Proust’tan yasal zemine: Hayatın olağan akışı

Abone Ol
Edebiyatta bilinç akışı hukukun hep var olan bir karinesine ve anlam alanına işarettir: Hayatın Olağan Akışı. Kayıtlara göre, Marcel Proust kitaplarını yatakta uzanarak yazardı; bedeni tamamen neredeyse yatay, kafasıysa yastıklarla yükseltilmiş olarak. Önce defterine uzanabilmek için dirsekleri üzerinde öylece durur ve bir okuma lambasıyla uzun uzun not alırdı. Virginia Woolf, yazın serüvenini günlüklerine yansıtarak, bir çeşit içsel odaklanmayla ilerlerdi. James Joyce zihnin en iyi çalıştığı zaman dediği ikindi vaktini yaratıcılığa ayırırdı. Aynı Proust’un Kayıp Zamanın İzinde’yi yazma ritüeline benzer şekilde Joyce da Ulysses’i her günün rutini içinde yazdı. Joyce, Ulysess’i yedi senede, yazarın hesabıyla yirmi bin saatte, öykülemenin dehasıyla kaleme alarak bitirdi. Faulkner en iyi, sabahları yazıyordu ve en çok kütüphanede yazmayı severdi. Hatta kütüphane kapısının kilidi olmadığı için kapının kulpunu çıkarıp yanına alıyordu. Doğru, edebi eserler gibi edebiyatın hikâyesi de her zaman ilgi çekici! Woolf, günlüğüne 1926 Kış’ında yazıyor: “Her gün Deniz Feneri’nden altı sayfayı yeniden yazıyorum.” Woolf, Deniz Feneri ile Mrs. Daloway’i yazma sürecini karşılaştırıyor ve daktiloda doğaçlamanın ardından dolma kalemle yazdıklarının üzerinden geçmeyi doğru yöntem olarak bulduğunu söylüyor. “Bu da demek olabilir ki, yöntemimi kusursuzlaştırmışım ve onu dilediğim amaç için kullanacağım.” Ekliyor: “Benim kuramım fiilen Olay diye bir şeyin hemen hemen hiç olmaması, ne de zamanın.”
Belli bir hukuksal sonuç için varlığı gerekli olumlu ve olumsuz olayın gerçekleştiği anlaşılan fakat bu hukuksal sonuçla ilgisi olmayan başka bir olaydan çıkarılmasına olanak tanıyan kanun hükümleri, olay karinelerini oluşturuyor.
İşte Woolf’un bu ifadesi, aslında yukarıda yer alan yazarların ortak noktası: Bilinç akışı. Duyguların, düşüncelerin, tahayyüllerin, varsayımların, gözlemlerin, duyuşların bireyin bilincinden dışarıya yansımasını ifade eden, çok boyutlu bir esas ve betimleme içeren bilinç akışı; okuru, bireyin bilincine davet eder, taşır, şahit yazar. Bilinç akışı, dil ve yazıyla, düşünce ve bilincin alanına girmektir.
Edebiyatta bilinç akışı hukukun hep var olan bir karinesine ve anlam alanına işarettir: Hayatın Olağan Akışı.
Belli bir hukuksal sonuç için varlığı gerekli olumlu ve olumsuz olayın gerçekleştiği anlaşılan fakat bu hukuksal sonuçla ilgisi olmayan başka bir olaydan çıkarılmasına olanak tanıyan kanun hükümleri, olay karinelerini oluşturuyor. Literatürden, Yargıtay içtihatlarından yola çıkarak diyebiliriz ki, hayatın olağan akışı kavramına göre hüküm, kendiliğinden olagelen bir anlayış değil. Hayatın olağan akışını ve/veya aykırılığını muhakeme, sosyal ve politik yaşama koşut zihnin gelişimiyle, etkin birikimle geçerli. Doğru karara, ancak şuurlu akıl yürütmeyle, gerçek bilgiyle, hakikatin gücüyle, vicdani merkezle ve yargı yetisiyle varılabilir. EKONOMİDE KARAR GÜNLERİ VE YASAL ZEMİN Hayatın olağan akışında bir haftada yükselen, bir gecede düşen döviz kuru gerçeği, şeffaflık içermiyor ve izah gerektiriyor. Söz konusu izahın kayda değer bir ciddiyet, kişiler, kurumlar, rakamlar ve bu rakamların hakkaniyet lehine yorumu üzerine kurulu olması önemli. Öte yandan, Türkiye'de uygulamaya konulan yeni ekonomi modelinde, para ve maliye politikalarının eşgüdümüyle tüm araçların etkin kullanımı hedeflenirken, açıklanan "Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat" ürününde detayların belli olmasının yasal zemini görülüyor ki hazır değil. Bununla birlikte, yasal zeminin tam anlamıyla inşa edilmemiş olması da zamanın nehrinde olağan akışa aykırılığın bir parçası olarak tasvir edilebilir.
Hayatın olağan akışında bir haftada yükselen, bir gecede düşen döviz kuru gerçeği, izah gerektiriyor. Söz konusu izahın kayda değer bir ciddiyet, rakamlar ve bu rakamların hakkaniyet lehine yorumu üzerine kurulu olması önemli.
Bir gün, bir hafta, bir idari tasarruflar serisi, Montesquieu’nun yirmi yıl boyunca titizlikle yazdığı eserinden bahisle Kanunların Ruhu Üzerine bir bağlantı adası olabilir. Üstelik bu ada, simgesel bir yaklaşım da taşıyabilir. HERAKLEİTOS’TA AKIŞ Hiçbir kesintiye uğramayan Herakleitos’un tanımladığı akışta, her şey akar ve sürekli değişir. Değişmenin kendisine göre gerçekleştiği yasa, logos. Akışla birlikte bir öngörü daha: Ateş dahi ölçüyle yanar ve ölçüyle söner. Güneş bile… Herakleitos’un bakışı, hayatın olağan akışına olduğu kadar hukuktaki ölçülülüğe de koddur. Anayasa Mahkemesi ölçülülük ilkesini, “Amaç ve araç arasında makul bir ilişkinin bulunmasını, diğer bir deyişle yapılan sınırlamayla sağladığı yarar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereği,” şeklinde tanımlıyor. Hukuk da, ekonomi de, edebiyat da kendini yazılı dilde deliller. Ekonomide karar günlerinin yazılı dildeki nihai şeffaflığı bu yönde bir iradeden değil, tarihsel verilerle saydamlaşacak, kanıtlanacak, diyalektikleşecektir. Herakleitos’ta zaman ve oluş da ilkeli adalete ışık tutuyor. Sağlam, somut, kesin kanıtlar bugünün tavrını ve karakterini netlikle gösterecek.
Hayatın olağan akışında icra makamlarında şeffaflık, veri açıklaması, hukuki korumanın varlığı ve rasyonalite sorumluluğun göstergesi olduğu kadar refahın, bereketin, bolluğun da kapısı!
Nitekim Ronald Dworkin imzalı Hukukun Hükümranlığı’nda, hukuk, hayat, mana mimarisinde güzel pencere: “Topluluğun zenginliği, insanların her durumda her bir tekil eylemlerinin bütün iktisadi sonuçlarını incelemeye mecbur tutulmasıyla değil, hayatın olağan akışı içerisinde ve mevcut ulaşılabilir veriler temelinde faaliyette bulunmalarının teşvik edilmesiyle maksimize edilir.” (Nora Yay, çev: Ertuğrul Uzun, s: 352) Bu bağlamda, hayatın olağan akışında icra makamlarında şeffaflık, veri açıklaması, hukuki korumanın varlığı ve rasyonalite sorumluluğun göstergesi olduğu kadar refahın, bereketin, bolluğun da kapısı! Evrensel hayat ve zamanın ruhu, edebiyata aksedince imgesel anlatım simgesel değere evrilir. Herakleitos’un akışından Woolf’un yazınına, hakkaniyete dayalı yasal zemin gereğinden adalet ve hakikat duygusuna akan gürül gürül bir zaman nehrindeyiz. Evet, hayatın olağan akışında mutluluk ancak adaletle mümkün. 2022 adaletle, mutlulukla, içtenlikle…