Loading...
SADAT, milletin sesi mitingi ve bekleyiş
CHP’nin mitingde ne yoktu derseniz, sömürüye karşı çözüm önerisi yoktu. Neoliberalizme hayır ama liberalizme evet. NATO’ya karşı da bir çift söz yoktu. Yine cemaatlere, vakıflara, “laik, bağımsız bir cumhuriyette işiniz yok” diye bir söz de duyulmadı.
Geçen haftaki yazımda NATO’nun yürüttüğü kimi faaliyetlere değinmiştim. Ülkelerin iç işlerine müdahale için üsler kurup, bununla da yetinmeyip bazen dernek bazen de vakıf olarak kurdurulan, iktidarın elinin altında tuttuğu, desteklediği ihtiyaç halinde sahaya sürdüğü bu yapılar yeni keşfedilmedi. Ticari ilişkileri altında yatan gerçekleri değiştirmez. Türkiye’de Kılıçdaroğlu’nun sadece birisini işaret etmesi yalnız oldukları anlamına da gelmiyor.
SADAT: ”Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. veya SADAT A.Ş., Türkiye merkezli bir askeri danışmanlık şirketidir.”
Şirketin ticari faaliyet alanının talep doğrultusunda savunma hizmeti vermesi, aynı zamanda kurucularının TSK’dan emekli askerlerden oluşması, iktidara yakın olmaları, akılda doğal olarak kimi soru işaretleri yaratıyor. İç siyasete müdahale hazırlığı içerisinde oldukları iddiası, muhalefetin seçimlerin meşruluğuna zeval getirmemek için önceden uyarılarda bulunması, ifşa edilmesi açısından birazcık öneme sahip.
Ancak SADAT başkanını muhalefetin önemli kanallarından olan HALK TV’ye çıkartılıp iddiaları cevaplamasına izin verilmesi, demokratlık savunusuyla açıklanamaz. Çıkıp evet biz iddia edildiği gibi bir örgütüz, seçimleri manipüle edeceğiz, açıklaması beklenmiyordu sanırım. Ancak açıkça İslami kurallara göre bir devlet istediklerini söylemesi aslında malumun ilanı gibiydi. Türkiye’nin merkezinde olduğu İslami devletler birliği hedefliyorlarmış. Sanki yıl sonu kar oranı beklentisi açıklar gibi rahat bir şekilde söylüyor.
İktidarın siyasi hedefi ile uyumlu bir açıklama. Ancak iktidar bunu gerçekleştiremiyor. Çünkü büyük bir direnç var. Bu direnç laikliği savunanların ayak diretmesi, bazen de bir araya gelip milyonlarca kişinin aynı anda direnişe geçmesinin sayesinde. Haziran direnişinin temelini bu karşı duruş oluşturmaktadır. İktidarın hala bu halk hareketiyle uğraşmasının nedeni enkaza çevirdiği Cumhuriyetin yerine yenisini kuramıyor olmasından kaynaklanıyor.
Evet, AKP iktidarından yılmış büyük bir halk kesimi var. Yaşadığımız ekonomik kriz bu yılgınlığı derinleştiriyor. Muhalefet ise çıkışın seçimlerde olduğunda ısrarcı. Milyonların hassasiyeti olan laikliğin gündemlerinde olmadan girilecek bir seçimden gerçekten bir umut beklenilmesi isteniyor. Yine on binlerce sermaye grubunun sömürüsü altındaki milyonlarca emekçinin karşısına 5’li çete dedikleri sermayedarları çıkartıp diğer sermaye gruplarına sükun geçmeleri iktidar ile bu konuda da çok farklı bir yerde durmadıklarının gösteriyor.
CHP’nin İstanbul’da gerçekleştirdiği mitingde ne yoktu derseniz işte yukarıda söylediğim sömürüye karşı bir çözüm önerisi yoktu. Neoliberalizme hayır ama liberalizme evet sömürüye karşı bir çözüm sunmuyor. NATO’ya karşı da herhangi bir çift söz yoktu. Yine cemaatlere, vakıflara, sizi kapatacağız; Laik, bağımsız bir cumhuriyette sizin işiniz yok diye bir söz de duyulmadı.
Kürsüdeki ses ile meydanda toplanan on binlerin sesi ayrıydı. Kürsü aman ha sizin siyaset ile ilişiğiniz seçmenlik dışına çıkar ise iktidar sizi zor ile bastırır hatırlatmasının devamıydı. Meydanın sesi ise sabır taşı çatladı ha çatlayacaktı. Kürsünün beklentisi halkın bekleyişi, meydanın beklentisi ise ilk olarak yoksulluktan kurtulmak.
Halkın sabrı kürsünün beklentisini karşılar mı hep birlikte göreceğiz.