Loading...
Güçlü Parlamenter Sistem karın doyurur mu?
Peki muhalefetin, yani 6’lı masanın savaş ve ekonomi sorununa yönelik ne önerisi var ki? Ben duymuyorum. Demokrasi, demokrasi tabii ki! Ama savaş varken demokrasinin ne kıymet-i harbiyesi var ki?
Nasıl anlatmalı bilmem ki? Mesele bu değil diye. Altılı masa, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerisini tamamlamış. Alayla valayla bir otelin salonunda genel başkanların katıldığı bir toplantıyla tanıtıldı. Halkın ne kadarına ulaşıldı bilinmez. Ulaştığında da halkın kaçının yüreğinde bir serinlik yarattı o da bilinmez. Tek tek maddelerden gidersek zaten iyi bir yönetimin ilkeleri oldukları belli bu maddelere kimin neden itirazı olur ki o da bilinmez. Ama siyaseten nasıl bir karşılığı var derseniz işte o bilinebilir. En azından benim için, benim aklım, bilgim ve duyarlılığım çerçevesinde bu demokrasi paketinin siyasi bir karşılığı var ama daha çok siyaset yapanlara var. Halka değil.
Bakın şu ana kadar Pençe-Kilit Harekâtı çerçevesinde en az 65 gencimiz öldü. Bu sayıdan daha fazlası da Irak’ta öldü. Bu ölen geçler yalnızca birer sayıdan ibaret değiller kuşkusuz. Onların anneleri, babaları, kardeşleri, karıları ve çocukları da var. Tabii onların arkadaşları sevdikleri vs. de. Bugünkü siyaset havasında iki taraf için de kocaman bir sorun bu.
Her iki tarafın gençleri birbirlerini öldürüyorlar. Bakmayın siz “Vatan sağolsun!” laflarına. Bu sözler söyleniyor ama ağızlardan çıkarak söyleniyor gönüllerden değil. Gerçekte onların etrafındaki milyonlarca insan orada ya da burada onların ölmemelerini, istiyor. Bugün Türkiye’nin siyasi atmosferindeki en önemli sorun bu.
Bir diğer sorun tabii ki yoksulluk. Çocuklarını okula gönderirken yanlarına doğru dürüst bir atıştırmalık koyamayan aileleri düşünün. İş bulamadığından dolayı evine ancak ekmek götürebilen babaları düşünün. Bu fiyatlarla nasıl var olmaya devam edebiliriz adındaki çok bilinmeyenli denklemin cevabını bulmaya çalışan anneleri düşünün. Gençleri düşünün. Hemen her gün ne yaparız da kapağı Avrupa’ya atarız diye düşünen, atamayınca da ruhen çöken gençlerimizi düşünün. Bugün Türkiye’nin siyasi atmosferinin en önemli sorunlarından biri de bu.
Tabii ki başkaları da var kuşkusuz. Ama savaş ve ekonomi her şeyden önemli. Peki muhalefetin, yani 6’lı masanın bu iki soruna yönelik ne önerisi var ki? Ben duymuyorum. Demokrasi, demokrasi tabii ki! Ama savaş varken demokrasinin ne kıymet-i harbiyesi var ki? İnsanlar açlıktan kırılırken demokrasinin ne kıymet-i harbiyesi var ki?
Bizim siyasetten beklentimiz savaş nasıl çözülecek, yoksulluk nasıl giderilecek sorularına cevap bulmak. Açıklanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa önerisi ise sadece siyasi eliti ilgilendiren bir mesele.
Bu öneride bu sorunları çözmek üzere ne söyleniyor? Bence koca bir hiç. Denebilir ki çok sabırsızsın bu bir ilk açılıştı. Devamı gelecek. Gelince ben de yazarım ama ben yine de bugünkü siyasi gündemin bu iki soruya cevap üretmesi gerektiğini düşünüyorum. Savaşı nasıl durduracağız? Yoksulluğu nasıl yeneceğiz?
Altılı Masa’nın- bu konularda aralarında muhtemelen anlaşamayacakları için -suskun olması seçimleri kaybetme ihtimalini arttırıyor. Oysa cesur çıkışlara ihtiyaç var. Açık ve net biçimde Altılı masadaki liderlerin Savaşa ve Yoksulluğa karşı olduklarını ve iktidara gelince bu iki temel sorunu çözeceklerini konuşmaları lazım.
Ama nasıl? Altılı masadakiler böyle bir çıkış yapabilir mi gerçekten? Ben bu olasılığı çok zor görüyorum. Çünkü mayalarında böyle bir olasılığı destekleyen bir ruh yok. Ruh olmayınca da yürekleri etkileyecek sözler söylemeleri de pek mümkün değil.
Nitekim bu durum kamuoyu yoklamalarına da yansıyor. Bütün keyfilik, kuralsızlık, kanunsuzluk, yolsuzluk ve savaş seviciliğine rağmen AKP hâlâ ayakta.
Siyaset gerçek sorunlar üzerine yapılıyor, teknik sorunlar üzerine değil!