Onur Yürüyüşü
[1] Türkiye’ de 2003 senesinde 20-30 kişinin katılımıyla başlayan yürüyüşler, 2013-2014 senesinde 100 bin katılımcıyı aşarak neredeyse Berlin’in doğusundaki en büyük etkinlik haline geldi.[2] 2015 senesinden beri ise Onur Yürüyüşlerine karşı polisin, iktidarın sistematik ve artan engellemeleri ile karşı karşıyayız.
LGBTİ+ hareketi, aktivistleri, dernekleri 1960’ların sonunda, sistematik olarak baskı ve hakaret altında, medyada da sansür ile karşı karşıyaydılar. Sokaklarda yaşadıkları şiddet karşısında Sivil Haklar Hareketi ile temas ettiler. Sokaklara taşan bu mücadele eşcinselliğin Amerika psikiyatri derneğinin hastalık kataloğundan 1973’te kaldırılmasına, ordu dahil kamuda eşit muamele talebine kadar geldi. 1980’lerde AIDS’in yarattığı baskı ile mücadele eden LGBTİ+ hareketi, ayrımcılığa karşı mücadelesinde eşcinsel evlilik taleplerine uzanan bir izlek takip edecekti. 1990’lardan itibaren protestolardan öteye geçip ciddi kazanımlar elde eden hareket, özellikle Batı Dünyasında normları belirlemeye başladı.
POPÜLİST YÖNETİMLERİN HEDEFİ LGBTİ+
Soğuk Savaş sonrasının klasik ideolojilerin arka plana atıldığı atmosferinden LGBT hareketinin belirleyiciliği ve kimlik sağlama etkisi de arttı. Özellikle sol hareketlerin dünyanın kalanına göre itibarlarının düşük olduğu eski sosyalist, Doğu Bloğu ülkelerinde Batıdan gelen bir unsur olarak LGBTİ+ hareketi sosyalizm sonrası, muhafazakâr değerlerin itibarlarının iade edildiği ve güçlendiği ülkelerde kolaylıkla günah keçisi ilan edildi. Rusya, Polonya ve Macaristan gibi LGBT karşıtı kamusal yaptırımlarla öne çıkan eski Doğu Bloğu ülkelerine bugün Türkiye de katılmış durumda.
Adalet ve Kalkınma Partisinin LGBT bireylerden ne istediğini, anlamak ve anlatmak ise hiç kolay değil. Sert bir muhafazakâr ajandanın da ötesine giden müdahaleci, İslamcı bir anlayış ile karşı karşıyayız. İktidarın söylemlerinde kolaylıkla analiz edilecek tutarlılık ya da bütünlük bulamıyoruz.[3] Kimi iktidar kalemleri ve sözcüleri yıllar içinde eşcinselleri dini bir yorumla kınarken kimi sözcüler eskimiş, kadük bir yorumla hastalık kavramına sığındı. Bazı sözcüler ise LGBTİ+ bireylere suskunluk, sessizlik ve ikiyüzlülük önerdiler. LGBT bireylerin ve derneklerin maruz kaldıkları şiddet ve baskı anormal bir boyut kazanmış durumda. Ekonomik başarısızlık ve siyasi tıkanmışlığın sonucunda kendi tabanına mutluluk vaat edemeyen iktidar, kırılgan bir “öteki” olduğunu düşündüğü LGBT yapılara karşı tabanını bir hınç etrafında buluşturmaya çalışıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi ekonomik alanda tıkanma, siyasette parti-devlet bütünleşmesi sonucunda ele geçirilecek herhangi bir yerin kalmaması, dış politikadaki tıkanma, büyük projelerin eski heyecanı vermemesi ve kendi içinde yaşadığı çokça bölünmenin sonunda; olmayan bir ailenin nostaljisine sığınmış durumda. Bugün iktidar muhafazakâr bakışıyla sorun olarak gördüğü yükselen evlilik yaşları, artan evlilik öncesi cinsellik, yaygınlaşan boşanma ve ailede yaşanan suçların alenileşmesi gibi olguların karşısına muhafazakâr aile nostaljisini koyuyor. O aile özellikle çocuklar üzerinden, tüm sorumluluk da kadınlara yüklenerek, sansürle, baskı ile tekrar inşa edilmeye çalışılıyor. O nostaljik muhafazakar ailenin günümüzde var olmamasının yanında aslında geçmişte de var olmamış olduğuyla yüzleşmek Adalet ve Kalkınma Partisi için kolay değil. Aciz kalan iktidar düne kadar o kutsal ailenin yokluğunu CHP’ye, Avrupa’ya, kapitalizme, solculara bağlayabiliyordu. 19 yıllık iktidarının sonunda sorumlu olan da kendisiyken bu günah keçileri yetmiyor. Kore dizilerinden, LGBT görünürlüğüne, İstanbul Sözleşmesinden, 6284’e yeni yeni suçlular icat ediyor iktidar. Ancak bu iktidarın sorun dediği şeylerin çoğu durum. Şiddet, aldatma, suç daima o nostaljik ailenin içinde de mevcuttu ancak ortaya çıkacağı zemin ve kurumlar yoktu.
YALAN, RİYA VE KORKU
Bütün bu gelişmelerin sonunda Adalet ve Kalkınma Partisi LGBTİ+ bireylerin yükselen eşitlik ve tanınma taleplerine karşı ancak şiddet ve baskı öneriyor. Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkların Demokrasi Partisi gibi partilerin bu insanların taleplerini meşru görerek kamusal tartışmayı genişlettiler.Tüm dünyada yükselen LGBTİ+ hakları dalgası da bu tartışmayı büyütüyor. Tüm bunlar, Türkiye’deki iktidarı sıkıştırmış durumda. AKP’nin LGBTİ+ bireylere önerdiği şey kendilerini saklamaları. Peki böyle yaptıkları zaman toplumu, müstakbel partnerlerini ya da kendilerini mi inandırmış mı olacaklar? Aile için söylenmesi istenen yalanlar yine aile kurumunu tehdit edecek. Korkan, sakınan, çekinen, zaaflarla sarılı bir toplumdan ötesini düşünemiyor muyuz? Onur Yürüyüşü yasaklarının ortaya koyduğu zihniyetin tek önerisi, “baş yarılır börk içinde, kol kırılır yen içinde” olacaktır.
AKP toplumsal gerçeklikleri sandık çoğunluğu ile yenemeyeceğini er geç görmek zorunda kalacaktır. Artan boşanmaların, yükselen evlilik yaşının ve azalan gebeliklerin Türkiye gerçeği olduğu ortadadır. Mevcut toplum, tüm farklılıklarıyla, iyilikleriyle, kötülükleriyle bir bütün olarak ortaya bir hakikat sunmaktadır. Bu noktada hükümet LGBTİ+ hareketine olmamayı, yok olmayı önermektedir. LGBTİ+ hareketi ciddi baskı altında kalsa da hükümet kaybedeceği bir savaş seçmiştir. LGBTİ+ hareketinin varlığı bir zaferdir. Hatta LGBTİ+ hareketi suskunluğun norm olarak dayatıldığı bugünlerde bireysel özgürlüklerimizin tamamının sözcüsü konumuna gelmiştir. Ki böylece hareket dışından da her geçen gün daha büyük destek bulmaktadır.
Hükümetin kendi biricik aile kurgusunun zıddı olarak konumlamak istediği LGBTİ+ bireylerin dışardan desteklerin yanında kendi aileleri de var. Bu alanda çalışan, Listag[4] gibi sivil toplum örgütlerinde kendi LGBTİ+ çocuklarından yana seçimler yapan aileler[5] bir aradalar. Bu aileler bizlere biçilen kalıpların ötesinde hayatlar olduğunu tüm topluma gösteriyorlar. Sonuç olarak; trajediyi, çatışmayı ya da suskunluğu değil farklılıklarımızla, ailelerimizle ve toplum olarak birlikteliği seçmek hepimizin elinde.
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Stonewall_ayaklanmalar%C4%B1
[2] https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_largest_LGBT_events
[3] https://www.diken.com.tr/onur-yuruyusunu-gaza-bogan-akp-1-kasima-bes-kala-lgbtilerden-oy-istedi/
[4] https://listag.org/
[5] https://www.gazeteduvar.com.tr/cocugunu-secmek-makale-1526819