Kültür - Sanat - Teknoloji

Pompeii'deki lüks yaşam 'yüzyılda bir görülecek' keşifle ortaya çıktı

Antik Roma kenti Pompeii'de iki bin yıldan uzun süredir volkanik kül tabakasının altında kalmış bir lüks bir ev gün yüzüne çıkarıldı. Arkeologlar bu keşif için 'yüzyılda bir görülür" ifadesini kullanıyor.

Abone Ol

Gün yüzüne çıkarılan lüks banyonun, antik kentte keşfedilen en büyük banyo olabileceği düşünülüyor.

Pompeii Arkeoloji Parkı yöneticisi Dr. Gabriel Zuchtriegel, zengin bir kişiye ait olan evdeki banyo kompleksinin "hamam gibi" olduğunu söyledi.

Komplekste, sıcak, ılık ve soğuk odalar, özel sanat eserleri ve büyük bir havuz bulunuyor. Adeta bir kaplıca tesisine benzeyen banyo, iki yıl süren kapsamlı bir kazı ile ortaya çıkarılan büyük bir evin tam ortasında yer alıyor.

Pompeii kentinin tamamen gün yüzüne çıkarılan bir bölümünde çamaşırhane, fırın ve banyonun bulunduğu büyük ev bulunuyor.

Bu yapıların çok varlıklı bir kişiye ait olabileceği düşünülüyor. Bu kişi, nüfuzlu Pompeiili siyasetçi Aulus Rustius Verus olabilir.

Dr. Zuchtriegel'a göre keşfedilen banyo Verus'un yaşadığı toplumdaki statüsünü de bir kez daha teyit etmiş oldu.

Zuchtriegel, "Özel banyo tesisi bulunan az sayıda ev var, yani bu gerçekten zenginlerin de en zenginlerine ayrılan bir özellikti" diyerek keşfin önemine işaret ediyor:

"Ve bu banyo gerçekten çok büyük. Muhtemelen Pompeii'deki evlerin arasındaki en büyük banyo."

Verus'un banyosunu kullanma şansı elde eden kişiler üstlerini özel bir alanda değiştiriyordu. Bu oda, parlak kırmızı duvarlara ve Roma İmparatorluğu'nun dört bir köşesinden geometrik mermerlerle kaplı mozaik bir zemine sahipti.

Evde bulunan iki iskeletin analizi de, M.S. 79 yılında Vezüv Yanardağı patladığında, Pompeii sakinlerinin yaşadığı dehşeti gösteriyor. Vücutlardan biri 35 ila 50 yaşında, elinde sıkı sıkı mücevher ve metal paralar tutan bir kadına ait. Diğeri ise 20'li yaşlarının başında, ya da ergenlik çağının sonunda bir erkeğe ait.

Kadınla erkek kendilerini küçük bir odada korumaya alsa da aşırı yüksek sıcaklıkta, volkanik gaz ve külden oluşan piroklastik akıntı tsunamisi şehri kapladığında hayatlarını kaybetmişler.

kadın iskeleti cenin pozisyonunda yatağın üzerinde bulunurken, küçük odanın köşesinde de bir erkeğin vücudu bulundu.

Pompeii arkeologlarından Dr. Sophie Hay "Vezüv'ün piroklastik akıntısı bu odanın hemen dışındaki sokakta akıyordu ve bir duvarın yıkılmasına sebep oldu. Bu erkek de kısaca duvarın altında ezilerek öldü" diye anlatıyor:

"Erkek ölürken kadın hala hayattaymış, travmayı düşünün… Piroklastik akıntı bu odanın geri kalanını doldurdukça da kadın ölmüş."

Erkek iskeletinin analizi bu kişinin kemiklerinde hasar olduğunu, yani bu kişinin düşük sosyal statü sahibi olduğunu, hatta köle olabileceğini gösterdi.

Daha ileri yaşta olmasına rağmen kadının kemikleri ve dişleri iyi durumdaydı.

Dr. Hay, "Kadın muhtemelen toplumun daha üst katmanlarından birine mensuptu. Evin sahibinin eşi olabilir, ya da belki de ev sahibesi ile ilgilenen yardımcı olabilir, bilemiyoruz" diyor.

Odadaki mermer bir sehpanın üzerinde değişik nesneler bulundu: Bardaklar, bronz kadehler ve seramikler. Belki de bu eşyaları patlamanın etkilerinin geçmesini beklemek üzere saklandıkları odaya bu ikili getirmişlerdi.

Ancak kurbanların ellerinde sıkı sıkı tuttukları cisimler, en dikkat çekici olanları. Genç erkek elinde bazı anahtarlar tutarken, yaşı daha büyük olan kadının elinde de altın ve gümüş paralar ile mücevherler bulunuyordu.

Altın paralar adeta yeni gibi parıldarken, takıların arasında da narin altın ve doğal inci küpeler, kolye uçları ve ince işlenmiş yarı değerli taşlar bulunuyor. Russo bunların kişisel eşyalar olduğunu söylüyor.

Russo, "Böyle cisimler bulduğumuzda antik ve modern zamanların arasındaki mesafe kapanıyor" diyor ve devam ediyor:

"Biz de bu patlamada ölen insanların hayatlarının küçük bir kısmına dokunabiliyoruz."