Politika

Saray danışmanı Uçum'a göre, yeni sürecin Erdoğan'ın adaylığıyla bir ilgisi yok

Siyasette Öcalan teması sonrası başlayan sürece ilişkin klasik pazar değerlendirmesinde bulunan Saray'ın danışmanı Mehmet Uçum, yeni sürecin yeni anayasa ve Erdoğan'ın yeniden adaylığıyla ilgisi olmadığını öne sürdü: "Erdoğan’a istisnai adaylık imkânı ise 2027 yılının ikinci yarısında gündeme gelebilir"

Abone Ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim'de TBMM'nin açılışında DEM Partililerle tokalaşması ve ardından PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik yinelenen çağrıları ekonomi gündemini de geçerek halen gündemin bir numarasında yer almaya devam ediyor.

Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan ve DEM Parti heyetinin İmralı'da PKK lideri Abdullah Öcalan'a ziyaretiyle devam eden yeni süreçle ilgili gelişmeler ülke gündeminde en üst sıralarda.

DEM Parti TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ve Van Milletvekili Pervin Buldan ile yerine kayyım atanan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ten oluşan heyet, Meclis'te siyasi parti ziyaretlerini tamamladı. HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'la da görüşen heyetin kısa süre içerisinde ikinci kez İmralı Adası'na giderek Öcalan'la görüşmesi de planlanıyor. O ziyaretin ardından da gözler Öcalan'ın çağrısına çevrilecek.

Tüm bu gelişmeler, sürece dair farklı açıklamarı beraberinde getirirken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum da, pazar klasiği haline gelen paylaşımlarında bu hafta, Öcalan ile DEM Parti temasları sonrası başlayan yeni sürece ayırdı.

Saray danışmanı Uçum'a göre, yeni sürecin Erdoğan'ın adaylığıyla bir ilgisi yok

DEM Parti heyetinin Abdullah Öcalan'la İmralı'da yaptığı görüşme ve sonrasında TBMM'de devam eden siyasi parti ziyaretlerinin ardından gelen eleştirilere yanıt veren Uçum, İmralı'da Abdullah Öcalan ile başlatılan yeni sürecin, yeni anayasa ve Erdoğan'ın yeniden adaylığıyla ilgisi olmadığını öne sürdü.

Uçum, Erdoğan'ın “Biz iktidar ve ittifak olarak Terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle ama mutlaka gerçekleştireceğiz" sözünü hatırlattı.

Uçum'dan, “Terörsüz Türkiye hedefi bugünün konusudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a istisnai adaylık imkânı ise 2027 yılının ikinci yarısında gündeme gelebilir. Bu iki konu arasında ne zaman birliği açısından ilişki kurulabilir ne de özellikleri bakımından” yönünde bir açıklama geldi.

Açıklamada, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 'TBMM ve Komisyon' önerisine de eleştiri var. DEM Parti heyeti ile CHP görüşmesinin ardından Özgür Özel, sürecin TBMM çatısı altında yürütülmesi vurgusu yaparken 'şeffaflık, toplumsal mutabakatın sağlanması, şehit ve gazi ailelerini incitecek yaklaşımlardan kaçınılması, sürecin TBMM önderliğinde yürütülmesi, parlamentodaki siyasi partilerin eşit katılımıyla bir komisyon kurulması' taleplerini dile getirmişti.

Uçum, Özel'in önerisine ilişkin "Bunlar işi yokuşa sürmektir. Devlet; terörün eylemine, diline, vesayetine, örgütüne her yerde ve her hal ve şartta son verecektir" dedi.

Uçum'ın pazar yazısı paylaşımı şu şekilde:

TERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE HER HAL VE ŞARTTA ULAŞILACAKTIR!

* Cumhurbaşkanı Erdoğan 6 Ocak Kabine toplantısından sonra net bir mesaj verdi: “Biz iktidar ve ittifak olarak Terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle ama mutlaka gerçekleştireceğiz”.

* Bu mesajda Terörsüz Türkiye hedefine yönelik güvenlik pratiğinin yanında farklı imkânları devreye sokmak için alınan Devlet İnisiyatifi “istismar edilmesin” uyarısı da vardır.

* İlk dikkat çeken; bu yeni aşamayı bir müzakereymiş gibi gösterme çabası, İmralı görüşmesi üzerinden politik şovlara yeltenilmesi ve konuya yeni aktörler katma girişimi oldu. Bunlar tarihi fırsatı tahrip edecek tutumlardır. Burada Devletin açtığı imkânlarla sorumluluk alanlar ve siyasi olarak sorumlu olanlar azami özen göstererek olası zararlandırıcı sonuçların önüne geçmelidir.

'Hukuken eşit vatandaşlık konusunda bir sorunumuz yoktur'

* Yine emperyalist bir proje olan dış Kürt sorununun dili; bağımsızlık, özerklik gibi yeniden piyasaya sürülüyor. Hukuki bağ olan Türk vatandaşlığı etnik kimliğe indirgenerek tartışmaya açılıyor. Tümden ideolojik bir çarpıtma olan ve esasen yapay dış Kürt sorununun iki ulus tezinden türetilen “eşit vatandaşlık” söylemi öne çıkarılıyor.

* Eşit vatandaşlıktan ne kast edildiği ise açıklanmıyor. Tüm bunlar Türkiye’nin bölünmesine giden bir yol yapmaktır. Eşit vatandaşlık etnik ve dinsel kimliğine bakılmaksızın devlete hukuken bağlı herkesin vatandaş olmasıdır. Bizim hukuk sistemimiz vatandaşlığı etnik, dini ya da ırki bir bağ değil hukuki bağ olarak düzenler. Hukuken eşit vatandaşlık konusunda bir sorunumuz yoktur.

* Öte yandan Gazze örneği vererek Devleti ve Halkı kaos, kargaşa ve yıkımla tehdit eden hadsizler ortaya çıktı. Umut hakkı, ev hapsi, af gibi konuları yersiz yere veya başka niyetlerle tartışanlar oldu. Oysa Sayın Bahçeli sadece terörün bitmesi, teröristlerin teslim olması ve terör örgütünün lağvedilmesi şartına bağlı olarak umut hakkı demişti.

'Erdoğan’a istisnai adaylık imkânı ise 2027 yılının ikinci yarısında gündeme gelebilir'

* Konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha aday olmasına bağlayanlar ise tam bir aymazlık içinde. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istisnai adaylığı için anayasal imkân (m.116/3) olmasına rağmen, “bu girişimle adaylıktaki anayasal engeli kaldırmak istiyorlar” şeklinde yalan söyleyip bunda ısrar edenler de var.

* Terörsüz Türkiye hedefi bugünün konusudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a istisnai adaylık imkânı ise 2027 yılının ikinci yarısında gündeme gelebilir. Bu iki konu arasında ne zaman birliği açısından ilişki kurulabilir ne de özellikleri bakımından.

* Konuyu yeni anayasaya bağlayanlar da var. Oysa yeni anayasa olmasa da Terörsüz Türkiye hedefinden vazgeçilmez. Yeni anayasa olursa ilk dört maddeye dokunulmayacağı, Türk Milleti ve Türk Vatandaşlığı isimlerinden vazgeçilmeyeceği defalarca ifade edildi. Elbette Cumhuriyetin kazanımları ve demokratik birikim korunacaktır. Bunlara zarar vermeye hiç kimsenin gücü yetmez. Bunların güvencesi Türk Milletidir.

'Terörün sona ermesine yönelik Devlet İnisiyatifi çok net'

* Tabi ki geniş mutabakatla yapılacak bir yeni anayasa ile demokrasinin, sosyal adaletin, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi mümkündür. Bu beklenti meşrudur. Ancak yeni anayasa Terörsüz Türkiye hedefinin doğrudan bir unsuru değildir.

* Özetle, terörün sona ermesine yönelik Devlet İnisiyatifi çok nettir: Terör her anlamda ve her mecrada devamlı surette sonlandırılacaktır. Bunun hiçbir farklı konuyla ilişkisi yoktur. Bunun için bir müzakere ve pazarlık söz konusu değildir. Terörü sona erdirmek için mutabakat aramak, komisyon kurmak, yasama yetkisine atıf yapmak abestir. Bunlar işi yokuşa sürmektir. Devlet; terörün eylemine, diline, vesayetine, örgütüne her yerde ve her hal ve şartta son verecektir.

* Devlet, Terörsüz Türkiye hedefine direnenlere ve bunu sabote etmeye çalışanlara fırsat tanımayacaktır. Türklerin ve Kürtlerin kardeşliğini ve birliğini kırk yıldır enfekte etmeye çalışan terör tamamen sona erecek, enfeksiyon kökten yok edilecektir.

* Devlet bu hedefe giderken açtığı imkânlara rağmen “tercihini terörden ve şiddetten yana kullananları silahlarıyla birlikte toprağa gömecektir.” Sonuçta; “kardeşlik, birlik ve huzur kazanacaktır”.