Loading...
Millet İttifakı ve Altılı Masa kendi içlerinde, Altılı Masa ve Emek ve Özgürlük İttifakı da demokrasiyi yeniden inşa etmek için konuşmalı ve asgari müştereklerde buluşmalı.Hiçbir konuyu asgari demokratik koşullarda konuşmak ve müzakere etmek mümkün değil. Kaybolan 128 milyar doların akıbeti gibi ülkeye bu yıl giren 24,4 milyarın kaynağını da soramıyoruz. Akkuyu nükleer santralinin inşasından NATO, ABD, AB, Rusya, Suriye, Yunanistan ve Şanghay İşbirliği Örgütü ile ilişkilere ve ekonomi politikasına, verilen kararlar asgari düzeyde ülkenin bekası için mi yoksa iktidarın bekası için mi emin olamıyoruz. İktidar her şeyi manipüle ve provoke etme imkanına sahip. En meşru ve masum fikir beyanlarını muhalefeti bölmek ve öcüleştirmek için kullanabiliyor. Uyuşturucu baronları ve rüşvetçi devlet görevlileri alenen serbest, özgür üniversite diyen üniversite öğrencileri ve şaka yapan şarkıcılar ise cezaevine giriyor. Ülkenin belki üçüncü belki ikinci en büyük muhalefet partisinin eski eş başkanı ve CB adayı sekiz yıldır turuklu, siyasete ancak dolaylı ve “olağan-dışı” yollardan katılabiliyor. On binlerce vatandaş tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanına hakaretten ceza alırken, partili Cumhurbaşkanı ise gelecek seçimlerde rakiplerinin tabi olacağı hiçbir seçim yasağına tabi olmayacak. Üstelik tüm bunlar da hak, hukuk, güvenlik diyerek yapılıyor. Tam da bu durumu bildiğimiz için, otoriter iktidarın alabildiğine ve gemsiz güç siyaseti kullandığını gördüğümüz için, “efendi bir muhalefet adayı” başarılı olabilir mi diye soranlarımız, “çiviyi çivi söker” diyenlerimiz oluyor. Günümüzde demokrasiler faşizm veya komünizm gibi totaliter ideolojiye sahip olan güçler tarafından aleni bir darbeyle ortadan kaldırılmıyor. Aksine demokrasiye inandıklarını hatta ileri götürmeyi amaçladıklarını söyleyen, seçilerek iktidara gelen ve seçilerek iktidarda kalan iktidarlarca, kademe kademe olağanüstü bir durum yaratarak yıkılıyor. Bir demokrasi ve demokratik liderlik krizi yaşayan dünyamızın en önemli sorularından biri şu: seçimle gelen ve seçimle iktidarda kalan iktidarlar, aleni bir silahlı darbe de yapmadıklarına göre, demokrasiyi nasıl ortadan kaldırabilir? Demokratik kurumlar ve muhalefetler nasıl engelleyemez? En otoriter uygulamalar en demokratik gereklilikler, zorbalarla savaş olarak sunuluyor. Bu “olağanüstü” ve yeni, yirminci yüzyıla özgü bir otoriter siyaset. Böyle yeni ve olağan-dışı otoriter siyaseti ancak yine olağan-dışı bir demokratik siyaset alt edebilir. Bu durumu demokratik yoldan değiştirmekten, olağanüstü otoriter siyaseti olağanüstü demokratik bir siyasetle yenmekten daha önemli bir işimiz yok. Bu yüzden elbette normalde birbirine rakip partiler el ele vermeli. Millet İttifakı ve Altılı Masa kendi içlerinde, Altılı Masa ve Emek ve Özgürlük İttifakı da demokrasiyi yeniden inşa etmek için konuşmalı ve asgari müştereklerde buluşmalı. Ve aynı nedenlerle muhalefetin üzerinde anlaşacağı ve demokrasiye geçiş dönemini en iyi yönetecek adayın arkasında kenetlenmek gerekiyor. Önümüzdeki döneme dair muhalefete yapılacak her öneri, getirilecek her eleştiri bu bağlam ışığında olmalı. Peki Türkiye özelinde böyle olağanüstü demokratik bir siyasetin ortak Cumhurbaşkanı adayının özellikleri ne olmalı? Nasıl bir siyasetin temsilcisi olmalı ve bunun güvencesini nasıl vermeli? Tek güçlü adam otoriter siyasetinin karşılığı tek güçlü demokratik aday olabilir mi? Bunun riskleri, sakıncaları ve çözüm yolları ne olabilir? Bu konudaki düşüncelerimi de önümüzdeki yazımda özetlemek istiyorum.