Şanghay fotoğrafı ile gurur duyduk mu?

Abone Ol
Hükümet iktidara geldiği günden bu yana herhangi bir taraf ile “normal sınırlar içinde” bir ilişki geliştiremedi. Haliyle dış politikada sürekli “teslimiyet” ya da “düşmanlık” kültürü üzerinden hareket ediyor.

Loading...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısına katılımı sırasında verdiği bir fotoğraf, hükümete yakın bazı gazeteciler tarafından gurur duyulması gereken bir fotoğraf olarak lanse edildi. Fotoğraf çok şey anlatıyor. Özellikle son yıllarda hükümetin dış politikada yaşadığı savrulmaların, başarısızlıkların özeti. Bu fotoğraf Türkiye’nin çok alternatifli dış ilişkiler geliştirebilmesinin sonucu mu yoksa girdiğimiz labirentin yarattığı bir zorunluluğun sonucu mu? Batı’nın ekonomik, askeri, siyasal hegemonyasını daha da yayma politikalarına karşı çıkılması anlaşılabilir bir durum ancak bu yapılırken neredeyse hiç “özenilecek yanları” bulunmayan siyasal yönetimlerin olduğu ülkeleri kutsayacak bir ilişki geliştirmek ne kadar mantıklı? Şanghay İşbirliği Örgütü ülkeleri gerçekten herhangi birimizin yaşamak isteyeceği ülkeler mi? Erdoğan için öyle olmalı ve muhtemelen kendisini Doğu’da “daha rahat” hissediyor. Çünkü Batı ile ilişki geliştiremiyor, oralara yabancı, bu yabancılığın sonucu olarak da Doğu’yu tercih ediyor, Türkiye’yi her geçen gün biraz daha Doğu’ya angaje ediyor. “Yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye bu dünyada yerini almak istiyor” olabilir ama mesela dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan 4 milyar insanın yaşadığı ŞİÖ üyesi ve müstakbel üye ülkelerdeki yaşam standartlarına baktığımız zaman bu ülkelerin kaçı ideal? Yine bu ülkeler arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 7 trilyon Dolar ve büyük yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin olduğu coğrafyalardalar ancak bu zenginliklerin halka yansıma oranı ne? Bu ülkelerin demokrasi karneleri neden hep “zayıf” notlarla dolu? Batı’nın hegemonyasını güçlendirmek için attığı adımlar ve bu adımlara karşı verilen mücadele bu ülkelerde demokrasinin katledilmesini meşrulaştırıyor mu? İran’da daha birkaç gün önce genç bir kadın “başörtüsünü gerektiği gibi takmadığı” gerekçesi ile gözaltına alındığı sırada uğradığı şiddet sonucunda hayatını kaybetti. İşkenceye zaten insanlık suçu ama bir insanın gerektiği şekilde giyinmediği gerekçesi ile gözaltına alınmak istenmesi aşaması dahi büyük bir suç değil mi? Biz de konserlerin, festivallerin yasaklanması kararları, birilerinin kadınların nasıl giyinmesi gerektiğini anlatan videolarından sonra bu türden manzaralarla karşılaşacak mıyız? Aynı zirvenin ağır isimlerinden 1,4 milyarlık nüfusa sahip dev Hindistan’ın başbakanı Narendra Modi 2019’da Türkiye ziyaretini iptal etmişti. Nedeni Erdoğan’ın BM’de yaptığı bir konuşmada Keşmir sorunu nedeniyle dönemin Pakistan’a tam destek vermesi ve Hindistan’ı suçlaması değil mi? Erdoğan bu konuşmanın dışında dönemin Pakistan Başbakanı İmran Han’a destek telefonu açmadı mı? Fotoğrafta yer alan isimlerden olan Şahbaz Şerif, İmran Han’ın “darbe” olarak nitelendirdiği bir parlamento hamlesi ile Han’ı devirmedi mi? ŞİÖ’nün ana aktörlerinden biri Çin. Erdoğan zirve temasları sırasında Çin Devlet Başkanı ile de görüştü. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 2019’da Çin’in Uygur Türkleri politikasını eleştirmiş ve Çin’den ciddi bir tepki açıklaması yapılmamış mıydı? Sahi ne oldu Uygur Türkleri konusu? Dışişleri Bakanı ve dönemin bakanlık sözcüsünün açıklamaları gerçeği yansıtmıyor muydu yoksa mesela zirve sırasında gerçekleşen Erdoğan – Xi görüşmesinde konu ele alındı mı? Erdoğan Çin’in Uygur Türkleri politikasından memnun mu? Daha düne kadar kavgalı olduğumuz ancak ekonomik beklentiler ile ilişkileri yeniden normalleştirmeye çalıştığımız BAE, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkeler ile sorunların hangisini çözdük ya da bu ülkelerde yaşananlara tepki verirken neden şimdilerde “susmayı” tercih ediyoruz? Dün yanılıyorduk ve bugün gerçeği anlamaya mı başladık? Örnekler ve sorular çoğaltılabilir. Belli ki “önceden gelip koltukları kapanlar” olmuş ve Erdoğan ile Aliyev’e sandalye düşmüş. Buna rağmen fotoğrafın çekildiği açının ortaya çıkardığı manzaradan çok büyük başarı hikayesi yaratılabilir mi? “Dünya lideri” efsanesi sadece Doğu için mi geçerli? Batı cephesinde durumumuz nedir? Güçlü ve büyük bir ülke olan Türkiye iki taraf ile de ekonomik, siyasal, kültürel ilişki geliştiremez miydi? Bu fotoğrafın benzeri bir Batı başkentinde de verilemez miydi? Elbette! Ancak hükümet iktidara geldiği günden bu yana herhangi bir taraf ile “normal sınırlar içinde” bir ilişki geliştiremedi. Haliyle dış politikada sürekli “teslimiyet” ya da “düşmanlık” kültürü üzerinden hareket ediyor. Ekonomik ve diplomatik sorunların getirdiği zorunluluklar ise halkla ilişkiler çalışmalarını “gazetecilik” diye yutturmaya çalışan hükümet yanlıları tarafından efsaneleştiriliyor. “Zirvede bütün gözler başbakanımızın üzerindeydi” başlığını atan Pakistan basını kıskanmış mıdır?