide makul politikalara geri dönüleceği kanaatinde olduğumu belirtmek isterim. Mevcut politikaların halihazırda yürütülemediği, döviz kuru üzerinde oluşan baskının frenlenemediği, frenlemek için sürekli olarak yeni tedbirlerin yürürlüğe konduğu, ancak bu tedbirlerin etkisinin kısa bir süre sonra yine ortadan kalktığı net bir şekilde görülüyor. MAKUL POLİTİKALARA DÖNÜŞÜN YANINDA GÜVEN VERMEK DE ÖNEMLİ Ekonomide makul politikalara geri dönmek, her şeyin hemen yoluna gireceği anlamına gelmiyor. Makul politikalara dönmenin yanında kimin makul politikalara döndüğü de önemli. Mevcut iktidarın seçimi kazanması durumunda makul politikalara dönüş söz konusu olsa bile, yeniden makul politikalardan uzaklaşılıp uzaklaşılmayacağı konusunda belirsizlikler söz konusu olacağı için volatilitenin ve riskin uzunca bir süre daha yüksek düzeyde seyretme ihtimali yüksek. Millet ittifakının iktidara gelmesi durumunda ise makul politikalara dönüş sonrasında yüksek volatilite seyri muhtemelen daha kısa sürecektir. KKM EKONOMİ ÜZERİNDEKİ RİSKLERİ ARTIRDI KKM’deki faiz tavanı ve vade sınırı kaldırıldıktan sonra KKM hesaplarına uygulanan faiz oranı %25'lere kadar yükselmişti. Bu durum hükümetin istediği gibi dövize olan talebi -geçici de olsa- sınırlandırırken KKM’ye olan talebi daha da artırdı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre 7 Nisan 2023 tarihi itibariyle KKM’de yer alan Türk lirası mevduatı 1 trilyon 777 milyar ₺ düzeyine ulaştı. Bu tutar ile o tarihteki merkez bankası döviz kurundan toplam 92.4 milyar $’lık döviz alınabilmektedir. KKM, KAYBEDENİN SADECE HALK OLACAĞI BİR PONZİ OYUNUNA BENZİYOR KKM’nin mevcudiyeti, döviz talebi üzerinde her daim ciddi bir risk unsuru. Çünkü KKM bir Ponzi oyununa benziyor. Yapısı biraz farklı olsa da sisteme girenler arasından sistemden kaçış başladığında ilk kaçmayı başaranların kazanacağı, kaçamayanların zarar etmeyeceği ama kârından olacağı, sisteme gir(e)meyenlerin -yani halkın büyük çoğunluğunun- ise mutlaka kaybedeceği bir Ponzi oyunu. Mevcut durumda KKM faiz oranları %20 civarında. KKM’ye giriş hızlandıkça döviz kuru ya yatay seyrediyor ya da yavaş artış sergiliyor. Bu durum KKM’den elde edilen faiz getirisinin, kur artış oranının altında kalmasına neden oluyor. Yani parasını KKM’de değerlendirenler dolar cinsinden yüksek kazanç elde ediyor. Bu kişiler eğer KKM’de kalmaya devam ederlerse ve o sırada kurun artış hızı hızlanırsa, elde edilen reel kazanç sıfırlanabilir. Böyle bir olasılık dahilinde sistemden kaçış başlayabilir. Sistemden kaçışı engellemenin yolu ise faizi biraz daha artırmaktan geçiyor. O nedenle bir süredir ekonomide faiz oranları artıyor. Bir diğer ifade ile faizleri düşürme amacıyla izlenmeye başlanan politika, faiz artışına neden olan bir sonuç üretiyor. Yukarıdaki senaryo bize gösteriyor ki KKMyi birdenbire sonlandırmak optimal bir strateji değildir. Bu nedenle iktidara talip olan kişilerin piyasalara güven vermek için seçim sonrasında KKMye devam edeceklerini açıklamasının makul olduğunu değerlendirdiğimi ara bir not olarak buraya bırakayım. KKMDEN NASIL KURTULACAĞIZ? Peki bu sarmaldan nasıl kurtulacağız? Dövize talebi ciddi bir şekilde artırmadan ve ekonomiyi tahrip etmeden KKM’den çıkış mümkün mü? Şu gerçek ki, KKM’yi birden sonlandırmak -makul politikalara dönülse bile- dövize olan talebin hızla artmasına neden olacaktır. Yukarıda da belirtildiği gibi KKM sahipleri mevcut durumda -kâğıt üzerinde- döviz cinsinden ciddi bir reel kazanç elde ettiler. Bu reel kazanç sadece ve sadece KKM’den tekrar dövize dönülebilmesi durumunda elde edilebilecektir. O nedenle hesap sahiplerinin birçoğu, KKM uygulamasının birden sonlandırılması durumunda reel kazancı gerçek anlamda elde edebilmek için hızla dövize dönme yarışına girişeceklerdir. Sistemden çıkmayı ilk başaranlar, en kazançlı olanlar olacaktır. Daha sonra çıkanlar ise başta koydukları döviz miktarına eşit miktarda döviz alabilecek ₺’yi elde edebileceklerdir. Bu arada artan döviz talebi döviz kurunu coşturacak, belki de Türkiye, tarihinin en büyük kur krizlerinden biri ile karşı karşıya kalacaktır. Yukarıdaki senaryo bize gösteriyor ki KKM’yi birdenbire sonlandırmak optimal bir strateji değildir. Bu nedenle iktidara talip olan kişilerin piyasalara güven vermek için seçim sonrasında KKM’ye devam edeceklerini açıklamasının makul olduğunu değerlendirdiğimi ara bir not olarak buraya bırakayım. İzlenecek politikanın ana amacı önce faiz esnekliği yüksek kişileri, sonrasında ise faiz esnekliği nispeten daha düşük kişileri KKMden Türk lirası mevduata yönlendirmek olmalıdır. Faiz esnekliği çok düşük veya sıfır olan kişileri ise yine kademeli kota yöntemiyle yavaş yavaş KKMden uzaklaştırmak gerekecektir KKM SAHİPLERİNİN FAİZE DUYARLILIKLARININ TESPİTİ SON DERECE ÖNEMLİ Parasını KKM’de değerlendiren kişilerin düşük bir yüzdesinin, parasını her hâlükârda güvenli liman olarak gördükleri dövizde tutmak isteyenlerden oluştuğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Faiz esneklikleri sıfır veya sıfıra yakın olan bu kişiler muhtemelen KKM uygulaması devam ettikçe KKM’de kalmaya devam edeceklerdir. O nedenle bu kişileri KKM’nin müdavimleri olarak kabul edebiliriz. Geri kalan KKM sahipleri ise faize duyarlı kişilerdir. KKM’ye olan talep artışında ilk başlarda bankaların yönlendirme davranışları olduğunu bildiğimizden faize duyarlı kişilerin yaklaşık yarısının finansal okuryazarlık düzeyinin yüksek olduğunu değerlendirmekteyiz. Yani geri kalan KKM sahiplerinin aşağı yukarı yarısı sadece faizin seyrine, diğer yarısı ise hem faizin hem de kurun hareketine odaklanmaktadır. Kişilerin faize ve kura duyarlılığı, KKM’den çıkış aşamasında önemli bir rol oynayacaktır. KKMDEN ÇIKIŞ STRATEJİSİ Politika Faiz Oranları Makul Seviyeye Yükseltilmeli: KKM’den çıkış aşamasında birçok enstrüman aynı anda uygulamada olmalıdır. Öncelikle politika faiz oranları makul seviyeye yükseltilmeli, piyasa faizlerinin tekrar politika faizlerini takip etmesini sağlayacak mekanizmanın adımları atılmalıdır. KKM Hesaplarına Kota Sistemi Getirilmelidir: Buna ilaveten KKM hesapları için bir kota sistemi getirilmelidir. Kota sisteminde KKM’nin ₺ düzeyi sabitlenmeli, ilave ₺ girişi kabul edilmemelidir. Örneğin KKM’den çıkış kararının alındığı gün sistemde 2 trilyon ₺ para var ise bu düzeyin daha da yukarı çıkmasına müsaade edilmemelidir. Bu sayede KKM’nin ekonomi üzerinde daha fazla baskı kurması engellenmelidir. KKM Hesaplarına Daha Düşük Faiz Ödenmelidir: KKM hesaplarına uygulanan faiz oranı, diğer mevduat hesaplarına ödenen faiz oranının bir miktar altında olmalıdır. Bu uygulama, faiz esnekliği yüksek kişilerin KKM hesaplarından çıkıp döviz yerine mevduat hesaplarına yönelmesine neden olacaktır. KKM Hesaplarındaki Kota Tutarı Kademeli Olarak Düşürülmelidir: Yukarıdaki örnekte 2 trilyon ₺ olarak ifade ettiğimiz tutar zaman içinde kontrollü bir biçimde azaltılmalıdır. KKM hesabından Türk lirası mevduat hesaplarına geçiş tutarları yakından takip edilmeli, faiz esnekliği yüksek kişilerin geçiş tutarı ölçüsünde kota tutarları azaltılmalıdır. KKM Faiz Oranları Kademeli Olarak Düşürülmelidir: KKM hesaplarından Türk lirası mevduat hesaplarına geçiş durma noktasına geldiğinde KKM faiz oranları düşürülerek iki mevduat türü arasındaki faiz farkı biraz daha artırılmalıdır. Bu politika KKM’nin cazibesini biraz daha düşürecek, dövize kaçış yerine Türk lirası mevduatlara yönelimi artıracaktır. Döviz Piyasası Etkin Bir Şekilde Müdahale Edilmelidir: Bu süreç boyunca döviz piyasasına ilişkin gelişmeler TCMB tarafından yakından takip edilmeli, sermaye girişlerini artıracak adımlar atılmalı, ancak Türk lirasının hızlı ve aşırı değerlenmesinin önüne geçilmelidir. KKM’den çıkış aşamasında, ülkeye döviz girişlerinin hızlandığı dönemlerde, TCMB etkin bir şekilde piyasaya müdahale etmeli, piyasaya girecek dövizin çoğunu hızlıca emecek politika adımlarını atmaktan çekinmemelidir. Benzer şekilde ani döviz talebi dönemlerinde volatiliteyi düşük tutacak politika adımları tercih edilmelidir. ÇÖZÜM: MAKUL POLİTİKALARA DÖNÜŞ + PİYASALARA GÜVEN + KADEMELİ KOTA SİSTEMİ İzlenecek politikanın ana amacı önce faiz esnekliği yüksek kişileri, sonrasında ise faiz esnekliği nispeten daha düşük kişileri KKM’den Türk lirası mevduata yönlendirmek olmalıdır. Faiz esnekliği çok düşük veya sıfır olan kişileri ise yine kademeli kota yöntemiyle yavaş yavaş KKM’den uzaklaştırmak gerekecektir ki bunu zamana yaymanın maliyeti o kadar yüksek olmayacaktır. Bu nedenle logaritmik bir KKM azalış hedefinin, KKM’den çıkış için en iyi strateji olduğu değerlendirilmektedir. KKM’den çıkış için makul politikalara dönüş, piyasaya verilen güven ve kademeli kota sistemi iyi bir bileşim olacaktır. Bu unsurlar mali piyasalarda finansal istikrar için gereklidir. Finansal istikrar olmaksızın fiyat istikrarı, fiyat istikrarı olmaksızın da üretim istikrarı mümkün değildir. Yukarıdakilerin dışında ilave tedbirlerin alınması da son derece önemli. Ancak mevcut yönetimin arka tarafta ekonominin kurumlarında ve ekonomik göstergelerde ne tür tahribatlara yol açtıklarını tam olarak bilmek şimdilik zor. Tüm zorluklara karşın her daim bir çözümün olduğunu akıldan çıkarmamak gerek. Evet işimiz zor; ama biliyoruz ki enerjimiz var. [1] https://www.politikyol.com/secim-sonrasinda-kur-korumali-mevduattan-neden-kurtulmaliyiz/