Piyanist Doğaç Bezdüz: "Müziğin insan hayatında kesinlikle olması gerekiyor"
Müzik insan hayatında kesinlikle olması gereken bir şey. Atatürk bunu yapmıştı. “Harika Çocuk Yasası adı altında örneğin İdil Biret yurt dışında eğitim alabildi. İdil Hanım bu bilgisini daha sonra birçok çocukla paylaştı.
Doğaç Bezdüz henüz 22 yaşında ve başarılarından sıkça söz ettiren bir piyanist. Ona genç yetenek demek istemiyorum çünkü sadece yetenek kısmını vurgulayarak çalışmalarını ve verdiği emekleri azımsamak istemiyorum. Onun için müziğin eline doğdu diyebiliriz. Çünkü müzisyen bir aileden geliyor. Doğaç Bezdüz’e merak ettiğim soruları yönelttim.
Ailenizi ve sizi önceden tanıdığım için çok mutluyum. Reyhan Bezdüz’ün keman öğrencisi olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Anneniz Reyhan Bezdüz’ün Mersin Devlet Opera ve Bale orkestra şefliği, babanızın Grammy Ödüllü opera sanatçımız, ablanızın Belçika’da başarılı bir keman virtüözü olması siz de bir “başarısız olma” korkusu yarattı mı?
Ailen kaynaklı değil ama psikolojik olarak özellikle sahnede çalarken böyle şeyleri düşünmemeye çalışıyorum. Tabii insanların beklentileri bu yönde oluyor. Ben başarıyı istikrarlı bir şekilde çalışmaya bağlıyorum. Ben “Doğaç” ben bir bireyim dolayısıyla ben kendimden sorumluyum. Evet onların soyadlarını taşıyorum buna layık olmaya çalışıyorum gerek davranışlarımla gerek sahne performansımla… İnsanların düşüncelerinden çok nasıl çaldığıma odaklanıyorum. Belki daha küçükken yaratıyordu ama şu an değil. Ablam ve bana kattığı çok güzel şeyler de var. Özellikle küçükken babamın Türkiye’de konserleri olunca hazırlık sürecine şahit olmak bize çok güzel tecrübeler kazandırdı.
Hep “yeteneği varsa bu yönde ilerlesin” denir. Sizce yetenek mi daha önemli yoksa çalışmak mı?
Ben buna yakın zamanda okçuluk alanında altın madalya almış Mete Gazoz’un cevabıyla cevap vermek istiyorum. “Yetenek sizi normal insanların üstüne çıkarır, çalışmak da sizi yetenekli insanların üstüne çıkarır” diyor. Küçük yaşlarda müziğin içerisinde olmam bana çok şey kattı ama zararı da oldu çünkü “Nasıl olsa yaparım” yanılgısına düşebiliyor insan. Ama bu öyle bir şey değil çünkü sürekli çalışmayı gerektiriyor. Tüm bunlardan daha önemlisi iyi bir öğretmeninin olması. Nasıl başladığın, nasıl öğrendiğin çok önemli. Kendi alanım için söyleyecek olursam konserler verip sahne korkusunu yenmek de başarının en önemli adımlarından birisi.
Peki yetenekleri doğrultusunda yönlendirme konusunda ne düşünüyorsunuz?
Rus piyanistleri çok beğeniyorum. Sadece piyanist değil diğer enstrümantaller için de geçerli bu durum. Sanıyorum ki Rusya’da çok küçük yaştan itibaren hangi alanda iyiyse sistem sizi o alana yönlendiriyor. Elbette ekonomik sıkıntılar oralarda da var ama seni işinde en tepeye kadar çıkarıyorlar. Bakınca çok genç yaşta çok başarılı insanlar var. Eğer 3-4 yaşlarında en doğru kişilerle, herhangi bir teknik hata olmadan doğru kişilerle başlarsanız o zaman çok hızlı yol alırsınız. Zaten yapılan en büyük hata da yanlış teknikle çok çalışmak. Önemli olan çok çalışmaktan ziyade doğru şekilde çalışmak diye düşünüyorum.
Ben bir eğitimci olarak size şunu sormak istiyorum. Bizim ülkemizde sanata değer veriliyor mu?
Politikaya girmek istemiyorum ama bunun sebepleri de politik. Ülkede önde olması gereken şeyler çok arka planda bence. Çünkü politikacılar bulundukları yerlerde niye olduklarını bilmiyorlar. Onlar için amaç ülkeyi düzeltmek daha iyi bir noktaya getirmek değil. Birbirleriyle kavga edip ülkeyi kaosa sürüklemek. Spor; sanat ve kültüre göre yine de daha önde ülkemizde çünkü bir fanatizm var ve fanatizm olduğunda o alan daha çok değer görüyor. Aynı şeyi politika için de düşünüyorum Türkiye’de siyasette bir fanatizm söz konusu. İnsanların ego çatışması var bu durumda sanat ve kültür yeterince değer görmüyor.
Peki ne yapılması gerekiyor?
Müzik insan hayatında kesinlikle olması gereken bir şey. Atatürk bunu yapmıştı. “Harika Çocuk Yasası adı altında örneğin İdil Biret yurt dışında eğitim alabildi. İdil Hanım bu bilgisini daha sonra birçok çocukla paylaştı. Ama şu an gençler ve çocuklar yeterince desteklenmiyor. Yine Rusya’dan örnek vereceğim Chopin yarışmasına katılan 17 yaşındaki kız için insanlar “17 yaşında nasıl?” dediler. Fakat bunun öncesi var. O kızın 4 yaşında nasıl başladığını 12-13 yaşında en zor eserleri nasıl çaldığını, sahneye sürekli çıkarıldığını konuşmuyorlar. İnsan neden-sonuç ilişkisini kuramıyorlar. Sonuca odaklanıyorlar. Bence büyük sanatçılar da gençleri ve çocuklar desteklemiyorlar. Bence Türkiye’de konservatuvarlar da yeterli değil. Alanında birçok öğretmen yeterince iyi değil. Konservatuvarda öğretmen olmak için insanlar tez yazmaya o kadar çok vakit ayırıyorlar ki kendi çalışmaları gereken alanı geri plana atıyorlar. Sistem aslında en başından yanlış biz Güzel Sanatlar Lisesinden çıkan birini alıp üniversite sınavına sokup müzikteki yeterliliğini ölçüyoruz. İnsanları kendi alanlarından sınamak gerektiğini düşünüyorum.
Bir diğer sorun ise hedef konulmuyor. Örneğin; araba kullanırken amaçsız bir şekilde yola çıkmazsınız. Bu şekilde insanları motive edemezsiniz. Kendi alanım için konuşayım gençleri sahneye çıkarmazsanız çalışma isteği kalmaz. Daha çok desteklenip daha çok sahneye çıkarılmalılar. Bu sadece motivasyon değil aynı zamanda konserlere çıkararak onlara sorumluluk duygusunu da veriyorsunuz.
Sadece konser vermek değil konsere gitmek de çok önemli. Ne kadar kitap okursanız okumanız, algılama hızınız o kadar gelişir. Konsere de ne kadar çok giderseniz anlamanız ve yorumlamanız o kadar gelişir.
Bizdeki eğitim sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sistemde probleme tek taraflı yaklaşılıyor ve sürekli gençler suçlanıyor. Onların özgüvenlerini kıran hocalar suçlanmıyor mesela. Politikacılar da çok suçlu. Onlar bulundukları yeri çıkar için kullandıkları zaman bu en üstten en alta kadar sirayet ediyor. Yolsuzluk da buradan geliyor aslında. İnsan gördüğü şeyi yapıyor. Herkesi demiyorum ama sahne alan kişiler sana diyorlar ki “Şunu yap gel, bunu yap gel, yarışma kazan gel…” peki ben bir soru sorayım ben niye kendi ülkemde ve çıktığım sistemde kendimi kanıtlamak zorundayım ki? Benim yurt dışında çaldığım yerler sizin kurumlarınızdan daha mı değersiz?
Piyano sizce klasik müzik olarak mı kalmalı yoksa modern müziklerle harmanlanabilir mi? Coverlar hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Piyano orkestral bir entrüman o yüzden birçok şeyi yapmak mümkün. Bana kalırsa güzel icra edilen her şey güzeldir. Bence popüler parçaları çalmakta bir sıkıntı yok.
İleride Türkiye’de bakan olsanız sanat anlamında değiştirmek ve yapmak istedikleriniz ne olurdu?
Size şu ana kadar söylediğim her şeyi yapardım. Bilirkişilerle çalışırdım. Konservatuvarda bütün enstrümanlar için alanında en yetkin kişileri bir araya getirirdim. Konserlerde gençlere daha sık yer verilmesini sağlardım. Büyük sanatçıların bildiklerini daha çok kişiye ulaştırması gerekli. Tiyatro ve resme de çok önem verirdim. Bizde resim çok arka planda kalmıştır bunun ön plana çıkarılmasını sağlardım. Kültür Bakanı ya da herhangi bir bakan olabileceğimi sanmıyorum. Çünkü bana kalırsa çok büyük sorumluluk ama olsaydım ilk bunları düzeltmek isterdim.
Benim için çok özel bir röportajdı ve çok önemli noktalara parmak bastınız. Beni kırmadığınız için teşekkür ediyor ve başarılarınızın devamını diliyorum.
Ben teşekkür ediyorum kendinize çok iyi bakın.