- 1934 - %18
- 1935 - %8,6
- 1936 - %11,1
- 1937 - %13,4
- 1938 - %6,2
- 1939 - %19
Ozan Gündoğdu yazdı | Hasan Fehmi Ataç ve McKinsey
Cumhuriyetin kuruluşunda yer alan kurucu kadroların pek azı iktisatçıdır. Maddi yoklukların bu denli ağır olduğu örnekler tarihte nadiren bulunabilir. Buna karşılık bu dönemin yönetim kadrosunun “iktisatçı” olmaması incelenmeye değer. Bu kadro içinde iktisatçı olup da en bilinenleri rahmetli Celal Bayar. Ancak Cumhuriyetin ilk Ekonomi Bakanlığı koltuğunda oturan Hasan Saka’yı anmadan geçmemek gerekir. Hasan Saka Kurtuluş Savaşı yıllarında aynı zamanda Maliye Bakanlığı da yapmış. Görevinden ayrılmak isteyince, Mustafa Kemal, Hasan Saka’dan yerine “maliyeden anlamayan birisini” bulmasını istemiş. Hasan Bey’in götürdüğü bir kaç ismi kabul etmeyen Mustafa Kemal, Gümüşhane Milletvekili Hasan Fehmi Ataç’ı duyunca “Tamam” demiş.
Hasan Fehmi Bey, gerçekten ne maliyeden, ne de ekonomiden anlamayan bir isim. Öte yandan kendisinin düzenli bir öğrenimi dahi bulunmuyor. Esasında tam da Mustafa Kemal’in aradığı cinsten “Maliyeden anlamayan biri”... Bir gün ordu kumandanları hizmetlerine 10 araba isteyince Hasan Fehmi Bey kumandanlara “Otomobiller İzmir’de, Yunanlıların elinde, gidip alabilirsiniz” diyor. Özellikle Kurtuluş Savaşı günlerinin ekonomik yokluklarını anlatan kıssalar anlatmakla bitmez. Hasan Fehmi Bey’in de en büyük hizmeti işte bu zor şartlarda Büyük Taarruz için gereken geliri toplayabilmek olmuştur. İcabında Osmanlı Bankası müdürünü tehdit ederek…
Öte yandan Cumhuriyetin kuruluş yılları (1923-29) ve daha sonraki korumacı sanayileşme dönemi (1930-1939) adeta bir ekonomik mucizeyi andırır. Özellikle kuruluş yıllarındaki büyüme hızları dudak uçuklatacak cinsten… 1924-1929 yılları arasındaki yıllık ortalama büyüme hızımız %10,95 oranında. Bu durumun altında yatan en büyük sebep savaşlar yüzünden askerde olduğu için tarlasını süremeyen çiftçinin cumhuriyetle beraber tarlalarına dönebilmesi ve böylece tarımsal hasılanın yılda ortalama %15,92 büyümesi olmuştur. Ancak Cumhuriyetin ekonomi ülküsü hammadde ihracatçısı bir tarım ülkesi olmak değil, bir sanayi ülkesi kurabilmektir. Zira Osmanlı’nın son dönemini gören cumhuriyetin kurucu babaları, hammadde ihraç edip sanayi ürünü ithal etmenin bedelini çok yakından deneyimlemişlerdi. Bu sebeple cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşmek için özel kesime çok büyük iltimaslar geçiliyor. Öyle ki 1927 yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkıyor. Ancak 1929 Büyük Ekonomik Buhranı patlak veriyor...
Başta da belirttiğimiz gibi cumhuriyetin kurucu kadroları iktisatçı değillerdi. Bu haliyle mevcut ekonomi yönetimi deneme yanılma yöntemi ile hallolunmuştur. Kuruluş yıllarında özel kesimden sanayileşmek için beklenen verim alınamayınca, 1930’lu yıllarda yüksek gümrük vergileri ile yerli üretimi koruma altına alma yolu deneniyor. Ancak yine de beklenen sanayileşme hamlesi gelmeyince, 1932 yılından itibaren ekonominin yuları kamu yatırımları ile idare edilmeye başlanıyor. Bu yatırımları finanse etmek için Etibank ve Sümerbank kuruluyor ve ilk kez 1934-1938 yıllarını kapsayan “Birinci 5 yıllık Sanayi Planı” devreye sokuluyor. O yıllardaki sanayileşme hızlarını cumhuriyet dönemi boyunca bir daha yakalayamadık, sanayi büyümesi hızları şu şekilde;