Ülke Politikaları Vakfı tarafından 'Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması' paneli düzenlendi.

İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen panelin açılış konuşmalarını Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Doğan Subaşı, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptı.

Özel, şunları kaydetti:

*En zor zamanda en doğru haberi her şartta vermesi gereken Anadolu Ajansı’na haberi kaynağında sansürletmek... Ellerindeki kamu gücüyle, yargıyı var güçleriyle ele geçirmek için ellerinden ne geliyorsa artlarına koymamak. O dönemde taşeronları Fethullahçı Terör Örgütü diye sonradan afişe olacak, yargılanacak, ceza alacak yapıydı. Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk, şike davaları, aklınıza ne geliyorsa hepsini birden… Devrimci karargâh davası diye bir dava vardı mesela. Sabahleyin şöyle dönüp notlara bakarken ‘A bu da vardı’ diyorsunuz. Hepsini bu milletin örneğin en iyi yetişmiş, Atatürkçü subaylarına şahsi namuslarına fuhuş, mesleki namuslarına casusluk lekesi sürecek kadar gözleri dönmüştü. Sonradan öğrenildi ki şimdi o iddianameyi yazanlar Silivri’de. O iddianame yazılırken çatıda olan kişi sıçan gibi yurtdışına kaçtı ama o günkü taşeron vardı. Şimdi biz diyoruz ki ‘FETÖ’vari yöntemler’. Ben de dün bir arkadaşım Parti Meclisi’nde bir değerlendirme yaparken anladım ve utandım kendimden. ‘FETÖ’vari yöntemler kullanıyor’ dedi diye.

*Sanki esas kötülük FETÖ’de, bunlar ondan esinleniyormuş gibi oluyor. Oysa esas kötülük hâlâ burada. İktidarda, başımızda. O günkü alt işveren FETÖ’ydü, bugünkü alt işveren Akın Gürlek. O günkü üstlenici FETÖ’ydü, Zekeriya Öz’dü. Bugünkü üstlenici, taşeron Akın Gürlek. Yarın bu hangi suç örgütü ismiyle anılır, bugün yaptıkları organize kötülük nerelere varıyordur, nerelere uzanıyordur, nereleri kirletiyordur? Hangi maddi ilişkiler çıkacaktır? Bir tarafında silah var mıdır? Bunu tarih gösterecek bize ama emin olun, tekerrür edecek. Çünkü esas kötülük başımızda ve o güç elinde olduğunda kendi korkusunu bastırmanın başka bir yolunu bilmediği için, kendi korkusunu görünmez kılmak için bizi korkutmaya, bizi sindirmeye, bizimle uğraşmaya başlıyor. Bir kere bunu görerek ilerlememiz gerekiyor. Ben bundan sonra dilim sürçmedikçe ‘FETÖ’vari işler yapılıyor’ demeyeceğim. ‘FETÖ’ye yaptırdıklarını şimdi de bunlara yaptırıyor’ diyeceğim. O gün FETÖ yapıyordu, o gün FETÖ ve savcıları bu kadar umarsız, bu kadar gözü dönmüş, bu kadar talimat almaktan utanmayan şekilde.

Ünal Karaman İYİ Parti'den istifa etti Ünal Karaman İYİ Parti'den istifa etti

'Heybeden kendi turplarını çıkarmadı'

*Başka başka turplar heybede vardı, gereğini yapınca heybeden kendi turplarını çıkarmadı. Şimdi bize Beşiktaş’a, Rıza Başkan’a sabahın 04.00’ünde annesini korkudan öldürürcesine hasta babasının evine baskın yaparak alıyorsun, getiriyorsun. 23 yıl ceza almış önceki Osmaniye Belediye Başkanı’nı ‘Yargıtay aşamasını dışarıda geçirsin. Kaçma şüphesi yok, sabit ikametgahı belli’ diye bırakıyor. Mevcut belediye başkanı, her sabah işine gidip gelen her sabah ikameti belli belediye başkanını ‘Bırakırsam kaçar’ diye salmıyor. Burada bir yargı var ve herkes eşit işliyor. Bir AK Parti Belediyesi, bir MHP Belediyesi, başkanın geçen hafta çokça dediği gibi ‘Hepsi sütten çıkmış ak kaşık’. Onca yıl bunca bilinen AK Partililerin bildiği, ‘Bize kaybettiren şu alanlarda yapılan işler’ dediği, ‘İstifa etmezsen görevden alacağım, biliyorum’ dediği. Ekrem İmamoğlu 2019’da geldi. O geldikten sonra 37 dosya verdi savcılığa kendinden önceki dönemlerle ilgili. Tabii Ankara’daki önceki belediye başkanı daha mahir olduğu için onun dosya sayısı da 97. Manisa’yı yeni aldık, 8 dosya verildi; kapağını açan yok.

'Hukuk devleti endeksinde 117’nci sıradayız'

*Hukuk devleti endeksinde 142 ülke arasında 117’nci sıradayız. Bakın, kime komşuyuz? Üstümüzde Nijerya, Angola, Honduras var. Altımızda Gine ile Nijerya. Nasıl bir semtte oturuyoruz, gör. Üst komşu kim, alt komşu kim? Bugün Cem’e adli kontrol talep ediyor. Cem, Gençlik Kolları Genel Başkanım. Görevi 81 il. Bir gün dursa tembellik etmiş olur. Adli kontrol talep ediyor. Biz 81 ilde sandık kurarak delegeleri seçiyoruz. İki ay önce özgürce geldiler, Cem’i seçtiler. ‘Ben o iradeyi tanımıyorum, o güçlü iradeyi. Kendi sakat zihniyetimle bu işe mani oluyorum’ diyor. Cem’e her gün İstanbul’da imza attıracak. Yani yapmış olduğu iş, talep ettiği mesele bile sırf görevini aksatacak şekilde.

*CHP Gençlik Kolları Başkanı’nın suçu, Genel Başkan’ın videosunu yayınlamak. ‘İstanbul’dan çıkmayacaksın ve imzanı atacaksın. Ben sana o işi yaptırmayacağım’ diyor Gençlik Kolları Başkanı’na. Bu kötülük, Canan Kaftancıoğlu’nu yargılayıp hepimizin en güçlü şekilde -başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız- sahip çıktığımız o sürecin sonunda siyasi yasak getiren kötülük. Bu kötülük, o kötülük. Enis Berberoğlu’nun seçilmesine rağmen ve dokunulmazlık kazanmasına rağmen yargılamayı devam ettiren, görevdeki milletvekilini içeri atan ve bütün dünyaya Türkiye’yi rezil eden, sonra da bu rezilliği Anayasa Mahkemesi’nce tescil edilen kötülük bu kötülük. Aynı adam, aynı kişi yapıyor bunların hepsini.

'Akın kadar nitelikli bir aparat bulamadılar'

Selahattin Demirtaş kararının altında aynı kişi var. Sözcü gazetesinin kararının altında aynı kişi var. Grup Yorum davasında, Selçuk Kozağaçlı davasında, Soma’nın iki savunan avukatı var, gönüllü bir para almadan; biri Can Atalay, biri Selçuk Kozağaçlı. İkisinin de içeri atılmasında bunun imzası var. Can’ın milletvekili olduğu hâlde çıkmamasında bunun imzası var. Sırrı Süreyya Önder kararında bunun imzası var. Şimdi Sırrı Süreyya’nın bambaşka bir görevi var. Türk Tabipleri Birliği davasında imzası var. Esenyurt’ta var, Beşiktaş’ta var, İstanbul Barosu’nun kayyum davasında bunun imzası var. Bu kararların hepsini bir sürü başka başka mahkemelerde verildi. Ben buna o yüzden ‘seyyar giyotin’ dedim. Mahkeme mahkeme gezdirilen, adaletin katili. Bu da çıktı şimdi, bu videoyu yayınlayan Gençlik Kolları Başkanım’ın peşine düşmüş sabahın 08.00’inde. Hangi mahkemeye lazımsa oraya yollanan giyotin görevini yeterince yapınca ödüllendirilmişti, siyasetle. Bakan yardımcısı yaptı onu. Bakan yardımcılığı ilk ihdas edildiğinde basın sordu. ‘Nasıl olacak bakan yardımcılığı’ diye. Dedi ki, ‘İşler değişti. Eskiden bakanlar siyasiydi, yetişmiş devlette yetişmiş müsteşarlar teknikti ve onları siyasetçi olmaması lazımdı.

*Şimdi bu rejimde, bu yeni getirdiğimiz sistemde bakanlar teknik, bakanlar siyasi değil. O yüzden müsteşar yok, bakanlar teknik adamlar. Siyasetle bağı sağlamak için bakan yardımcıları siyasi’ dedi. Bütün bakan yardımcılarına. Ya eski bakan ya eski milletvekili ya da geleceğe, siyasete yetiştirdiği kendince; gençler ama hepsi AK Partili, cayır cayır siyasi. Akın Gürlek’i o göreve vermişti. O görevden İstanbul’da bugün yapacaklarını Akın kadar nitelikli bir aparat bulamadığından bu da AK Parti’nin, rejimin kendi içindeki insan kaynakları sorunu. Bu pisliği yaptıracak insan bulmakta zorlanıyorlar. Siyasetten alıp Akın Gürlek’i İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirdi. Olacak iş değil ama bunu da yaptılar. Buna da tenezzül ettiler.”

Erken seçim çıkışı

Konuşması sırasında Cem Aydın’a yönelik verilen kararı öğrenen Özel, sözlerini şöyle tamamladı: "Gençlik Kolları Genel Başkanımıza haftada üç gün imza kontrolü verilmiş. Görevini yapamasın diye. Ayrıca yurt dışı örgütlerde partimizi temsil ediyor. Yurt dışına da çıkış yasağı koymuş. Gençlik örgütlerinde Sosyalist Enternasyonal’in partimizin temsilcisine ‘Yurt dışına çıkmayacaksın’, 81 il gezmesi gerekene ‘İki günde bir İstanbul’da olup imza atacaksın’ diyor. Bu kararı verdiğin o zihin var ya, onun önündeki o alnını karışlamazsam namerdim. Karışlamazsam namerdim. Doğrudan ülkeyi yok etmeye ve çökertmeye kasteden ülkeyi bu duruma getirene şunu söylüyorum. Son sözüm... Aracıyı aradan çıkar. Akın’ı çek, biz buradayız. Hesaplaşacaksan, korkun yoksa getir sandığı, milletten al cevabını. Millet ne diyorsa o olsun. Hodri meydan diyorum. Madem öyle, getir sandığı. Benim partim hazır, ben hazırım, CHP her şeyiyle seçime hazır. Adaylarımız hazır, adayımız hazır. Çıkarsın karşıma, alırsın cevabını. Seni orada bu Akın Gürlek de kurtaramaz. Alnınızı karışlayacak millet.”