Spor

Rüştü Reçber'den Terim'e eleştiri: İmparator aynaya bak

Abone Ol
3- SUÇ TEKNİK Mİ DEĞİL Mİ? BU futbolcuları teknik olarak değil de, bilmediğimiz bir suçtan almadığınızı ima etmiştiniz. Yine o canlı yayında Sayın Demirören ise, herhangi bir disiplin sorunu olmadığının; Arda ve arkadaşlarının sadece teknik gerekçelerle kadroya alınmadığının, sizin tarafınızdan söylendiğini açıkladı. (Gerçi bu söylem, son basın toplantısında lafı çevirme adına işinize yaramadı değil!) 4- RİEKERİNK RAHAT OLSUN MU? “Riekerink’in için rahat olsun. Ben bir hoca görevdeyken orayla asla görüşmem” dediniz. Şu an yeri değil, fakat ben bunun böyle olmadığını da çok iyi biliyorum; geçmişte yaptıklarınızdan!" 5- BEN HEP EŞOFMANLIYDIM İLİKLEYECEK CEKETİM OLMADI! - BASIN toplantınızda sizi eleştirenlere (bir elin parmağını geçmez bunlar) bir gönderme yaptınız. Eleştirenlerden biri de ben olduğum için üzerime alındım. (Hocam yine, “Kimsenin ismini vermedim, niye üzerine alındın” diyebilirsiniz. Basın toplantısında Arda’nın ismini de hiç anmadığınızı söylediniz. Evet, siz adını vermeseniz de o kişinin Arda olduğu bizzat sizin Arda ile telefonda konuştuğunuzu açıklamanızla teyit edildi. Yani isim verseniz de kimi kast ettiğiniz anlaşılıyor ve ben de üzerime alınıyorum.) - Dolayısıyla cevap hakkına sahibim. ‘Hoca-öğrenci’ olarak milli takımlarda birlikte çalıştık. Ben hep eşofmanlıydım. Üzerimde ilikleyecek bir ceketim yoktu!. Ama dışarıda karşılaştığımızda sadece siz değil, benden ayca büyük olanlara karşı da ceketimi her zaman ilikledim. Çünkü bana bunu ailem ve Anadolu öğretmiştir. 6- MAKAM PEŞİNDE OLSAM İSTİFA EDİP GİTMEZDİM HİÇBİR zaman makam peşinde koşmadım. Birilerine pozisyon hazırlama çabasına da girişmedim. Hatırlarsanız, siz Milli Takım’a hoca olduğunuzda ben tüm Milli Takımlardan Sorumlu Genel Koordinatör’düm. Makamın şaşasına kapılsaydım, oradan istifa ederek, ceketimi alıp çıkmazdım. Bugün de birilerine pozisyon hazırlamak için uğraşmıyorum. Yani hocam, topu yine taca atıyorsunuz! Tüm yukarıda yazdıklarımı hem bir hatırlatma hem de bilgi amacıyla Türk halkına tekrardan sunuyorum. Sevgili hocam.. Türk halkı sevmeyi de affetmeyi de mağdurun yanında olmayı da bilir. Tahammül edemediği tek şey vardır: Aldatılmak! Cumartesi akşamı siz Türk halkının bireylerine alzheimer'lı muamelesi yaptınız. İki ay önce söylediklerinizi insanların unuttuğunu sandınız. Oysa unutan sadece sizsiniz! Rüştü Reçber yazısının son bölümünde ise 'kral çıplak' hikayesine atıfta bulundu: Hocam bir hikaye vardır. Siz de bilirsiniz; çok meşhurdur çünkü: İmparatorun biri, dünyada eşi benzeri olmayan bir elbise ister. İmparatorluğun her yerinden terziler gelip, elbiselerini sunar, fakat imparator hiçbirini beğenmez. Derken bir gün, bir başka terzi çıkagelir ve “Size muhtaşem bir elbise diktim imparatorum” der. İmparator, şaşkınlıkla bakar ve “Hani, elbise nerede” diye sorar. Terzi de bunun üzerine, “Burada efendim. Bu elbiseyi sadece çok akıllı insanlar görür” diye cevap verir. İmparator, çaresiz, “Muhteşem bir elbiseymiş. Hadi bana giydir” der. Terzi, hemen imparatoru soyar ve olmayan elbiseyi varmış gibi ona giydirir! ‘Muhteşem elbisesi’yle sokağa çıkan imparator, halkını selamlar. Ancak bir müddet sonra insanların kendisine gülmeye başladıklarını görür. Derhal şatosuna döner ve bir aynanın karşısına geçer. Evet, gerçek çırılçıplak karşında durmaktadır: İmparator çıplaktır! Demem odur ki sayın hocam, siz de aynanın karşısına geçip bir bakın...