Politika

Saadet Partisi'nden DEM Parti açıklaması

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan "DEM Parti’nin süreçle ilgili bilgi vermesini değerli buluyoruz. Ancak sürecin MHP tarafından basın üzerinden DEM Parti tarafından yüz yüze yürütülmesi kafalarımızda soru işareti oluşturmakta" dedi.

Abone Ol

Saadet-Gelecek grubu, 2025 yılının ilk grup toplantısını yaptı. Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, konuşmasına Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası ve 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü kutlayarak başladı. İktidarı engelliler konusunda politikalar ortaya koymaya davet eden Arıkan, şunları söyledi:

*Bizim değişmeyen bir gündemimiz var, Gazze. Özellikle Suriye’de yaşanan gelişmelerden sonra Gazze’nin gündemden düştüğünü yine popülist söylemlere kurban gittiğini görüyoruz. Önce şununla bir yüzleşelim: Terörist İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırım bugün bütün vahşeti ile devam ediyor. Hastaneler, camiler, okullar, mülteci kampları ve mazlumların evleri hiç durmadan hala bombalanıyor. 2024 yılı boyunca bir arpa boyu yol kat edilemedi. İslam ülkelerinin toplanıp kınama yayınlamaktan başka hiçbir işlevi maalesef olmadı. İktidarın görevi protesto tertip etmek, kola hamburger boykot etmek ve algı yönetmek değil yaşanan soykırımı engellemek için diplomasi yürütmek, İslam ülkelerine önderlik etmek ve caydırıcı kararlar aldırmaktır.”

'İktidar 85 milyon insanımızın hakkını, emeğini, alın terini çaldı'

*Türkiye’nin de bir türlü değişmeyen gündemi, kanayan yarası, ekonomi. İktidarın yönetimdeki keyfi ve iş bilmez politikaları yüzünden hanelerimizden yıllardır mutluluk sesleri değil feryatlar yükseliyor. Nereye giderseniz gidin dünyanın her yerinde zamlar, mevcut enflasyona göre yapılırken, iktidar tarihte ilk kez beklenen enflasyon yani 2025 enflasyon oranlarına göre zam vererek 85 milyon insanımızın hakkını, emeğini, alın terini çaldı. Bu düzen kendilerine 2024 enflasyonu üzerinden zam yapan, emekçiye ise 2025 enflasyonu üzerinden, yani nasıl gerçekleşeceği belli olmayan enflasyon üzerinden zam yapan zalim bir düzendir. Bunun adı zulümdür, bunun adı hak yemektir bunun adı emeği gasp etmektir. Bakınız, kira artışı yüzde 58,51, gıda enflasyonu yüzde 43,5, yeniden değerleme oranı yüzde 43,93, akaryakıt fiyat artışı, yüzde 50, elektrik, doğal gaz zam artışı yüzde 38 olarak gerçekleşti. Fakat maaş zammı bununla doğru orantılı olmadı. Asgari ücrete yüzde 30, emekliye yüzde 15,75, memur ve memur emeklisine yüzde 11,55 zam artışı gerçekleşti. Şu rakamlar, bu tablo ne demek biliyor musunuz? Maaş 22 bin  lira, açlık sınırı 22 bin lira demektir. Dün yine bir tiyatro oynandı ve en düşük emekli maaşı 14 bin 469 lira olarak açıklandı. Bakınız sadece 2008’de yapılan düzenlemeler bile korunsaydı, bugün en düşük emekli maaşı 30 bin TL'nin üzerinde olacaktı. 

'2024’te emeklinin başına gelen, 2025’te ailenin başına gelmez'

*Yoksulluğun, yüksek enflasyonun etkisi sadece ekonomi ile sınırlı değildir. İktidar, bilerek ve isteyerek bozulan ekonomik düzenin, ardından pek çok şeyi de bozdu. Bu bozulma en çok aile kurumunu etkiledi. Bugün aile kurumu büyük bir tehdit altında. Mevcut aileler dağılma tehlikesi ile karşı karşıya iken gençler yeni aile kuramıyor. Şimdi 2025 yılını 'Aile Yılı' ilan ettiler. Çökmek üzere olan aile kurumu bu kararla birlikte tamamen çökecektir. Çünkü iktidar neresi en çok bozulmuşsa, orada iş yapıyormuş gibi görünmeyi sever. 2024 yılını Emekliler Yılı ilan etmişlerdi. Cumhuriyet tarihi boyunca emeklinin bu kadar mağdur olduğu bir yıl olmamıştı. Şimdi sıra aileye geldi. İnşallah 2024’te emeklinin başına gelen, 2025’te ailenin başına gelmez. Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti yaşanmasın. Her yıl yüzlerce kadın cinayete kurban gidiyor. Kadına şiddet olaylarında OECD ülkelerinde 2. sıradayız, bu utançtır. Tarifi mümkün olmayan bir acıdır. Kadına şiddet olaylarını söylerken acı duyuyorum ama bir de çocuğa şiddet var. İktidarın çetelere emanet ettiği sokaklarda ölüm kol geziyor. Sokak ortasında filmlerde bile işlenmeyecek kolaylıkta cinayet işleniyor. En ufak bir gerilimde bıçaklar çekiliyor, silahlar konuşuyor. Çocukken izlediğimiz kovboy filmlerini aratmayan, bu sahneler yaşandıktan sonra tutuklananlar ertesi gün serbest bırakılıyor. Hukuka güvenen, devlete sığınan, emniyet birimlerine şikayet edenler değil, silahına hızlı davrananlar hayatta kalıyor. 

DEM Parti açıklaması

*Pazartesi günü DEM Parti heyeti bizleri ziyaret ettiler. Biz de başlayan bu süreçle ilgili bilgi sahibi olduk. Ancak sürecin hali hazırda MHP tarafından basın üzerinden DEM parti tarafından yüz yüze yürütülmesi kafalarda soru işareti oluşturuyor? Kazanda 20 yıl birlikte kaynatılsalar uyuşmaları mümkün olmayacak bu iki parti nasıl bir araya geldi anlayabilmek çok zor. Devlet bu işin neresinde bileniniz var mı? Neden biz sadece DEM parti tarafından bilgilendiriliyoruz?  Sayın Cumhurbaşkanı neden kaçak güreşiyor? Herkesi isteyerek veya istemeyerek bir araya getiren kim? Kimse kusura bakmasın, biz bu soruları sormak zorundayız. Biz bu süreci dikkatle ve titizlikle takip etmeye devam edeceğiz. Bu süreçte temel bir ilkemiz var çözümün olduğu, milletin menfaatinin olduğu, birkaç kişinin değil herkesin, 85 milyonun kazandığı bütün süreçlerin yanında oluruz. Sürecin en önemli parametresinin şeffaflık olduğuna inanıyoruz. Hangi düzeyde olursa olsun, böyle önemli bir konuda 'kapalı kapı' siyasetini desteklemiyoruz. Sürecin amacının siyasi hesaplar değil, meseleye kalıcı çözüm üretmek olduğu ve tüm tarafların samimiyeti konusunda kamuoyu ikna edilmelidir.