Politika

Saray'a göre Demirtaş'ın 'seni başkan yaptırmayacağız' sözleri 'ihanet'miş

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, 2013-2015 yılları arasını kapsayan çözüm sürecine ilişkin yaptığı değerlendirmede, Selahattin Demirtaş’ın "Seni başkan yaptırmayacağız" sözlerini 'ihanet' olarak niteledi.

Abone Ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis açılışında DEM Partililerin yanına giderek tokalaşması akabinde PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik yinelediği çağrılar siyaset gündeminde en çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Türkiye'de 2013-2015 yılları arasında yaşanan çözüm süreci dönemi üzerinden okunmaya çalışılsa da iktidarın tanımlaması 'Terörsüz Türkiye' inisiyatifi oldu.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum da, Bahçeli'nin çıkışları sonrası alevlenen yeni çözüm süreci tartışmalarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

T24'ten gazeteci Cansu Çamlıbel'e konuşan Uçum, 2013-2015 yılları arasını kapsayan çözüm sürecine değinerek o dönemin başarıya ulaşabileceğini fakat Türkiye'nin yaklaşımına ihanet edildiğini öne sürdü.

'Demirtaş'ın 'Seni başkan yaptırmayacağız' çıkışı da ihanet'

Uçum, "Devlet, ‘terörsüz Türkiye’ hedefine yönelik mücadelesinde farklı inisiyatifler alıyor. Etkili olabilecek çeşitli seçenekleri değerlendiriyor. Yeni bir paradigma oluşturuyorAslında çözüm süreci başarıya ulaşabilirdi. Fakat süreçte yer alan ve etkili olduğunu ileri süren aktörler, Türkiye'ye yönelik terörün bitirilmesi yaklaşımına ihanet ettiler" diye konuştu

"Abdullah Öcalan mı ihanet edenlerden biri?" sorusu üzerine Uçum "Öcalan da dahil, diğerleri de. Hepsi Kobani olayından sonra o süreçte pozitif sonuçlanabilecek tutum almadılar. Kobani üzerinden 6- 8 Ekim olayları yaşandı. Bunlar dışında bir de “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışları gündeme geldi. O süreçte o ihanetin parçalarından birisi de budur; “Seni başkan yaptırmayacağız” siyasi çıkışıdır" yanıtını verdi. Uçum, Erdoğan'a karşı alınan bu tutumun politikayı reddetmek olduğunu söyledi.

Çözüm süreci dönemine ilişkin konuşan Uçum, "O, buzdolabında çürümüş gitmiş. Bugün devletin inisiyatifini, buzdolabından çıkarılan bir proje olarak düşünmemek lazım. Geçmişte ‘çözüm süreci’ olarak ifade edilen süreç tamamlanmış bir süreçtir, askıya alınmış bir süreç değildir. Dolayısıyla bu da ne onun devamıdır ne askıdan indirilmesidir ne de yeni tarzda bir çözüm sürecidir. Çünkü burada müzakere yoktur. Eski çözüm sürecinin bir müzakere havası vardı, karşılıklı görüşmeler vardı" dedi.

'Erdoğan son kez aday olabilir'

Uçum, Erdoğan’ın erken seçimle yeniden ve son kez aday olabileceğini söyledi. Mehmet Uçum, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için anayasada zaten bir imkân var. Seçimlerin yenilenmesiyle bu mümkün” dedi.

Uçum, “Eğer bu konuda iktidar bloğuyla CHP arasında bir uzlaşma sağlanırsa size göre de bu Erdoğan’ın katiyetle son seçimi mi olacaktır?” sorusuna ise, “Anayasa öyle zaten. Yani şöyle bir ajanda yok; bu süreci o kadar ileri noktalara taşıyalım ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha, yaşayabildiği kadar adaylık imkânı olsun. Anayasa son kez ve istisnai adaylık imkânı veriyor” yanıtını verdi.

Uçum'a yöneltilen sorular ve verdiği yanıtlardan bir bölüm şöyle:

“Geçmişte çözüm sürecinin bitişi arasındaki faktörler arasında ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle ilgili itiraz da rol oynamış ise, bugün de bazı çevrelerin iktidar kanadındaki anayasa çalışması ile bu yeni inisiyatif arasında ilişki kurması doğal değil mi? Erdoğan’ın dördüncü kez seçilmesi için Kürtlerin desteğinin sağlanmasıyla bir alakası yok mu bu inisiyatifin?

*Böyle bir ilişki olmadığının somut kanıtını söyleyeyim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için anayasada zaten bir imkân var. Seçimlerin yenilenmesiyle bu mümkün. Bunun siyasi ve sosyal sonucu erken seçimdir diyebilirsiniz. Fakat bizim sistemde artık ‘erken seçim’ kavramı yok, ‘seçimlerin yenilenmesi kavramı’ var. Anayasada bu imkân var ve bu imkân meclis iradesi tarafından kullanılabilir. 360 milletvekili 7 Mayıs 2028’den önce… Diyelim ki 2027’nin sonunda ya da ikinci yarısında böyle bir karar alırsa, bu olabilir.

Neden o karar daha erken değil de Erdoğan’ın görevinin zaten biteceği tarihten sadece 6 ay önce alınsın… Eğer seçimlerin yenilenmesi için bir ihtiyaç varsa? Nitekim CHP Genel Başkanı Özgür Özel de 2025 sonunda bu yola gidilerse destek verebileceklerini açıklamıştı.

*Onu da meclis kendisi değerlendirebilir. Cumhur İttifakı’na bakarsanız bu sürenin, Cumhurbaşkanlığı’nın bu ikinci dönem süresinin azami şekilde kullanması gibi bir yaklaşım var. Zaman yönetiminde farklı görüşler var ama ikisinde bir ortaklık var. Bakın Özgür Özel diyor ki; “Cumhurbaşkanına adaylık imkânı vermeden cumhurbaşkanı olmaktansa Cumhurbaşkanıyla yarışarak bizim bir adayımızın cumhurbaşkanı seçilmesi çok daha doğru bir yaklaşımdır.” Onlar açısından bence de doğru bir yaklaşım. Dolayısıyla Cumhur İttifakı’nda dile getirilen görüşlerle, Sayın Özel’in yaklaşımı prensipte uyuşuyor.

Eğer bu konuda iktidar bloğuyla CHP arasında bir uzlaşma sağlanırsa size göre de bu Erdoğan’ın katiyetle son seçimi mi olacaktır?

*Anayasa öyle zaten. Yani şöyle bir ajanda yok; bu süreci o kadar ileri noktalara taşıyalım ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha, yaşayabildiği kadar adaylık imkânı olsun.

Erdoğan’ın siyasi rakipleri arasında bunu böyle algılayanlar var ama. Ve bu kaygıyı kuvvetli biçimde dile de getiriyorlar.

*Böyle bir şey yok, Anayasa son kez ve istisnai adaylık imkânı veriyor. Tam da bununla ilgili iki taraf da prensipte aynı şeyi söylüyor, şu an sorun zaman yönetimi. Sayın Özel enteresan bir laf da etti; “İki buçuk sene bizden, iki buçuk sene sizden” diye. Sonuçta seçilmiş bir cumhurbaşkanına, halkın beş yıl görev verdiği bir cumhurbaşkanına “Sen görev süreni iki buçuk yılda tamamla” demektir o teklif. Dolayısıyla halkın verdiği görevlendirme süresini kısaltmaktır o. Cumhur İttifakı da diyor ki “Sürenin bitmesine altı ay kala, bir sene kala bu konu gündeme gelebilir.” Sonuçta zaman yönetiminde anlaşırlarsa bu zaten olur çünkü prensipte farklılık yok.

*Dolayısıyla bunun ne devletin yeni inisiyatifiyle alakası var ne yeni anayasayla alakası var. Birileri ‘Cumhurbaşkanına istisnai adaylık yolu açmak’ gibi bir yerden tartıştırmaya çalışarak anlattığım realiteyi göz ardı ediyor. Cahil, sen bilmiyorsun ki buna imkân veren Anayasa’nın kendisi. Anayasa’da yazıyor “Cumhurbaşkanlığının ikinci dönemde Meclis seçimlerin yenilenmesi kararı alırsa, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir, bir kez ve son kez aday olabilir.” diyor. Yani “Birden çok defa aday olabilir” demiyor. Bundan sonra tekrar aday olabilir demiyor. Dolayısıyla kimse Cumhurbaşkanı Erdoğan için bir imtiyaz tanımaktan söz etmiyor ki. Bundan sonraki cumhurbaşkanları için de aynı hüküm geçerli, Anayasa böyle. En baştaki sorunuza dönersek, net söylüyorum bu konuyla devletin inisiyatifi arasında asla bir ilişki yok.