HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Onur Haftası yürüyüşünde LGBT+’lara ve kadınlara yönelik polisin sert müdahalesini meclis gündemine taşıdı. Ersoy, 26 Haziran Cumartesi günü, Onur Yürüyüşü için Taksim'de bir araya gelen kadın ve LGBTİ+'lara polisin sert müdahalelerde bulunduğunu söyledi. Taksim’de “Onur Haftası” kapsamında yapılacak açıklamanın engellenmesi İnsan Hakları ve Anayasa’ya aykırıdır! Anayasa’nın 34. Madde‘sinde “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” ilkesini hatırlatan Ersoy, bu hakkın güvenlik güçleri tarafından ihlal edilerek anayasal haklarını kullanan kitleye polisin sert bir biçimde saldırdığını, 35 kişinin gözaltına alındığını ve onlarca kişiye de şiddet uygulandığını ifade etti. Polis amiri başta olmak üzere, İstanbul Taksim ve Cihangir’de yurttaşlara şiddet uygulayan polisler hakkında soruşturma derhal başlatılmalıdır! Ersoy, güvenlik güçlerinin orantısız ve özellikle bazı polis amirlerinin hem “Onur Yürüyüşü” ne katılmak isteyen yurttaşlara, hem de evinde, çevredeki kafelerde oturan yurttaşlara keyfi olarak şiddet uygulama talimatı verdiğine dair görüntülerin sosyal medyada ve basına yansıdığını, bu nedenle de polis şeflerinin derhal görevden alınması gerektiğini söyledi. AFP muhabiri Bülent Kılıç’a şiddet uygulayan Polis amiri hala görevde midir? Ersoy, o gün yaşanan polis şiddetinin kitlelere yönelik kasten yapıldığını ve Taksim’deki “Onur Yürüyüşü”nü haber yapmak için alanda bulunan AFP muhabiri Bülent Kılıç’ın, polisler tarafından yere yatırılarak darp edildiğini, fotoğraf makinesinin kırılarak, ters kelepçe ile gözaltına alındığını söyledi. Ersoy, “İnsan haklarına aykırı, tamamen keyfi olarak Polisler, Kılıç’ı darp ederek gözaltına alıp görevini yapmasını engellemekle de kalmamış, yere yatırdıkları Kılıç’ın boğazına dizleriyle basarak nefes almasını da engellemişlerdir” dedi. Sokaklarda Polis terörü yaşanmıştır! Ersoy, yaşananların bununla da kalmadığını “bir polis amirinin, “ağzını açanı alıyorsunuz” talimatı vererek, bir kafeye girip yurttaşların sandalyelerine tekme attığını, sandalyeyi yere vurma şeklinde agresif davranışlarda bulunduğunu, itiraz eden bir yurttaşı ise gözaltına alın talimatı vererek onlarca polisin, yurttaşa şiddet uygulayarak zorla gözaltına aldığını söyledi. Polis şefleri başta LGBT+lar olmak üzere tüm yurttaşlara sokakta, cafe de hatta evlerinden gözaltı yaparak şiddet uygulamıştır! Ersoy, yine aynı amirin, atılan ses bombaları üzerine evinin balkonundan evde çocuk uyuyor, "Ses bombası kullanmayın, çocuklar korkuyor" diye uyaran yurttaşa "Ne bombası lan yavşak, gel buraya" diye hakaret ederek bağırdığını ve "Gidin evinden alın" talimatı vermesi üzerine yurttaşın çocuklarının yanında zorla evinden gözaltına alınarak, Vatan Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğünü söyledi. Ersoy, “Onur Yürüyüşü”ne katılmak için Taksim’e gelen yurttaşlar öğleden sonradan itibaren şiddete maruz kalmış, gözaltına alınmıştır. Basın açıklaması okuyan LGBT+ bir bireyin üzerine hışımla koşan bir polis, nefretle okumakta olduğu metni yırtmış, konuşmasını şiddet uygulayarak susturmuştur. Polislerin şiddet uygulayarak gözaltına aldığı bir kadının, sıktıkları kolundan aşı olduğunu uyarmasına rağmen özellikle şiddeti artırdığı görüntülere yansımıştır” dedi. LGBT+’lara yönelik şiddet örgütlenmektedir! Son olarak Ersoy, “bu yaşananlarda gösteriyor ki, İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının ardından ülkemizde kadınlara, LGBT+lara ve çocuklara yönelik şiddet, istismar ve cinayet sayılarındaki artış su götürmez bir gerçektir. Kadın cinayetleri ve LGBT+’lara uygulanan kıyım politikası, örgütlü ve siyasi bir tutumun sonucu yaşanmaktadır. Bu ülkede herkesin istediği gibi yaşaması, giyinmesi ve söz söylemesi hakkı iktidarların elinde olmayıp Anayasa’da güvence altına alınmalıdır” dedi.