ABD’nin Kongresi, Almanya’nın Bundestagı ve faşizmden korunmak

Abone Ol
MEDENİYET DIŞINA TAŞMA HALİ Esasında, faşist hareketler ve partilerin, demokratik sistemlerin açıklarını çok iyi yakalamaları bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Yani bu türden hareketler sıkı bir şekilde takip edilerek, sızmaya çalıştıkları delikler belirlenerek, demokratik sistem içerisinde düzeltilmesi gereken hatalar daha büyük sorunlara yol açmadan hızlıca telafi edilebilir. Buradan yola çıkarak demokrasi ve özgürlük karşıtları kategorize edilecekse bu işlemin herhangi bir tartışmaya neden olmayacak şekilde yapılması ve bu kategorizasyona dahil edilenlerin demokratik haklardan faydalanarak, demokrasiye taarruz etmelerinin kesin bir şekilde engellenmesi gerekiyor. Demokrasinin demokratikleşmesi buradan başlayacaktır. Unutulmaması gereken şu, faşizm bir düşünce değil insanlık suçudur. O nedenle demokrasi, kendisine inanmayanları ve varlığını tehdit eden faşistleri tolere ya da terbiye etmekle yükümlü değildir ya da onları sisteme entegre etmeye çalışmakla. Bunlar demokratik tartışma ve yarışma alanının dışına itilmeli, eritilmelidir. Siyaset Bilimci Chantal Mouffe'nin deyişiyle "demokrasinin radikalleşmesi" isteniyorsa bu ancak ona inananlarla yapılabilir. Bu nedenle demokrasinin açıklarını demokrasiyi yok etmek için kullananları, demokratik davranmak adına tolere etmeye çalışmak asla doğru bir yaklaşım değildir. Bununla birlikte insanlık, kendisini burjuva demokrasileri içerisinde tanımlamaya devam ettiği sürece tarih tekrar etmeye devam edecektir. Yani yeni Hitlerler, Mussoliniler vb... tekrar tekrar sahne alacaktır. Faşist kalkışmaların ABD'deki darbe girişimi ya da Almanya'daki Meclis saldırısıyla son bulmayacağı açık bir şekilde görülüyor. Çünkü her taraf kendisine patriot-nationalist-milliyetçi diyen faşistlerle dolu. Alman milliyetçisi, İngiliz milliyetçisi, Fin milliyetçisi, İtalyan, Amerikan, Japon milliyetçisi vs... Uzuyor gidiyor bu liste. Hepsi kendi ülkesinin ve o “muhteşem” ırkının dünyanın en harikası olduğuna inanıyor. Hepsi tanrı tarafından kutsanmış bir ırkın üyesi... Gerçek şu ki hepsi esasında hiç yaşanmamış destanlara, hiç dünyaya gelmemiş kahramanlara tapınıyor. Mitlere iman ediyor. Duygularını ve akli dengelerini gerçek dışı ezoterik, okült anlatılara kurban ediyorlar. Aptallaşma, ilkelleşme ve barbarlaşma süreci yani. Ondan sonra boynuzlu kostümler giyip yarı çıplak bir vaziyette ülkesinin demokrasi kurumlarına saldırıyorlar. ABD’deki dünya medyasına da yansıyan o boynuzlu adamın fotoğraflarına dikkatli bakın. Boynuzlunun kongre binasında havaya doğru ulurken çekilen fotoğrafları da var aralarında. O görüntüler, en yalın haliyle medeniyetten barbarlığa rücu edişi, vahşileşmeyi ve medeniyet dışına taşmayı resmediyor. İnsanlığın arkaik kökenlerine atıfta bulunuluyor. NE DEĞİŞECEK?   Öte yandan, “Biden gelecek dertler bitecek” cümlesi “faşistler demokrasiyi ve yaşamımızı yok edecek” nörotik korkusuna yönelik konforlu bir kaçış alanı yaratıyor o kadar. Hiçbir gerçekliği yok. Aslında Biden da Trump gibi kurulu düzeni temsil ediyor. Trump’ın yaptığı hata, bu kurulu düzeni ayakta tutan büyük faşist/kapitalist sözleşmenin faşizme atıfta bulunan taraflarını açık bir şekilde gözler önüne sermek oldu. İki dönemlik yani 8 yıllık bir proje olarak piyasaya sürülen Trump, moda tabirle güç zehirlenmesi yaşayarak sistemin faşist yönüne yaptığı güçlü atıflar nedeniyle başkanlığı erkenden bırakmak zorunda kaldı. Biden ile birlikte örneğin Afro-Amerikalılar için ne değişecek? Daha mı eşit olacaklar ya da daha özgür? Ya da soruyu tersinden soralım, Afro-Amerikalılar, kıta yerlileri, latinler ya da müslümanlar Trump öncesinde beyazlarla eşitlik ve denge üzerine kurulu bir yaşam mı sürüyorlardı? Trump bu eşitsizliği cesurca ve pervasızca gözler önüne serdi o kadar. Kendisinden önceki başkanların yaptığı gibi incitmeden “yok sayma” yerine insanların gözlerinin içine baka baka “yok saydı”. Amerikan müesses nizamını bu rahatsız etti. İkinci ya da üçüncü sınıf, tüm yurttaşları “müşteri” olarak algılayan ve müşterilerinin zihinlerinin sürekli olarak uçak modunda kalmasını isteyen kapitalist sistemin çarklarına çomak soktu. Aksi halde ABD’yi Trump gibi azılı bir faşistin yönetmesinin burjuva demokrasisi nüveleri açısından herhangi bir sıkıntıya neden olacağını düşünmüyorum. Ezcümle, bundan sonraki süreçte ABD’de Trumpizm etrafında ete kemiğe bürünen faşist oluşumların daha da konsolide olduklarını ve iktidar hırslarını bilediklerini göreceğiz. Tüm bu nedenlerden ötürü antifaşistler için safları sıklaştırma zamanı. Aksi halde bırakın binalara, birbirimize bariyerler arkasından bakacağımız günlerin çok uzakta olmadığını bilmeliyiz. Dayanışmayla…