Loading...
İşverenler, kişinin fiziksel olarak ön planda olmasının önem arz ettiği satış gibi pozisyonlar haricindeki pozisyonlar için de güzel olarak nitelendirilen insanları işe alma eğilimindeler.İşverenler, kişinin fiziksel olarak ön planda olmasının önem arz ettiği satış gibi pozisyonlar haricindeki pozisyonlar için de güzel olarak nitelendirilen insanları işe alma eğilimindeler. Mahkeme jürilerinin simülasyonu üzerinden işleyen bir çalışmada güzel kişilerin jüri tarafından suçlu bulunma ihtimalinin daha düşük olduğu, suçlu bulunmaları durumunda da diğer kişilere nazaran daha az ceza aldıkları ortaya koyuluyor. Fiziksel olarak güzel olan insanların daha yetkin, girişken ve zeki olduklarına inanılıyor. Daha üretken oldukları düşünülüyor, bu üretkenlik de daha yüksek özgüvene sahip olmalarına bağlanıyor.
Fiziksel olarak güzel olan insanların daha yetkin, girişken ve zeki olduklarına inanılıyor. Daha üretken oldukları düşünülüyor, bu üretkenlik de daha yüksek özgüvene sahip olmalarına bağlanıyor.Belki de en feci araştırma sonuçlarından biri: fiziksel olarak daha güzel olarak nitelendirilen öğrencilerin – kadın-erkek ayrımı olmaksızın – daha yüksek notlar aldıkları görülüyor. Öte yandan pandemi döneminde online eğitimde bu farkın ortadan kalktığı görülüyor! Tüm bunlar, psikoloji alanı altında yapılan geniş kapsamlı bilimsel araştırmaların bulguları ve bize güzelliğin ne kadar önemli bir ayrımcılık bazı teşkil ettiğini net bir şekilde gösteriyor. Güzellik ve Kişisel Bakım endüstrisi 2022'de 564,40 milyar dolar gelir elde etti. Bunun yaklaşık 100 milyar doları kozmetik sektörüne ait. Pazarın 2022 ile 2026 arasında %4,76'lık bir bileşik yıllık büyüme oranı (CAGR) ile büyümesi bekleniyor. Küresel medikal estetik piyasasının değeri ise 62 milyar doları; yıllık büyüme oranı beklentisi ise %9.5’ları bulmuş durumda. Kıyaslama açısından şu oranı da ileteyim: dünyanın enerji kriziyle baş etmeye çalıştığı böyle bir dönemde yenilenebilir enerji sektöründeki yıllık büyüme beklentisi %8.5 dolaylarında. İlginç sonuçlar… ancak yukarıda saydığımız acı gerçekleri önümüze koyduğumuzda pek de şaşırtıcı sayılmaz. Öte yandan güzelliğe dayalı bu ayrımcılık çoğu zaman bilinçli olmadan yapılıyor. Her dönemin kendine ait bir güzellik ve estetik anlayışı olmakla birlikte, o dönemin kabul gören kriterlerine göre güzel olanın, daha üstün olarak algılandığı gerçeği değişmiyor. Örneğin Antik Yunan'dan bir hikayede Tanrı’nın kurallarına karşı gelmekten yargılanan bir kadın olan Phryne'nin, güzelliğini beraat etmek için kullandığını okuyoruz. Phryne tanrılar tarafından tercih edildiğini ve bu nedenle suçu işleyemeyecek kadar üstün olduğunu iddia ediyor ve beraat ediyor. Güzel ve çekici insanların daha üstün olduğuna dair içimizde bir ön kabul var. Peki bu ön kabulün nedenleri neler olabilir? Evrimsel psikoloji alanı tarafından getirilen açıklamalardan biri, çekici yetişkinlerin tercih edilen cinsel partnerler oldukları için zihnimizde bir adım öne geçtiklerini ileri sürüyor. Yalnızca estetik kaygılar üzerinden değil, türün devamlılığı ve daha güzel (dolayısıyla daha avantajlı) bireylerin hayatta kalarak türü bir adım öteye taşıyabilecekleri düşüncesi de burada bir açıklayıcı olarak devreye giriyor. İnsanlık tarihi boyunca “farklı durumlarda” daha güzel olarak nitelendirilen bireylerin tercih edilmesinin nedeni, daha sağlıklı, daha güçlü, daha verimli veya yavrulara daha iyi yatırım yapabilen bireylerle üreme olasılığını arttırıyor olması da olabilir. İnsan yüzünün çekiciliği, daha yüksek genetik kalite, erken gelişim sırasında daha az strese maruz kalma, hastalıklara ve parazitlere karşı daha fazla direnç ve daha fazla doğurganlık dahil olmak üzere genel kalitenin bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla türün bu üyelerinin avantajlı olması, türün devamlılığı açısından önem taşıyor. Bu bulguları destekleyen farklı araştırmalar da var: Evrimsel açıklamalarla tutarlı olarak, çekici kadınlar lehine olan önyargıların, çekici erkekler lehine olanlardan daha tutarlı veya daha güçlü oldukları görülüyor ve bu önyargılar, aynı cinsiyetten bireylere kıyasla karşı cins arasındaki etkileşimlerde daha tutarlı bir şekilde ortaya çıkıyor. Bir diğer potansiyel açıklama, güzel olanın “iyi” olduğuna dair bilişsel önyargılarımızla alakalı “İçinin güzelliği dışına yansımış.” sözü de temellerini bir bilişsel önyargıdan alıyor. Çekici ya da çekici olmayan bir kişiyle karşılaştığımızda beynimiz o kişiden hangi psikolojik özelliklerin ve davranışların beklenebileceği konusunda bir şablonla harekete geçiyor. Çekici kişilerden daha iyi karaker özellikleri ve daha olumlu davranışlar bekliyoruz. İşin daha da ilginç yanı, bu kişilere karşı geliştirdiğimiz bu şablonun, sosyal öğrenmeden çok daha öncesinde hayata geçtiğine dair de bulgular olması. Henüz sosyalleşme çağına girmemiş olan bebekler ve küçük çocuklarda dahi çekici kişilere yaklaşma eğiliminin daha fazla olduğu ortaya koyuluyor. Bu durum da evrimsel açıklamalara bizi daha da yakınlaştırıyor. Tüm bu açıklamalardan varılması gereken sonuç, insanın estetik ayrımcılığının her zaman bilinçli bir süreç üzerinden “işlemeyebileceği”. Ama unutmayalım ki bu ihtimallerden sadece biri. Güzel ve çekici olanı kayırma yönünde bir bilişsel önyargımız olduğu gerçeğinin farkında olmak, üzerimize aksi yönde hareket etmeye ve bu önyargıyı ortadan kaldırmaya çalışmaya dair bir sorumluluk yüklüyor. En azından öncül kriterin güzellik olmamasının ahlaki bir gereklilik olduğu alanlarda…