Loading...
Bazı Rus uzmanlara ve akademisyenlere göre, muhalefetin seçilmesi durumunda Türkiye’nin tamamen Batı yanlısı bir dış politika izleyeceği ve Rusya’nın Türk dış politikasındaki ağırlığını kaybedeceği varsayılıyor.Rusya’daki Svobodnaya Pressa’da ‘‘Erdoğan’ın zaferi Moskova için kazançlı mı?’’ başlıklı yazıda şu ifadeler yer alıyor: ‘‘Nedense Rusya'da pek çok kişi Erdoğan’ın zaferinin Kremlin için faydalı olacağına inanıyor. Ancak bu o kadar da net değil. Washington ile Moskova arasında denge kurması, Türkiye'nin dünyadaki nüfuzunu genişletmeyi sağlıyor. Askeri ve siyasi gücün büyümesi ise Ankara'nın Karadeniz'de, Güney Kafkasya’da ve Orta Asya'da etkisini güçlendirecektir. Moskova'nın geleneksel olarak kendi etki alanı olarak gördüğü eski Sovyet Birliği coğrafyasındaki Türk nüfuzunun genişlemesi Erdoğan'ın eseri. Türkiye'de muhalefetin bağımsız bir dış politika oluşturma konusunda bu kadar net bir programı yok.’’ Bu yazıda, Erdoğan’ın seçilmesiyle Türkiye’nin Rusya’nın ‘arka bahçesi’ olarak gördüğü alanda etkisi artarken, muhalefetin dış politika ajandası olmadığı için bu alana çok fazla girmeyeceği ve Rusya’yı bu coğrafyada rahatsız etmeyeceği ima ediliyor. Bu noktada muhalefetin, daha doğrusu Millet İttifakı’nın temel sorunu bir dış politika ajandasının olmaması ve kendini Rusya’ya anlatma çabasına girmemesi. Millet İttifakı’nın Türk-Rus ilişkilerine ve Ukrayna sorununa dair net bir bakışı yok. Bazı Rus uzmanlara ve akademisyenlere göre, muhalefetin seçilmesi durumunda Türkiye’nin tamamen Batı yanlısı bir dış politika izleyeceği ve Rusya’nın Türk dış politikasındaki ağırlığını kaybedeceği varsayılıyor. Vzglyad gazetesindeki, ‘‘Erdoğan’ın çöküşü Rusya’nın çıkarlarını tehdit ediyor’’ başlıklı yazıda ‘‘muhalefet iktidara gelirse Türkiye, Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırım rejimine katılacak’’ denilmekte. Türkiye’deki muhalefet açısından diğer bir sorun ise Millet İttifakı’nın adayının henüz belli olmaması. Bu da Türkiye’deki muhaliflerin ve muhalefetin adayının Rus kamuoyunda tartışılmasının önüne geçiyor. Rus medyasında Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener potansiyel adaylar olarak zaman zaman tartışılmakta. Bu adayların şansı ve Türkiye’deki anketlerin ne gösterdiği de Rus medyasında yer almakta. Aralık ayındaki mahkemenin Ekrem İmamoğlu ile ilgili kararı Rus medyasında geniş çaplı haber konusu oldu. Özellikle bu karardan sonra İmamoğlu diğer potansiyel adaylara göre Rus medyasında daha fazla bilinen bir isim oldu. Fakat muhalefetin adayı henüz belli olmadığı için Rus medyasında Türkiye’deki muhalif aktörler çok bilinmiyor. Rus medyasında ekonomik sorunların ve depremin Erdoğan’ın işini zorlaştırdığına dair yorumlar da bulunuyor. Öte yandan dünyadaki kriz durumundan, özellikle Ukrayna krizinden Erdoğan’ın fayda sağladığını iddia eden görüşler de var. Svobodnaya Pressa’da çıkan yazıda şöyle deniliyor: ‘‘Dünyadaki kriz Türkiye içinde Erdoğan'ın işine geliyor. Askeri ve siyasi istikrarsızlık koşullarında, vatandaş sert ve buyurgan bir lider ve çocuklarını dış tehditlerden koruyabilen bir baba görmek istiyor. Erdoğan bu oyunu muhalefetten daha iyi oynuyor.’’ Sonuç olarak, Rus kamuoyunda Türkiye’deki seçimlere dair farklı görüşler bulunmakta. Fakat ortak kanı Türkiye’deki seçimleri ekonomik durumun belirleyeceği yönünde. Öte yandan Kremlin’in Türkiye’deki seçimlerle ilgili tutumunu belirten herhangi bir açıklaması şu ana kadar olmadı. Fakat Putin ile Erdoğan arasındaki 20 yıllık ilişki, Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin Rusya karşıtı yaptırımlara katılmaması, Rusya’nın Türkiye’nin doğalgaz borcunu ertelemesi, Moskova’nın arabuluculuğunda Erdoğan ile Esad arasındaki normalleşme sürecinin başlaması, Türkiye’deki muhalefetin çok aktörlü olması ve Batıcı politika izleme ihtimalinin yüksek olması, Erdoğan’ın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği meselesinde olduğu gibi zaman zaman Batı ile ayrılıklar yaşaması gibi faktörler ele alındığında Türkiye’de Erdoğan’ın seçilmesinin Kremlin açısından daha olumlu olacağı sonucuna varabiliriz.