Erdoğan içeride bunca sorun olmasaydı Putin’e belki biraz daha çok para yatırırdı. Ama da İsrail ve Yunanistan açılımları asıl bahsin başkasına yatırıldığına delalet ediyor.Erdoğan içeride bunca sorun olmasaydı Putin’e belki biraz daha çok para yatırırdı. Ama içerisi alev alevken Amerika’yla ters düşmek yapılacak hataların en büyüğü olurdu. Putin’e yönelik nafile öneriler ve tavsiyeler ardı ardına sıralansa da İsrail ve Yunanistan açılımları asıl bahsin başkasına yatırıldığına delalet ediyor. İsrail Amerika demekse Türkiye ile İsrail’in yakınlaşması Amerika’ya doğru yelkenleri şişirmekten başka anlam taşımaz. Bundan sonra daha da sert rüzgarların eseceği ve yelkenlerin daha da dolacağı aşikar. Erdoğan idealindeki Türkiye’yi kurmak için kaynaklarının yetersiz kaldığının farkına varırken bundan sonra Amerika’ya karşı Rus kartı ile ortaya çıkılamayacağını anlamış durumda. Bu anlayışın varacağı nokta Türkiye için fabrika ayarlarına ve demokrasi cephesine dönme anlamına gelir. Demokrasi Erdoğan için otobüstü ve belirli durağa gelince inmekte tereddüt etmemişti. Şimdi o arabaya tekrar binmeden Amerika ile yan yana durulamayacağını anlamak gerekiyor. Bu kolay olmasa da imkansız değil…! Bahçeli’nin Rusya-Ukrayna görüşmesini gölgelediği gerekçesiyle Kılıçdaroğlu’na sarmasında da bu demokrasi korkusu rol aldı. Bahçeli için en iyi senaryo batı değerleri ile Türkiye’nin arasında hiçbir zaman alışverişin artmaması. Bunun için Türkiye’nin arafta durması ve belirsizliğin devamı gerekiyor. Kurt dumanı ve dumanlı havayı seviyor. Türkiye AKP’nin kendisini demokrasiden kopararak MHP ile kurduğu ittifakın sürdürülemezliğinden kurtulmaya mecbur. Bunun için artık ok yaydan çıktı. Geri dönülemeyen süreçler başladı. Putin’siz dünya daha barışçıl olacak ve bu dünyada artık demokrasiye araç gözüyle bakanlar için işler hiç kolay olmayacak.
Rusya’sız olmaz ama Putin’siz olur
Rusya hiçbir zaman kazanamayacağı bir savaşa girdi. Sovyetler Birliği’ni de Rus İmparatorluğu’nu da yeniden kuramayacak. Onların yayılmacılık çağı çoktan bitti. Putin’in kendi ülkesine zarar vermeden bu süreçten çıkmasının yolu yok.
Erdoğan’ın İsrail yıldızıyla da yıldızının barışmasından sonra artık konu ilelebet kapandı.
Yakında Ayasofya’yı tekrar müze olarak görürsek şaşırmayalım.
İç politikanın benzini bitmedi, bildiğin yok oldu.
Türkiye’de trafik sorunu neredeyse külliyen çözülme aşamasına geldi.
Bütün bunları neye borçluyuz..?
Ukrayna’nın çanına ot tıkama misyonunu benimsemiş Putin’e mi? Kısmen evet... Ama sadece kısmen.
Türkiye ekonomisinin can çekişmesine sebep olan çarpma işleminin bir tarafında dünyadaki krizler varsa, diğer tarafında da ekonominin kurallarını hiçe saymak vardır.
Fakat Erdoğan’ın farkına vardığı gerçeklik en az Aybar fırtınası kadar sert. Ortada ağır bir fatura var ve ödemesi gerekenin kim olduğu belli.
Bu kaostan çıkış için gözler “bu zamana kadar ne yaptıysan tersini yap” isimli kitabın sayfalarına kaymış durumda.
Öncelikle kısa bir durum değerlendirmesi yapalım…
Bir ayı ile dans ettiğinizde ayı istemediği sürece dans bitmez. Dünya Rusya’nın ancak bir ayının yapabileceği kabalıktaki hamlesinin neticeleri konusunda belirsizlik içinde. Bir tarafta küçük çaplı bir nükleer savaş tehditine varan çatışma riski var. Çatışma bittiğindeyse durum daha parlak değil. Ukrayna’nın kaybedeceği kesin olsa da kazanan Rusya olabilecek mi? Rusya’nın kaybetmeyeceği kesin olsa da kazanan kim olacak?
Kazananın ve kaybedenin belirsizliği durumun özeti aslında.
Rusya kazansa da mağlup, Ukrayna kaybetse de galip.
Kimse ülkesini bir başka ülkeye bırakıp gitmez.
Rusya bu açıdan Gürcistan’da gösterdiği sıçramayı yapamayacağını öğrenecek.
Üstelik Kırım gibi kompakt bir bölgeden de söz etmiyoruz.
Kocaman bir ülke var karşınızda.
Evet Gürcistan bir örnek olabilir ama orada Rusya’nın en azından kendi alanına müdahale söz konusuydu.
Ukrayna; ne Gürcistan, ne de Kırım…
Putin tabii ki dünyanın en kudretli çekirgesi ama sıçrayabileceği sayı 3 değil.
Hiçbir çekirge 2’den fazla sıçrayamaz.
Putin Ukrayna’ya girerek Westphalia sistemine ihanet etti. Bu ihanet hiçbir egemen devlet için kabul edilebilir değildir. Orta Asya cumhuriyetleri Rusya yörüngesinde oldukları için bu kategoriye girmez. Belarus ise taammüden bu yörüngeye kendini yerleştirdi.
Ukrayna’nın hiçbir parametresi bunlara uymuyor…
Rusya hiçbir zaman kazanamayacağı bir savaşa girdi. Sovyetler Birliği’ni de Rus İmparatorluğu’nu da yeniden kuramayacak. Rus steplerinin enginliğinde bu iki tarihsel devin bakiyesi ne denli önem taşırsa taşısın, yayılmacılık çağı çoktan bitti.
Devrimler çağı tarih oldu.
Putin’in kendi ülkesine zarar vermeden bu süreçten çıkmasının pek bir yolu yok…
Rusya’sız bir dünya mümkün olmasa da Putin’siz bir dünya gayet mümkün.
Fakat ayı ile dans ancak ayı istediği zaman biter dedik.